English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Can you walk

Can you walk translate Turkish

3,937 parallel translation
Can you walk with me?
Yürürken konuşalım mı?
Kei, can you walk?
Kei iyi misin?
Can you walk far away from me?
Benden uzak yürümen mümkün mü?
You can't just walk into my home.
- Evime öylece giremezsiniz.
And when you have an addict in your life, the best thing you can do for them, and for yourself, is walk away.
Ve hayatında bağımlı biri olursa, hem kendin, hem onlar için yapabileceğin... en iyi şey, çekip gitmektir.
Once you walk out, you can't come back in.
Çıktığınızda geri giremezsiniz.
You think you can walk over to that ambulance?
Ambulansa kadar yürüyebilir misin?
Any landing you can walk away from, right?
Çıkıp gidebileceğimiz bir iniş oldu, değil mi?
You can walk, right?
Yürüyebilirsin değil mi?
You guys, you can... you can walk into Graceland and relax and be yourself.
Herkes Graceland'e geliyorsunuz, rahatsınız ve kendiniz olabiliyorsunuz.
No, you can walk.
Hayır, yürüyebilirsin.
And being a lawyer myself, I can walk you through why it's not attorney-client privilege.
Ve kendim de avukat olarak,... bunun artık neden avukat-müvekkil gizliliğinde olmadığını anlatabilirim.
So when I call you to the stand and you walk by that monster, you can say, " Everything you took from me,
Seni kürsüye çağırdığımda o canavarın yanından geçip "Benden aldığın her şeyi geri alıyorum." diyebilirsin.
Yeah... the point is, Baz... is that I can walk into any estate agency in the country in any country, probably... and bang : " You want a job?
Sorun şu ki, Baz ben ülkedeki herhangi bir emlak ajansına girebilirim. Ya da herhangi bir ülkedeki. Muhtemelen şöyle derler. " Bir iş ister misin?
No, you- - you can't walk around on that all day.
Bütün gün böyle gezemezsin.
You can take him for a walk sometime if you like.
Eğer istersen ara sıra onu yürüyüşe çıkarabilirsin.
I already called your office and told them that you can't come in to walk around for 20 minutes saying to everyone, "what's up, sport?"
Ofisi arayıp gelemeyeceğini ve etrafta 20 dakika dolaşıp herkese "n'aber, koçum?" diyemeyeceğini bildirdim bile.
You can walk from here, can't you?
Buradan yürüyebilirsin.
You finished with that? You can walk me to work.
Bitirebildiysen benimle birlikte işe yürüyebilirsin.
I can hardly walk and you know it.
Görüyorsun ki yürümekte bile zorlanıyorum.
You can walk out like a man or I can have you thrown out like the lowlife you are.
Ya adam gibi buradan gidersin ya da seni o serseri hayatına uygun biçimde dışarı attırırım.
You can't walk away or start talking about the sexual antics you're going to engage in tonight.
Ameliyattayım. Aynen. Seni köşeye sıkıştırdım.
I'm gonna walk right out that door, find some men with guns put an end to this hunt so you can keep doing the job that you were sent here to do.
Şu kapıdan çıkacağım, eli silahlı birkaç adam bulup bu ava bir son vereceğim. Böylece sen de buraya yapmak üzere gönderildiğin işe devam edebilirsin.
You can wear the same thing if it's to the walk of shame.
Geceden kalmış yürüyorsan aynı şeyi giyinebilirsin. Lafına dikkat et.
Buddy, will you walk downstairs with me so I can get your dad?
Evlat, babanı bulmak için benimle aşağı gelir misin?
And meanwhile, you're sitting here and you can't even walk?
Bu arada sen burada oturuyorsun ve yürüyemiyor musun?
- I don't know why you can't walk.
- Neden yürüyemiyorsun bilmiyorum.
You can walk with me.
Benimle birlikte yürüyebilirsin.
Joe, you can walk.
- Joe, yürüyorsun!
You're gonna have to,'cause you can't walk into my precinct for a little mano a mano.
Mecbur kalacaksın. Çünkü benim şubeme ufak bir teke tek görüşme için elini kolunu sallayarak gelemezsin.
Can I walk you to your car?
Sizi arabanıza kadar geçirebilir miyim?
You can wear the same thing if it's to the walk of shame.
Geceden kalmış yürüyorsan aynı şeyi giyinebilirsin.
You can't just tell two people that they're "really something" and just walk away.
İki insana bir başkasınız deyip öylece gidemezsin.
All right, I'm gonna walk you back to a bed, where we can get that thumb set.
Seni yatağa götüreceğim orada parmağını düzelteceğiz.
- You can walk with me?
- Benimle yürüyebilir misin? - Evet.
So you think he can walk in here and just replace Jason?
- O halde Jason'ın yerini alabilir mi?
You can't just walk in here with... pretty flowers and your hair combed right and... make it all better like that.
Buraya güzel çiçeklerle ve saçını güzelce tarayarak gelip her şeyi düzeltemezsin.
Man, you know, I can go for a walk.
- Dışarı çıkabilirim.
You can't walk out on me now!
Şimdi nasıl gidersin!
You can walk now.
Artık yürüyebilirsin.
Robin, thanks to you, I can now walk up to any girl and say whatever creepy, disgusting thing I want and totally get away with it. Mm.
Robin, senin sayende artık bir kızın karşısına geçince ona istediğim bütün korkunç ve iğrenç şeyleri söyleyip bundan tamamen sıyrılabileceğim!
You can't just walk out.
- Çekip gidemezsin. Bize senin...
You can get mad at me all you want to, but you are not allowed to walk away.
Bana istediğin kadar kızabilirsin ama öylece çekip gidemezsin.
Right, you can walk from here.
Buradan itibaren yürüyebilirsin.
You can walk past anyway.
Neyse geçebilirsiniz.
It'll be tender for a bit, but you can walk on it.
Bir süre hassas olacaktır ama üzerine yürüyebilirsin.
I'm going to walk away before you and I can't go back.
İkimiz de geri alamayacak bir şey demeden buradan ayrılacağım.
Can we at least walk with you to the Dean's office?
En azından dekanın ofisine beraber gidebilir miyiz? Ne, şimdi mi?
You can't just walk away from this, Ms. Glenanne.
Bu şekilde çıkıp gidemezsiniz, bayan Glenanne.
- All right, if you can walk, let's get you inside!
- Yürüyebiliyorsanız içeri girin.
You can't just walk out in the middle of your shift!
Ne kadar süreliğine?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]