English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / College boy

College boy translate Turkish

317 parallel translation
Now that you're a college boy, here's your hat, your pennant, your coat.
Şimdi de siz bir kolejli gençsiniz alın şapkanız, flamanız ve paltonuz.
If Father hears about Godfrey, he's also going to hear about you and that college boy.
Eğer babam Godfrey'i öğrenirse... sen ve o üniversite genci de öğrenir.
This college boy is no simpatico.
Bu kolej çocuğu simpatico değil.
You're still the college boy, eh?
Hala okullu çocuksunuz, değil mi?
It's odd spending his first day running after Dr. Petersen like a drooling college boy.
Daha ilk günden onun peşine düşmesi garip üniversite öğrencileri gibi.
He's a scared college boy way out in deep water.
Derin sudan çıkmaya çalışan korkak bir kolej çocuğu.
At 11.52 this morning, I took a dose of the formula, and in a few minutes I began to behave like a college boy, with 20l20 vision and no bursitis.
Bu sabah 11.52'de bir doz formül aldım ve birkaç dakika içinde 20'de 20 görüş gücüne sahip ve kesecik iltihabı olmayan,.. ... üniversiteli bir çocuk gibi davranmaya başladım.
A college boy I had a date with.
Üniversitede çıktığım bir çocuğu.
Good afternoon, college boy.
Merhaba kolejli çocuk.
Come here, college boy.
Buraya gel kolejli çocuk.
Come here, college boy.
Buraya gel, kolejli çocuk.
You figure it out, college boy.
Bir düşün, üniversiteli.
Just what I need is a college boy.
Bana da okumuş biri gerekiyordu.
Nice college boy.
Seni kolej çocuğu.
What are you, some puking college boy?
Nesin sen be, liseli aşık mı?
College boy.
Üniversiteli çocuk.
Where you going college boy?
Üniversiteli çocuk nereye gidiyorsun?
You a college boy, Della Serra?
Kolej çocuğu musun, Della Serra?
I feel like an 18-year-old college boy.
Kendimi 18 yaşında kolej'de okuyan delikanlı gibi hissediyorum.
College boy meets hooker, parents panic, fat fees for you!
Üniversiteli oğlan fahişeyle tanışır aile paniğe kapılır, paralar size akmaya başlar!
College boy.
Kolej çocuğu.
Believe it, college boy.
İnansan iyi olur, üniversite çocuğu.
Yeah, like your college boy.
Senin üniversitelin gibi mi?
- Why don't you save it for your college boy?
- Üniversiteliye sakla.
You a college boy or somethin'?
Üniversite ögrencisi misin, nesin?
Not bad for a City College boy.
Bir şehir çocuğu için fena değil.
College boy, you're next.
Kolejli çocuk, sıra sende.
I'll sing to you, you college boy.
Ben sana şarkı söyleyeyim seni toy çocuk.
No, my brother is the college boy.
Hayır, hayır. Ailenin üniversitelisi ağabeyim.
Pompous, blow-dried, college boy!
Kendini beğenmiş, palavracı, kolej çocuğu!
College boy.
Liseli çocuk.
I should be downstairs... humiliating the college boy by now.
Şu anda aşağıda liseli çocuğu aşağılıyor olmalıydım.
I trust his judgment, him bein'a college boy and all.
Onun kararına ve liseli çocuk olmasına ve herşeyine güveniyorum.
I have a Ph.D. in mixology. College boy.
çok iyi karışımlarım var kolejli çocuk
"A boy like you can make this athlete-infested college a seat of learning once more."
"Senin gibi bir çocuk, atletlerin istila ettiği bu okulu... bir kez daha irfan yuvası haline getirebilir."
Send your boy through college.
Oğlunu dosdoğru üniversiteye gönder.
Where does a college-boy bandleader latch on to all that lettuce? Hey, Elmer! Coming, Mother!
Nerede o kıvırcık kafalı, orkestra şefi olan kolejli çocuk?
Ben's a nice, steady boy in college, studying engineering.
Ben, iyi huylu, hâlihazırda üniversitede mühendislik okuyan bir çocuk.
Boy, this is the closest I've ever been to a college.
Vay be, hayatımda ilk kez bir üniversiteye bu kadar yakınım.
Why is it that a minute a boy with a fine physique enters college his intellect is immediately suspect?
Niçin sağlam fizikli bir genç üniversiteye girince hemen şüpheli duruma düşüyor?
How did a boy like that ever get into college?
Böyle bir çocuk üniversiteye nasıl girebildi?
And the boy I was going with was still in college.
Ve çıktığım çocuk hala üniversitede okuyordu.
College boy.
Kolejli işte.
He always said you were a bright boy and must go to college.
Senin hep parlak bir çocuk olduğunu ve bir gün üniversiteye gideceğini söylerdi.
* Farewell to college, boy
* Üniversiteye veda, oğlan
There are boys in college... in whom the muscles of creativeness are flexing... the pinions of imagination twitching. That's what makes my job worth doing.
Yaratıcılıkla dolup taşan kasları boy atmaya başlayan kanatlar gibi ortaya çıkan okuldaki çocuklara bakınca yaptığım şeyin ne kadar değerli olduğunu anlıyorum.
You put Shakespeare college in this damn-fool boy's head?
Bu aptal veledin beynine, Shakespeare'i, üniversiteyi mi sokuyorsun?
When you met Stewart, he was a dirt-poor boy trying to work his way through college on an athletics scholarship.
Sen Steward'la tanıştığında yüksek eğitimini atletizm bursuyla yapmaya çalışan beş parasız bir çaylaktı.
- My boy is starting college.
- Oğlum koleje başladı.
I know you've been to college, boy.
Liseye gittiğini biliyordum, evlat.
Pump that college ass of yours, boy.
O kolejli kıçını pompala dostum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]