English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Did that hurt

Did that hurt translate Turkish

420 parallel translation
Did that hurt?
Acıdı mı?
- Did that hurt?
- Acıttı mı?
Oh, did that hurt?
Acıdı mı?
Did that hurt? It looked real painful.
Üzerine çıkıyorken çok acı çeker gibiydin
- Oh, oh, oh, oh. - Did that hurt?
Acıdı mı?
Did that hurt your head?
Kafan mı acıdı?
Did that hurt?
- Canını acıttı mı?
Did that hurt?
Canın yandı mı?
Did that hurt, Nokes?
Canın yandı mı Nokes?
It's good to hear that you're not hurt. But... why did you come here to tell me that?
- Yaralanmamanıza sevindim ama neden bunu bana söylemeye geldiniz?
That didn't hurt, did it?
Bir şey olmadı, değil mi?
There. That didn't hurt very much, did it?
İşte, fazla acımadı değil mi?
- Did they hurt you that way, son? - No, Ma. Don't worry about that.
- Senin canını yaktılar mı oğlum?
Well, that didn't hurt so much, did it?
Şey, bu olaydan çok etkilenmedin, değil mi?
If they hurt you, I'll kill them like I did that lard face outside.
Canını yaktılarsa, az önce domuz surata yaptığım gibi, onları öldürürüm.
When did you - Did you really hurt that arm?
Ne zaman... - Kolun gerçekten yaralı mı?
Now, that didn't hurt too much, did it?
Şimdi bu çok acıtmadı değil mi?
Nor did I take on little Sophie's upbringing to hurt Sissi, but because I consider that Sissi is still a child herself, and that women our age are more qualified to raise children.
Küçük Sophie'nin yetişmesini üstlenmem Sophie'yi üzmek için değildi. Benim gözümde Sissinin kendisi hâlâ çocuktur çocuk büyütmeye bizim yaşımızdakiler daha uygundur diye düşünüyorum.
Did I hurt you, ma'am, when I pushed you down like that?
Öyle yere itince sizi incittim mi, hanımefendi?
Did that naughty man hurt Mommy's little sweethearts?
O kötü adam, annenin minik yavrularını incitti mi?
- There. That didn't hurt, did it?
- İşte, acımadı değil mi?
Did that hurt?
Acıttı mı?
Hey, now, that didn't hurt too bad, did it?
Bu fazla zorlamadı, değil mi?
He did not hurt that guy.
O adama zarar vermedi.
Nobody got hurt but the guy that was supposed to get hurt... and nobody on anything I ever did ended up on death row... which is more than I can say for some I know.
Zarar görmesi gereken kişiden başkası zarar görmedi ve hiç kimse yaptığım iş yüzünden ölüm cezası almadı. Beni tanıyanlar için bundan fazlasını söylememe gerek yok.
Now, that didn't hurt much, did it?
İşte. Çok acıtmadı değil mi?
I think I did things to myself, to hurt myself, so that you'd know that I could hurt you.
Sanırım, kendime bazı şeyler yaptım, kendimi incitmek için, ki böylece seni de incitebildim.
I KNOW, BUT WE HAVE TO FIND OUT WHAT DID THE HANDS DO TO MAKE THAT HURT.
Biliyorum, ama o ellerin ne yapıp da seni korkuttuklarını öğrenmeliyiz.
Did you see that awful, hurt look he had in his eyes?
Gözlerindeki o korkunç incinmiş ifadeyi gördün mü?
That didn't hurt, did it?
O kadar da zor değilmiş, değil mi?
- That didn't hurt a bit, did it?
- Adam öldü. - İyi işte layığını bulmuş. - Bunu bilemezsin.
– There. That didn't hurt, did it?
- Bir zararı dokunmadı değil mi?
But it's a high that won't hurt you. If everybody went to balls and did less drugs, it'd be a fun world, wouldn't it?
Herkes balolara gitse ve daha az uyuşturucu kullansa dünya eğlenceli olmaz mıydı?
You said that if I told what Mommy did... The judge and the nice people will protect me... And Mommy wouldn't hurt me anymore.
Eğer annemin yaptıklarını anlatırsam... yargıç amca ve oradaki tatlı insanlar beni koruyacak... annem de artık canımı yakmayacak.
– That didn't hurt, did it?
İncitmedi, değil mi?
When he said he didn't know how he could live the rest of his life knowing how much hurt he'd caused that little girl. Well, I really felt for him. I did.
O küçük kızı o kadar üzdüğünü bilerek hayatını nasıl sürdüreceğini bilmediğini söylediğinde kalbimin şurası cız etti.
They lost a lot more weight wrestling with each other for that imaginary candy than they did twisting to Hammer's "Please Don't Hurt Me."
O hayalı çikolata için birbirleriyle güreşirken Hammer "Please Don't Hurt Me" parçasıyla kıvırırken verdiklerinden çok kilo verdiler.
- Now, that didn't hurt, did it?
Canını yakmadı, değil mi? Hayır.
But the principal is that one did not hurt.
En azından yaralanmadınız.
Did you hurt yourself... on that ski slope?
Kayarken mi yaralandın?
Well, he wanted to thank me for giving up our trip to Aspen so that you could defend him, but since I did hurt my knee there last year, maybe it was better that I didn't go.
- Onu savunabilmen için... Aspen tatilinden vazgeçtiğim için teşekkür etti. Ama geçen sene orada dizimi sakatladığım için... hiç gitmesem belki daha iyi olabilirmiş.
That shit did hurt.
Omzum felaket acıyordu.
That didn't hurt too much, did it?
Çok acıtmadı, değil mi?
- Did that moron hurt you?
- O salak canını yaktı mı?
Now, that didn't hurt a bit, did it?
Fazla acıtmadı, değil mi?
Guys that I would kill if they ever did anything to hurt you.
Seni incitirlerse gözümü kırpmadan öldürebileceğim tipler.
Did anyone get hurt? It got that close. Okay, but nothing happened.
Irkçı bir olaydı.
Did it hurt? Are you sure that's saline?
Bunun salin olduğundan emin misin?
You think they hurt her when they did that?
- Sence bun yaparken canını acıttılar mı?
Did I hurt you when I threw that...?
Şeyi fırlattığımda çok canın yanmış mıydı?
What was also unusual is that in my dream I suffered a lot At the same time it did not hurt
Garip olan bir başka şey de, çok acı çekerken, aynı zamanda acıtmamasıydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]