English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Do it for him

Do it for him translate Turkish

845 parallel translation
I had to do it for him.
Bunu ben yapmalıydım.
And if Lance don't wanna shoot himself, I'll be glad to do it for him.
Eğer, Lance onu vurmak istemiyorsa, ben yapmaktan memnun olacağım.
If you don't do it for him, do it for me.
Bunu onun için yapmayacaksan benim için yap.
HE WANTS SOMEBODY ELSE TO DO IT FOR HIM.
- Büyük gün belki de geldi.
You must do it for him.
Onun yerine siz açmalısınız.
Make him do the work. Don't do it for him.
Sizin göreviniz, ödevlerini yapmasını sağlamak.
I better do it for him.
En iyisi ben yapayım.
Well, doesn't he deputize anyone to do it for him?
Bunu yapması için birine vekalet vermiyor mu?
Though I'm not sure if it's alright for him to do this.
Doğru mu yaptı bilmiyorum gerçi.
Save him. Do it for me. "
Hatırım için onu kurtar. "
I'd go barefoot over barbed wire for him if it'd do him any good.
Ona bir yararı dokunacaksa dikenli teller üzerinde yalınayak yürümeye hazırım.
It's too late to do anything for him now.
Bir şey yapmak için artık çok geç.
He asks us to do him a favor and then pays us for it.
Bizden, ona bir iyilik yapmamızı istiyor, sonra da bunun için ödeme yapıyor.
What did you let him do it for?
Bunu yapmasına neden izin verdiniz?
He's in for 10 years, and I know what it'll do to him.
10 yıl hapis yatacak, bunun onu ne hale getireceğini biliyorum.
I tell you what I'll do. I'll shoot him for ya, so it won't be you that done it.
Bak sana ne diyeceğim senin yerine ben vurayım, o zaman sen vurmuş olmazsın.
I'll make him do it for me and cast him away.
Benim için yapmasını sağlayacağım sonra da onu yollayacağım.
Tell him for me, Mama, I'm not going to watch you do it.
Ona söyle, anne, buna seyirci kalmayacağım.
- Do you think it'd be bad for him?
- Sen ne dersin, bu onun için kötü mü olur?
If I wanted him to make room for a friend of mine, he'd do it.
Ona birisini götürmesini rica etsem hemen yapar.
Then why do you give him money without making him work for it?
O zaman onu kazanmasını sağlamadan neden ona para veriyorsun?
But it could do no harm for him to stay here or go back to school.
Ama burada kalmasından ya da okula devam etmesinden bir zarar gelmez.
- It's the only sensible thing for him to do.
- Yapması gereken en akıllıca iş bu.
I wish I knew of some way to break it off without hurting him, but all I can do is wait for him to get tired of coming.
Onu kırmadan ondan ayrılmayı becerebilsem keşke... ama tek yapabildiğim onun gelmekten sıkılmasını beklemek.
You can do it For the two of us. " So I'd slip him a fin, and he'd mosey off.
Ona bir beşlik toka ederdim, çekip giderdi.
And I am going to continue to do everything I can, regardless of cost... to make it possible for him to bring that same spiritual comfort to other people.
O delikanlının aynı ruhsal teselliyi başkalarına da vermesini mümkün kılmak için neye mal olacağına bakmadan elimden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğim.
That's the least I can do for him, isn't it?
Onun için tek yapabildiğim bu, değil mi?
It was a wicked, foolish thing to do To put a gun in my brother's hand For him to kill you.
Kardeşim seni öldürsün diye onun eline silah vermek adice bir hareket.
Do you think I'd stay one day longer if it weren't for him?
Babam için olmasa burada bir gün daha kalır mıyım sanıyorsun?
Do you mean it was for him, the...
Yoksa onun için miydi? ..
