English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't know it

Don't know it translate Turkish

40,345 parallel translation
If it helps... I don't even know what I'm doing or saying until it's taken the wrong way, so...
Seni rahatlatacaksa söyleyeyim, ben yanlış anlaşılana kadar ne yaptığımı ya da ne dediğimi bilmem.
I don't know what's going on here, but I do know that we have a problem, and I need you in your right mind to help me figure out how to correct it.
Neler olduğunu bilmiyorum ama bir sorunumuz olduğu kesin ve bunu çözmek için aklının başında olmasına ihtiyacım var.
You know, this cloak of... I don't know, bravado that you have... I know why you wear it.
Hani şu masken var ya nasıl desem, cesaret masken niye taktığını biliyorum.
It keeps people at bay, but... you know that you don't have to wear it with me.
İnsanları belli bir mesafede tutar ama bana karşı böyle olmana gerek yok.
Danny, we don't know what's causing it.
Bunun sebebini bilmiyoruz.
I don't know if it's drugs or whatever, but...
İlaçlardan falan mı, bilemiyorum ama...
Look, I don't know why you left K'un-Lun... but whatever it is that you're looking for, you're not going to find it back there.
K'un-Lun'dan neden ayrıldığını bilmiyorum ama aradığın her neyse onu döndüğün yerde bulamayacaksın.
I didn't even know it was murder until after I left. but you were smart enough to know that airplanes don't drop from the sky for no reason.
Cinayet olduğunu oradan ayrıldıktan sonra öğrendim. Sadece on yaşındaydın ama uçakların sebepsiz yere çakılmayacaklarını bilecek kadar akıllıydın.
- I don't know, it's an upper or downer?
- Bilmiyorum, bu bir üstten veya aşağılayıcıdan mı?
- I don't know what you're doing after school, but you're open to it,
- Okuldan sonra ne yaptığınızı bilmiyorum, Ama sen açık olana kadar,
- No, I just don't know anyone here so it's a little awkward, I guess.
- Hayır, burada kimseyi tanımıyorum. Sanırım biraz garip.
I don't know, it's something about the consistency.
Bilmiyorum, tutarlılık hakkında bir şey.
- I just don't know if it's safe to be left alone out here though.
- Olması güvenli olup olmadığını bilmiyorum. Gerçi burada yalnız kaldı.
I know I don't have a super cool name like cashtag, or an even cooler necklace to back it up.
Nakit para yazısı gibi süper güzel bir adım olmadığını biliyorum Veya yedeklemek için daha serin bir kolye.
Now, I don't regret it. You know, I just...
Buna pişman değilim ama
Still, after all this time, I... I don't know how I feel about it.
Onca zaman sonra hâlâ burayla ilgili hislerimi bilemiyorum.
I don't know why, but from the tone they used, it was not a conversation.
Ricadan çok talimat niteliğindeydi.
- I know. It's like you said, if we don't take responsibility for our neighborhood, no one else will.
Söylediğin gibi, biz mahallemizle ilgilenmezsek kimsenin ilgileneceği yok.
I don't know, maybe it was just an afterthought.
Bilmiyorum, belki sonradan düşünülmüştür.
It was just in my hand, i don't know what it is.
Elimdeydi sadece, neler olup bittiğini bilmiyorum.
I don't know, it's just not starting.
Bilmiyorum, çalışmıyor.
I don't know what's going on with it.
Neler olup bittiğini bilmiyorum.
I don't know what you're planning, but if you turn that camera back on, whatever you say about The Circle's heard around the world, and it changes everything.
Ne planlıyorsun, bilmiyorum, ama kamerayı açarsan The Circle hakkında söylediğin herkes dünyadaki herkes tarafından duyulacak ve herşeyi değiştirecek.
I don't know what the hell's going on, so I look in her lesson planner and it's the same thing, Izzy just groups of five all over the pages.
Neler olup bittiğini bilmiyorum, bende gidip ders planlanmasına baktım. ve yine aynı şey, Izzy Sayfanın her köşesinde, sadece beşli çizgiler.
I don't know what it's, but it wants something from us.
