Doing well translate Turkish
7,957 parallel translation
Skye's doing well in her training with May,
Skye'ın May'le olan eğitimi iyi gidiyor.
If we were doing well, we would be like you.
Eğer işlerimiz yolunda gitseydi biz de sizler gibi olurduk.
It's really doing well.
Bir keresinde 30 tane yedim.
And you are doing well, which I don't like.
Ve sen de iyi gidiyorsun, ki bunu sevmiyorum.
The estate's doing well, thanks to Mr Crawley and Mr Branson, but I don't like to feel out of step with my fellow man.
Mülk iyi durumda. Bay Crawley ve Bay Branson sağ olsun. Fakat ben çalışanlarıma haksızlık etmek istemiyorum.
Doing well, Sarah.
İyi gidiyorsun, Sarah.
Started repeating ourselves and we've gotten past the crisis, we're basically doing well.
Kendimizi tekrar etmeye başladık ve esasen iyi atlattığımız, geçmiş badirelerimiz vardı.
Well, you see what she was doing?
Ne yaptığını gördün mü?
Well, everybody's doing that.
- Bunu herkes yapıyor.
Well, there's a few of us younger guys, and we've been watching what you've been doing to clean up Gotham and the GCPD.
Sadece... Çalışmaya yeni başlayan genç kesim olan bizler, resmen Gotham'ı ve GCPD'yi temizleyişinizi izledik.
Well, sometimes that's the price of doing the right thing.
Bazen doğru şeyi yapmanın bedeli de budur.
Well, you guys know what you're doing. You don't need me for this.
Siz işinizi biliyorsunuz, bana ihtiyaç yok.
Very well, but you'll be the one that's doing all the talking, because I saw no action in Finow.
Ama sadece siz konuşacaksınız çünkü Finow'da bir olay görmedim.
You're doing very well.
Çok iyi iş çıkarıyorsun.
Well, we're doing real great, right, partner?
- Harika gidiyoruz, değil mi ortak?
Well, he's doing the right thing.
O, doğru şeyi yapıyor.
Well, do you remember me doing this?
Peki böyle yaptığımı hatırlıyor musun?
Maybe you got a different vibe sitting there in the room with them, but from where I sit, if they were lying, they were doing it well.
Belki sen onlarla aynı odada farklı hissettin ama benim oturduğum yerde yalan söylüyordularsa bunu iyi yapıyorlardı.
Well, what are you doing?
Ne yapıyorsun?
So what night thing are you doing tomorrow anyway? Um, well, I...
- Yarın gece ne yapacaksın peki?
You're doing ever so well.
Çok iyi gidiyorsun.
That's it, and you're doing really well in both of those.
Bu kadar, ve sen de ikisini de gayet iyi şekilde yapıyorsun.
- So how's the belly? - Oh, well, she is doing great.
- Karnın nasıl?
Well, we're only doing it so we can go shopping in New York.
Şey, bunu New York'ta alışveriş yapabilmek için seçtik.
Well, you ought to think about doing that sometime.
- Bir ara aramayı cidden düşün.
Well, I'm afraid they're going to be doing a lot more than just lending a hand.
Korkarım el vermekten çok daha fazlasını yapacaklar.
Well, if there is someone out there doing dark magic, you know who we need to talk to.
Pekala, eğer birileri dışarıda kara büyü yapıyorsa, kiminle konuşmamız gerektiğini biliyorsun.
Well, now you're doing what you love.
Sevdiğin şeyi yapıyorsun. Bayan Hutchins...
Well, you're doing better than me.
Benden daha iyi birisin demek ki.
- He's doing so well living with me.
- Benim yanımda iyi durumdaydı.
Well, maybe if you help out around here, we could work something out. What you're doing to me?
Ama buralarda bir şeylere yardım da edebilirsin.
[Chuckles ] Well if number of pens is any indication, you're doing very well for yourself. [ Telephone rings]
Birçok kalem işaret değilse iyi gidiyorsun demektir.
Did you tell mom how well I'm doing at the quarry?
Anneme taş ocağında nasıl olduğumu söyledin mi?
In fact, if I didn't know any better, I would say Simon Stern and Associates is doing very well.
Aslında doğrusunu bilmesem, Simon Stern ve ortakları iyi iş çıkarmış diyebilirdim.
Well, you won't find him in a bathroom doing something with someone he shouldn't.
Banyoda yapmaması gereken bir şeyi yapmaması gereken biriyle yaparken bulamazsın.
Okay, well, that's exactly what we're doing.
Peki, tam olarak öyle yapıyoruz ama.
Well, who knew we had Anna Wintour downstairs doing our autopsies?
Kim bilir, belki de aşağıda otopsisini yaptığımız Anna Wintour'dur?
Although he seems to be doing pretty well.
İşler epey iyi gidiyor gibi gerçi.
I really need him to see how well I'm doing here so I can stay.
O na burada ne kadar iyi olduğumu göstermem gerekiyordu. ancak bu şekilde kalabilirim.
Well, I mean, yeah, I do have a ton of cool, rich, expensive stuff I could be doing, but wanted to show up and see you.
Şu anda yapıyor olabileceğim bir sürü pahalı ve havalı şey var ama ben buraya gelip seni görmek istedim.
Well, if you persist in doing magic without reference to me, Mr Strange, odd things will happen.
Ben yanınızda değilken büyü yapmakta ısrar ederseniz garip şeyler olacaktır Bay Strange.
Well, what do you think I've been doing? Huh?
Ben ne yapıyorum sanıyorsun?
She was doing so well.
O kadar iyi görünüyordu ki.
We've been doing so well, right?
Tamam mı?
You're doing really well.
Çok iyi gidiyorsun.
Well, I'm going to let you get back to doing...
Pekala, o zaman ben geri döneyim...
Well, right now I'm gonna keep Audrey alive by doing what she would want me to do, and that is go fishing with Dwight. - Um.
Ama şu an Audrey'nin yapmamı isteyeceği şeyi yaparak onu hayatta tutacağım ve Dwight'la balık tutmaya gideceğim.
Well, I think my beer is doing all the heavy lifting.
Bence tüm ağır işleri benim biram yapıyor.
Well, what do you think he was doing?
Ne yapıyordu o zaman?
Well, do you... do you need to be doing that? I mean,
Bunu yapmana gerek var mı ki?
Well, there's a certain body language you detect when people are doing it.
İnsanlar bunu yaptıklarında anlayabileceğin kesin bir vücut dili vardır.
well 438053
wells 385
weller 130
wellington 57
welles 22
wellesley 18
well done 4465
well thank you 29
well hello 20
well spotted 23
wells 385
weller 130
wellington 57
welles 22
wellesley 18
well done 4465
well thank you 29
well hello 20
well spotted 23
well played 346
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well come on 26
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well spoken 20
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well come on 26
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well spoken 20
well now 184
well in that case 21
well yeah 97
well i 89
well it's 16
well yes 116
well i never 20
well uh 21
well enough 63
well put 59
well in that case 21
well yeah 97
well i 89
well it's 16
well yes 116
well i never 20
well uh 21
well enough 63
well put 59