Let but the commons hear this testament, which, pardon me, I do not mean to read, and they would go and kiss dead Caesar's wounds, and dip their napkins in his sacred blood, yea, beg a hair of him for memory, and, dying, mention it within their wills,
Bunları halka okusam, ki hoşgörün, hiç okumak niyetinde değilim. Bir okusam bunları, halk doğru gider yaralarını öperdi ölmüş Sezar'ın. Mendillerini boyardı kutsal kanına.
I think it would be nice if... if you were able to do something for him.
Onun için bir şeyler yapabilsen çok iyi olurdu bence.
What did it ever do for him?
Bunu ona ne faydası oldu?
And to make up for it, you do clever little things like running to Father Burke and telling him my boys sullied the good name of his school.
Ve bunu oluşturmak için, sen zekice birşey yapıp Peder Burke'e koşup benim oyuncularımın okulun iyi ismini lekelediklerini söyledin.
Do you think it was all right for him to go running around with another woman?
Başka bir kadının peşinde koşmasının doğru olduğunu mu düşünüyorsun?
Well, I took it for granted he came home unexpectedly... and she told him what she was going to do.
eve umulmadık şekilde geldi diyelim... Nanny de ona her şeyi söyledi farzedelim...
It's not as much money as we were paying him, but that's what he wants to do, so we're all for him.
Bizim ona ödediğimiz gibi bir maaş vermiyorlar, ama istediği bu.
I knew Norm was under pressure for a long time, but I thought it was the business made him do it.
Norm'un uzun süredir baskı altında olduğunu biliyordum, fakat bunu işi gereği yaptığını düşündüm.
It concerns a young man who talks more than is good for him, who needs discipline, and who should not be given a reward for doing the things he should do.
Gerektiğinden fazla konuşan,... disipline ihtiyacı olan,... yaptığı şeylerden dolayı ödüllendirilmemesi gereken bir çocuk meselesi.
You think it's all right for him to do it?
Sence bunu yapması sorun değil mi?
The devil with him. I can give you one too and you won't have to do that for it.
Ben de sana içki ısmarlayabilirim ve bunu yapmak zorunda kalmazsın.
I see a not so young, not so satisfied woman... who hires a guy in off the highway, to do double duty... without even giving him overtime for it.
Fazla mesai vermeden iki işi bir arada yaptırmak için yoldan geçen bir adamı işe alan, pek de genç olmayan ve tatminsiz bir kadın görüyorum.
But a lot of good it'll do him, sittin'on a pile of gold, moaning'for his two-timing fiancée.
Ama ona biraz iyilik yapmalısın, bir yığın altının üzerine oturup sızlanıyor, başkasıyla evli nişanlısı için.
Surely, you can do something for him, at least the church can do it.
Onun için bir şeyler yapmalısınız, hiç olmazsa kilise yapmalı.
No, sir. We're gonna do it upright for him, Krump.
Hayır, efendim, Onun için saygı duruşu yapacağız, Krump.
Are you going to kill him, or shall I do it for you!
Onu öldürecek misiniz yoksa ben sizin yerinize yapayım mı?
You know I understand your hatred for him, but do not let it lead you into an action, which you may bitterly regret.
Ondan nefret etmeni anlayabiliyorum, ama bu nefretin sana, seni ileride acı bir biçimde pişman edecek bir hareket yaptırmasına izin verme.
Or maybe men like Dorfmann can build machines... that can do Frank Towns's job for him... and do it better.
Belkide adamlar Dorfmann la beraber uçağı yapmak istiyordur... bu işin yapılacağına inanıyoruz. Ve bu en akıllıca karar.
Lady, if you can't get him hot and bothered by yourself, I sure ain't gonna do it for you.
Küçük hanım, tek başına onu ateşleyip kızıştıramıyorsan emin ol yapabileceğim bir şey yok.
I could hit that stupid girl for letting him do it.
Bunların olmasına izin verdiğinden bu aptal kızı dövebilirdim.
I have miraculous remedy do not listen to him, this remedy-there,... he use it only for himself.
Bende mucizevi bir şifa var. Onu dinlemeyin, o mucizesini yalnızca kendisi için kullanıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]