Ne olduğunu bilmiyorum, ama bizden bir şey istiyor.
You don't know the first thing about it.
Babalığın b'sini bilmiyorsun daha.
You don't know what it's like!
Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun!
And tertiary, tertiary, I might be responsible for the people that died yesterday or today, I don't know what time it is.
Üçüncüsü de, üçüncül olarak dün ölen insanların sorumlusu ben olabilirim ya da bugün, tam olarak zamanı algılayamıyorum.
And tertiary, tertiary, I might be responsible for the people that died yesterday. Or today, I don't know what time it is.
Üçüncüsü de, üçüncül olarak dün ölen insanların sorumlusu ben olabilirim ya da bugün, tam olarak zamanı algılayamıyorum.
- Huh? I don't know if I'm gonna be able to hold it much longer.
Daha ne kadar tutabilirim bilmiyorum.
Wait, actually, you know what, we-we don't really know for sure whether it's funny or not.
Ama aslında komik olup olmadığını kesin olarak bilmiyoruz.
I don't know how you didn't see it. And then we turned it into a show.
Sonra bunu bir şova dönüştürdük.
I don't know what you guys are talking about right now, but I have heard of your stuff and Cerrone and Felder, they actually love it.
- Şu an ne dediğinizi anlamıyorum ama ürününüzü duydum. Cerrone ve Felder çok seviyor.
People don't want to see that, because it's hard evidence, - you know what I mean? - Yeah.
İnsanlar onu görmek istemez, somut delil o.
So why don't you and Mac go solve that goddamn mystery by cleaning it up, you know?
Bu yüzden sen ve Mac gidip onu temizleyerek bu gizemi çözsenize.
- Well, you don't even know what it is. - Hey! Yeah.
- Daha ne olduğunu bilmiyorsun bile.
- You don't know the job. Doesn't matter. I know it probably involves hurting me, degrading me or generally treating me like shit.
Muhtemelen canımı yakacak, beni aşağılayacak bana bok gibi davranacağız bir iştir.
You don't even know if it's a boy or a girl yet.
Bilmiyorsun bile Eğer o henüz bir erkek ya da bir kızsa.
- I don't know what it means.
- Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum.
I don't know what that is, but I like the sound of it.
O ne demek bilmiyorum. Ama kulağa hoş geliyor.
You know you can just say you don't wanna talk about it.
Konuşmak istemediğini söyleyebileceğini biliyorsun.
I don't know if you're aware of this, but it's all just sand around here.
Bunun farkında mısın bilmiyorum, ama hepsi sadece burada kum.
It's not Trumpton. I don't know everybody.
Burası Trumpton değil, herkesi tanıyacak halim yok.
We don't know it was, until we get more information.
- Öyle mi bilmiyoruz.
I don't know. We didn't keep tabs on final numbers, we were just telling people to pitch up if they fancied it.
Bilmiyorum hesabını tutmadık herkese uğramalarını söylüyorduk.
Because if we keep living like this I think we'll just keep hurting each other and, you know, we'll get to a point where I don't know if we can fix it.
Çünkü eğer bu şekilde yaşamaya devam edersek birbirimizi inciterek, Daha sonra çözümleyebileceğimizden emin olmadığım bir noktaya geleceğiz anlıyor musun?
Maybe it's not that I don't know what to do the whole day, it's that I don't know what to do in the next hour or the next minute.
Belki tüm gün ne yapacağımı bilmediğimden değil, Bir saat sonra ne yapacağımı bilmediğimden, ya da bir dakika sonra ne yapacağımı bilmediğimden değil.
I don't know what it is it, could be anything.
Ne olduğunu bilmiyorum, her şey olabilir.
And I know you got your business on the side and I don't wanna talk about it or know about it. - I don't care.
Başka işlerin de var ve bunu konuşmak veya bilmek istemiyorum, umurumda değil.
♪ ♪ And I don't know, but it's been said ♪
- Ve bilmiyorum, öyle diyorlar
I don't know what it is, but they're building towards something.
Ne bilmiyorum ama bir şeylerin hazırlığını yapıyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]