Know it translate Turkish
220,461 parallel translation
But now we have a common cause, whether you know it or not, so I would think long and hard how badly you want to see your captain again.
Şimdi, farkında olsan da olmasan da ortak bir amacımız var... o yüzden yerinde olsam... kaptanı tekrar görmeyi ne kadar istediğimi uzun uzadıya düşünürdüm.
Now, I know it feels like the protesters out there are brave.
Bakın, protestocuların cesur göründüklerini biliyorum.
Reggie, I know it sucks to want something from someone they're not willing to give you... but you got to let it go.
Reggie, birinden vermek istemediği bir şeyi istemek berbat, biliyorum ama peşini bırakmalısın.
I just know it doesn't have to be this hard.
Tek bildiğim bu kadar zor olmaması gerektiği.
Look, I know it's hard for you to show your feelings'cause of, you know, the way you were raised.
Yetiştirilme şeklin yüzünden duygularını göstermenin zor olduğunu biliyorum.
Sorry. I know it's all the way on the other side of campus.
Üzgünüm, kampüsün diğer tarafında olduğunu biliyorum.
You're right, this would only really be equivalent if Ess was a girl, and you found pussy, you know, interesting in a sometimes - you-like-Thai-food kinda way, and now it's all Thai food forever till you die.
Haklısın, Ess kız olsaydı sana da amcık düşseydi eşit olurdu. Tayland yemeklerini seversin Çin yemekleri sonsuza kadar yok olmuş olur.
If she sees it, she'll know that you stole it from her.
Kitabı görürse kendisinden çaldığını anlar.
Do you know what day it is?
Bugün hangi gün olduğunu biliyor musun?
No, no, I know my old friend is still in there deep down inside, and I know he wants to make it up to me.
Hayır, eski arkadaşımın hala derinlerde... bir yerde olduğunu ve... yaptığını telafi etmek istediğini biliyorum.
Do you know how dangerous it is to even hint at what you want to do to Mother?
Anneme yapmak istediğin şeyi ima etmenin bile... ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun?
I think I know what it is.
Sanırım ne olduğunu biliyorum.
And I know you're planning to do something terrible with it.
Onu kullanarak korkunç bir şey yapmayı planladığını da biliyorum
Belle, I know you want to believe the best in him, but it's like you said... evil is not born, it is made, and that is exactly what the Black Fairy did to him.
Belle, onun iyi olduğuna inanmak istediğini biliyorum... ama dediğin gibi, kötü doğulmaz, kötü olunur... ve Kara Peri onun tam da öyle olmasını sağladı.
The boys don't know about it, and neither do you.
Oğlanlar bilmiyor, sen de bilmiyorsun.
Ma'am, all I need to know about it is how the engine died.
Hanımefendi, tek bilmem gereken motorun neden durduğu.
I don't know. - Can you make it to the bathroom quick?
- Tuvalete yetişebilecek misin?
Gutting it and, you know, all the rest.
Temizlik falan işte.
You know, so it doesn't hurt anymore.
Böylelikle artık acı çekmemiş oluyorlar.
How long does it usually take... to know if it's gonna get up?
Kalkıp kalkamayacağını anlamak ne kadar sürüyor?
- Yeah. You know what it feels like now?
Şu an hissettiğin şeyin ne olduğunu biliyor musun?
But it, you know, basically kind of lays out what I'm gonna do.
Ama temelde ne planladığımı gösteriyor.
I know how close you are with Lena, so I understand if you can't see past it.
Lena'yla ne kadar yakın olduğunu biliyorum o yüzden bunu görmezden gelemezsen anlarım.
This one wants my future family kidnapped, so I know how it feels.
Bu gelecekte ailemin kaçırılmasını böylece nasıl hissedildiğini anlamamı istiyor.
"I know how crazy it must be to get a letter like this from a total stranger."
Bir yabancıdan mektup almanın ne kadar çılgınca olduğunu biliyorum.
You know, a man can only play dumb so many times before everyone starts to believe it.
Birisi, herkes onun aptal olduğunu anlamaya başlamadan önce bir çok kez aptal numarası yapabilir.
Yeah, I know what time it is over there.
Evet, orada saatin kaç olduğunu biliyorum.
We don't know if it's safe.
Güvenli olup olmadığını bilmiyoruz.
- I know what it means.
- Ne demek olduğunu biliyorum.
It's just... you know the guy I shot in Houston?
Houston'da vurduğum adamı hatırlıyor musun?
They just... it feels so good, you know?
Bu yüzden kendimi çok iyi hissediyorum, anlıyor musunuz?
It's like, for the first time I have real friends. It's just... I feel so good, you know.
İnsanlar beni seviyor gibi görünüyor.
You know, it's not so bad if you don't breathe.
Biliyor musun, aslında nefes almazsan çok da kötü değil!
The more I think about it... the more I know that... this won't work.
Bunu düşündükçe daha da emin oluyorum. Bu yürümeyecek.
Nah, it's just that, you know, a long night last night.
Yoo, bu sadece, anlarsın, dün gece uzun bir geceydi.
You know, I think it was actually invented in New York City.
Şey, aslında omlet New York'ta bulundu diye biliyorum.
You know how hard it was to write a five-page paper on the Louisiana Purchase using a computer that doesn't have the letter "L"?
L harfi olmadan Louisiana Purchase'de beş sayfa yazmak ne kadar zor biliyor musun?
Look, I know this is a lot to process, but the important thing is that you've heard it and, moving forward, you'll try to do better.
Bakın, bunun uzun bir süreç olduğunu biliyorum ama önemli olan bunu duymanız harekete geçmeniz ve daha iyi olmaya çalışacak olmanızdır.
You know, it's like a chicken place.
Tavuk dükkanı gibi.
You know, when you think of it, most of our fights are because of them.
Düşününce kavgalarımızın çoğu onlar yüzünden.
Well, I think sometimes it's better if we just come to it on our own, you know?
Sanırım bazen kendimiz gelmemiz daha iyi.
Well, it seems like... and this is just what I've observed over the years... but, you know, you say that you're always busy and you don't have time and you don't like
Sanki şey gibi, yıllar boyunca gözlemlediğim şey şu hep meşgul olduğunu, zamanının olmadığını ve her şeyin çığırından çıkmasını sevmediğini söylüyorsun.
It's like they've been watching us their whole life, and now they know stuff about us.
Sanki tüm hayatları boyunca bizi izlemişler ve hakkımızda bir şeyler biliyor gibiler.
It's... You know what? I'll...
Neyse, onu arar hallederim.
And I don't know what they were smoking, but it could have been marijuana, because one of them had a knit hat on.
Sigara içtiklerini bilmiyordum ama esrar olabilirdi çünkü bir tanesi örme şapka takıyordu.
You know what? It actually reminds me of that movie "A Tree Falls for Forest."
Bana Orman'a Düşkün Selvi filmini hatırlatıyor.
Well, you know, if you wanted to see it, uh...
İzlemek istersen...
I mean, it was an annulment and, you know, it's over.
Evliliği iptal ettik ve bitti.
So, when we were going out, uh, I don't know, it seemed like we were pretty good together.
Biz çıkarken, bilemiyorum sanki birlikte çok iyiydik.
But it's just not fair, you know?
Ama bu adil değil.
And what's it mean, "Let me know if your status changes"?
"Durumunuz değişirse bana haber ver." ne demek?
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's not 5855
itch 25
it's all right 8832
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
it's all right 8832
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72