English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Click on it

Click on it translate Turkish

61 parallel translation
- Click on it!
- Tıkla ona!
The next time the site shows up, click on it to bookmark it
Bir dahaki sefer site göründüğünde, Bookmark'layıver
click on it
Bas işte
click on it to bookmark it
Bookmark'lara eklemek için klikle.
There's a cross-reference to FJD. Will you click on it?
Florida Adalet Dairesi'nden de sonuç çıktı.
Click on it and don't shout at me.
Onu tıkla ve ve bana kızma.
Click on it.
Ona dokunman yeterli.
Just click on it.
Tıkla hadi.
Click on it.
Tıklasana.
If Lily and Marshall want me to click on it, maybe Janet really does have a deep, dark secret.
Marshall'la Lily de bakmamı istiyor. Belki de Janet'ın gerçekten de karanlık bir sırrı vardır.
The one that looks like an eraser, click on it and it erases.
İşaretlerden biri silgiydi. Üzerine bastığınızda silebiliyordunuz.
Little tip- - someone offers you a great deal on any sort of male-enhancement pill, don't click on it.
Sana ufak bir tavsiye vereyim. Birisi sana erkekliğini büyütmeye yarayan haplar hakkında bir e-posta atarsa o postayı sakın ola açma.
Click on it.
Tıkla bakalım.
And now the attachment. Click on it.
Şimdi de ekine tıkla.
If you get an email with the subject line, "Listen, My Children" Don't open, don't click on it.
Eğer "Dinleyin, Çocuklarım" konulu bir e posta alırsanız tıklamayın, açmayın.
This one here, man. Jay, Jay! You don't want to click on it!
Jay, o bağlantıya tıklamak istemezsin.
If there's one thing that McGee has taught me, it's to never click on an unfamiliar icon that's telling you to click on it.
McGee'nin bana öğrettiği bir şey varsa o da, asla sana tıklamanı söyleyen bilinmeyen bir simgeye tıklamadır.
Click on it. It's dope... it's got great music.
Süper... harika müzikler.
Well, don't click on it, because I'm not...
Hayır, tıklama.
It doesn't click on like a bayonet joint.
Böylece süngü tam olarak yerine oturmamıştır.
Click it on with the left-hand button.
Düzeltmek için sol tuşu tıklat!
Yeah. You click it on, you have a picture.
- Evet, düğmesine basarsın, görüntü gelir.
I just have myself laying naked on the beach near Bisa and all the sudden it click.
Sadece Bisa yakınlarındaki sahilde çıplak yatıyordum ki birden şimşek çaktı.
It's like you're on that first hill of the roller-coaster but you don't really wanna go on the ride... going click-click, click-click...
Roller-coaster'ın ilk tepesindeki gibidir. ama devam etmek istemiyorsunuzdur... klik-klik, etmeye başlar...
It just became easier for me to move the little mouseand click on escort services.
Fareyi tıklayarak eskort hizmet verenlere ulaşmak daha kolay gelmeye başladı.
It just seems like you and I only really click when something crazy's going on.
Seninle sadece çılgınca şeyler olunca eğlendiğimizi..... ve birlikte olduğumuzu farkettim.
Click on where it says "Adam's Birthday Party."
"Adam's Doğumgünü Partisi." olan yere tıkla
And when he goes into the bathroom and shaves at night, it's uh-oh time, better click on the TV, try to distract him with a movie. That's mature marriage.
Ne zaman ki geceleyin banyoya gidip tıraş olsa sevişme zamanın geldiğini anlayıp televizyonu açar ve film izleyerek dikkatini dağıtmaya çalışırım.
It's used to monitor what sites people click on.
İnsanların hangi sitelere tıkladıklarını izliyorlar.
Generally it's not a good idea to click on any internet offers that you haven't requested.
Aslında isteğiniz dışında size sunulan internet tekliflerine tıklamanız pek iyi olmaz..
When you do when you click on the photographs hanging in the reception area it links you to Mia Hill's webpage.
Yaptığında resepsiyon alanındaki fotoğraflara tıkladığında link seni Mia Hill'in web sitesine götürüyor.
He grounded the beans just for that one cup and put them in the thing and tamped them with this old thing [click clakity click] and he took the milk and he frothed it like for an hour and he banged it on the counter and I don't know why but it was awesome, he scooped it in and put a little cocoa on it.
Kahveyi öğüttü. Sonra bi şeyin içine koyup eski bi aletle bastırdı. Sütü kaba koyup bi saat köpürttü...
I didn't even click it on.
Tıklamadım bile.
When Dr. Saroyan talked about the victim standing on her feet for hours... it sort of started to click for me.
Dr. Saroyan, kurbanın saatlerce ayakta durduğunu söylediğinde bir şey beni kemirmeye başlamıştı.
Right. I want you to click the first one on my left arm there. Go on, click it on.
Tamam, birini sol bileğime takmanı istiyorum.
To find an entrepreneur you want to lend to, click on my nose... if you can catch it.
Bağış yapmak istediğiniz girişimciyi bulmak için burnuma tıklayın tabi yakalayabilirseniz.
You just click on it, and then you snap it full-screen.
Üstüne tıklıyorsun ve sonra tam ekran yapıyorsun.
And click on that link and it should open right up.
Linke tıkladığında hemen açılacak.
I know it says click with the mouse, but on a laptop, the trackpad is the mouse.
Fare ile tıklayın dediğini biliyorum ama laptop'larda touchpad faredir.
That means that the time it takes for me to click my fingers, light has travelled around the Earth seven times. Or that it travels 10 million million kilometres in one year.
Bunun anlamı parmaklarımı çıtlatmak için geçen zamanda ışık Dünya'nın çevresini yedi kez turlamış olur ya da bir yılda on milyon milyon kilometre geçmiş olur.
I'm gonna click on... "Decline." Well, that does it!
Ben reddetmeyi seçiyorum.
- Come on, click. Give it a try.
- Haydi, şaklat, yap bir kere.
Come on, just humor me, humor me- - click Oh, it's gorgeous. Click-click
Hadi, sadece dediğimi yap, dediğimi yap- - Oh, Göz Kamaştırıcı.
I'd appreciate it if you didn't click on this file while I'm gone.
Ben yokken şu dosyayı dinlemezsen sevinirim.
Just click on "options." It's not there!
- Seçeneklere bas. - Yok ki!
When you click on this image, it should automatically zoom in.
Bu resme tıkladığın zaman otomatikmen yakınlaşması gerek.
Yeah, see, just move the mouse, and you put the little arrow over the picture. You can click on that. Scroll it down.
- İşte Mouse'ı şu küçük ok'u fotoğrafın üzerine getir üzerine tıkla aşağı doğru al...
All right, so what you're gonna do is you're gonna take the halter, you're gonna put it around the neck like this... and then you click it on, all right?
Yapmanız gereken şey, başlığı alıp bu şekilde boynunun etrafına takmak. Ve sonra da çıtlatacaksınız, tamam mı?
Because, you know, even if your dad hadn't told me, it is the 21st century and a quick click on Google can give me any information that I need, so...
Çünkü eğer baban bana söylememiş bile olsaydı 21. yüzyıldayız hızlı bir Google araması bana bilmem gereken her şeyi söylerdi zaten.
I think if you click on the bamboo, it puts on a top hat.
Ordaki yeşilliklere tıklarsanız, kafasına bir şapka fırlatıyor.
It's at the bottom, if you click on, like, "reply all."
Alt tarafta, eğer tıklarsan, "herkese gönderir".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]