English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Well done

Well done translate Turkish

12,069 parallel translation
Well done, Penelope.
Aferin Penelope.
Well done.
Aferin.
Very, very well done.
Aferin.
Job well done, Emma!
Aferin sana, Emma!
Pride in a job well done.
İşimde iyi olmamdan gururluyum.
- Well done, Frank.
- Aferim, Frank.
Well done!
Aferin.
Very well done.
- Aferin.
Well done!
Çok güzel!
The driver of the RV and presumably the owner of our little friend is one Jeremy Green of Denver, Colorado. Well done.
Karavanın sürücüsü ve büyük olasılıkla küçük dostumuzun da sahibi Denver, Colorado'dan bir adet Jeremy Green.
- Well done you.
- Aferin sana.
Well done!
Bravo!
Well done.
Aferin sana.
Fair play. Well done.
Doğruya doğru.
CLAlREe Well done, Mazaru.
Aferin, Misaru.
Very well done. Feel like some music.
Aferin canım müzik dinlemek istiyor.
Well done, daddy.
Aferin baba.
Well done, Captain.
Tebrikler, Kaptan.
Well done, Captain.
Tebrikler Kaptan.
Well done, Rowan.
Aferin Rowan.
Well done, Darcy.
Tebrik ederim, Darcy.
Well done.
Çok iyi.
- Well done.
- Tebrikler.
Well done, both of you.
- İkinize de tebrikler.
Well done, Greene.
Aferin, Greene. Her zaman olduğu gibi.
Well done.
Tebrik ederim.
Well done, Catrin.
Aferin Catrin.
- Well done.
- Aferin.
Well done indeed.
Peki gerçekten yapılır.
Well done.
Tebrikler.
He's just fucking well gone and done it.
Güzel götürdü ve başardı.
Well, the lighting of the menorah is meant to be done in front of many people to celebrate the miracle that the holiday represents.
Bayram mucizesini kutlamak için yedi kollu şamdan insanların önünde yakılmalı.
The shooter won't be the only one well-compensated for getting the job done.
Katil işin bitirilmesi için ödüllendirilen tek kişi değil.
Yeah, well, Finch has done a lot of good things since he's been here, sir.
Finch geldiğinden beri birçok iyi şey yaptı efendim.
But, Brian, you've done very, very well.
Ama Brian, çok iyi iş çıkardın.
Well, then you're just done.
Resmen bittin demektir.
Well, I guess we're done with my thing already.
Benim meselem kapandı bile galiba.
If it's done well, the answer's right in front of you.
İyi yapılmış bir numaranın cevabı gözünüzün önündedir.
Well, do you take DNA evidence that's been done by the state crime lab
Peki laboratuvarda yapılan DNA analizi sonuçlarının...
And well done for not eating those carnitas, Bob.
Ayrıca Carnita'ları yemediğin için teşekkür ederim, Bob.
A very strong proof that relocation works is to look at some of the tiger reserves where it's been done well.
Yeniden yerleştirmenin işe yaradığına dair en büyük kanıt belirli kaplan rezervlerinin iyiye gitmesidir.
Whenever I thought I'd done well, he'd say something negative.
Ne zaman iyi bir iş çıkardığımı düşünsem, babam olumsuz bir şey söylerdi.
" Well, I've done something you could never have done.
"Sizin asla yapamayacağınız bir şey yaptım."
Medium, well-done?
Orta mı, iyi pişmiş mi?
Well done.
İyiymiş, aferin.
No. - Well done.
- Hayır.
Well, he better be, because I am done being mommy!
Yakında olsa iyi olur, çünkü annelikle işim bitmiştir.
Well, Teresa, you've done as much as you promised.
Şey, Teresa sözünü tuttun.
But it seems to me, if a man, or a woman, can be paid an honest wage for an honest job, and if you can look back at what you've done and feel proud, well then, you're happy.
Bana göre ise her şey şundan ibaret, eğer bir insan hak ettiği bir işte, hak ettiği bir maaş alıyorsa ve geriye dönüp baktığında yaptıklarıyla gurur duyabiliyorsa o zaman mutlu olabilir.
Well, what the fuck should I have done, huh?
Ne yapsaydım
Well from Hell's done, boys.
Peki Hell bitti, çocuklardan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]