English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But you're wrong

But you're wrong translate Turkish

1,058 parallel translation
You're wrong, but you'll have to learn that for yourself.
Yanılıyorsun Ari, ama kendin anlamalısın.
Have you ever been in a situation where you're right and everybody is wrong but you just can't get them to see it?
Sen haklıyken herkesin haksız olduğu bir durumda kaldın mı hiç? Üstelik bu gerçeği görmelerini sağlayamıyorsun!
There's nothing wrong with hating evil, but you're sacrificing innocent bystanders.
Yanlış bir şey yok, ama sen bu şeytani öfkeyle, masum seyircileri de feda ediyorsun.
I DON'T KNOW WHO YOU THINK I AM, BUT YOU'RE WRONG!
Benim adım Curtis, Arthur Curtis.
You say i don't want to be the best but you're wrong. Do you know how many hours, how many years, how much of myself i've put into this game?
Roger, 3 sene oldu.
Well, I guess a man generally knows when he's wrong, but I guess you're right. So I'll lay it out the best I can.
Herkes akşam saat 11'in içki içmeyi ve şamata yapmayı kesmek için iyi bir saat olduğunda hemfikir.
I'm sorry, sir, but you're wrong.
Üzgünüm, hatalısınız.
"They say stealing another's water is wrong even if you're parched, but I'm drinking the water of that blackguard Kurofuji."
İnsanlar kendisine ait olmayan suyu içmemeli... ama ben komşumun suyundan yararlanıyorum, Kurofuji, kalleş.
But you're wrong, Jane.
Yanılıyorsun.
But you're wrong about one thing, Chesterfield.
Ama bir şey hakkında yanılıyorsun, Chester.
I don't want to seem prudish, but if you are going to marry Sheriff Lord it seems to me that you're sitting on the wrong man's lap.
Aşırı iffetli görünmek istemem fakat, eğer Şerif Lord ile evlenecekseniz yanlış kişinin kucağında oturuyorsunuz.
- Yes, but you're the wrong...
- Ama sen yanlış...
- But you're wrong, Mr Chesterton.
- Ama yanılıyorsunuz, Bay Chesterton.
I know we kill... but it's wrong, and you're different.
Biliyorum, öldürdüğümüzü biliyorum ama yanlış, sizler farklısınız.
You're on the wrong side, but I like your style.
Yanlış taraftasın ama tarzını beğendim.
But you're wrong.
Ama yanılıyorsunuz.
But you're doing me wrong
# Ama bana yanlış yapıyorsun
But you're wrong.
Ama yanılıyorsun.
But you're wrong, you know.
Ama yanılıyorsun.
You say my business is filthy, but you're wrong.
İğrenç bir işim olduğunu söylemiştin, ama haksızsın.
And you think I'm cobwebbed too. But you're wrong.
Benim de işimin bittiğini sanıyorsan çok yanılıyorsun.
But you can't mean what you're saying, and you're so wrong.
Ama sen de bu kadar yanlış düşünüyor olamazsın.
I'm sorry, Miss Marwood, but this time I'm afraid you're wrong.
Üzgünüm, Bayan Marwood, korkarım ki bu sefer yanılıyorsunuz.
I know what you're all thinking, but you're wrong.
Ne düşündüğünüzü biliyorum. Ama yanılıyorsunuz.
It's tempting to offer, I'll admit, but... I'm afraid you're wrong.
İtiraf etmeliyim ki, cazip bir teklif, ama ama korkarım, hata yapıyorsunuz.
I wish I were wrong, Mrs McBain, but you're liable to end up selling the place for a plate of beans.
Yanıldığımı umarım, Bayan McBain, ama burayı bir tabak fasulyeye satmaya meyillisiniz.
But you're wrong!
Ama yanlış yaptın!
But if you think I love or respect you any less now, you're wrong.
Ama şu an sana olan sevgim, saygım azaldı sanıyorsan yanılıyorsun.
But you're wrong.
Ama hata ettin.
They're betting you can't make it, but you bet your life they're wrong.
Başaramayacağιndan eminler, ama hayatιn pahasιna yanιldιklarιnι göster.
Don't get me wrong, I never looked for it... but sometimes you're walking along and it falls in your lap.
Yanlış anlama, asla böyle bir şeyi düşünmemiştim ama bazen, fırsat insanın ayağına gelir.
I'm not saying that you're wrong, Hasslein, but before I have them shot against a wall I want convincing that the handwriting on the wall is calculably true.
Yanılıyorsun demiyorum Hasslein, fakat onları duvara çivilemeden önce duvardaki el yazısının gerçekten doğru olduğuna inanmak istiyorum.
But I know what you're doing is wrong, Maddox.
Ama senin hata yaptığını biliyorum Maddox.
Perhaps, but I think you're wrong about this.
Belki, ama bence yanlış yapıyorsunuz.
- I'm sorry, but you're on the wrong track.
- Üzgünüm, ama yanlış iz üzerindesiniz.
But you're going the wrong way, you know.
Yanlış tarafa gidiyorsun ama!
But you're wrong if you don't see this as a game.
Ama bunu bir oyun olarak göremiyorsan yanılıyorsun.
You say it's Daniel, but what if you're wrong?
Daniel Belasco dedin ama ya yanılıyorsan?
Sorry to disappoint you, but you're wrong.
Hayal kırıklığına uğrattığım için kusura bakma ama yanılıyorsun.
But what if you're wrong?
- Ama ya yanılıyorsan?
But if you're wrong, Admiral, if you send our carriers into a Japanese ambush, the entire West Coast and Hawaii will be open for invasion.
Fakat, ya yanılıyorsanız... Uçak gemilerimizi gönderip, Japonların tuzağına düşersek, tüm batı kıyısı ve Hawaii için bir istila tehlikesi oluşur.
Washington thinks it is, but assuming they're wrong, what kind of move do you suggest?
Washington bunun bir hile olduğuna inanıyor, fakat yanılıyorlarsa, o zaman nasıl bir taktik uygulamamızı önersirsiniz?
But you're counting on the wrong both!
New Orleans güveci yapacağız.
But let's just say that there's a chance you're wrong.
Ama diyelim ki yanılıyorsun.
If I win, we all win. But if you're wrong, Uri will destroy you.
Ama, eğer yanılıyorsanız, Uri, sizi yok edecektir.
But if you're wrong, Uri will destroy you.
Ama eğer yanılıyorsan, Uri seni öldürecektir.
All right, but you're after the wrong man.
Yanlış adamın peşindesin.
I was sent by the President to help, but I think you're dead wrong.
Başkan beni yardım etmem için gönderdi, ama bence tamamen yanılıyorsun.
You see, you think I'm reluctant to talk to you. But you're wrong.
Görüyorsunuz, sizinle konuşmak istemediğimi düşünüyorsunuz.
But even on your ass, even in the mud... even if you go in the wrong direction for a little while, you're still a rabbi!
Ama kıçının üstünde, çamurda olsan, biraz yanlış yöne de gitsen yine de bir hahamsın!
I hate to tell you this, but you're going the wrong way on a one-way street.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama ters yönde gidiyorsunuz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]