Eat well translate Turkish
1,697 parallel translation
Boy, they sure do eat well over in 4-F.
4-F'de iyi yiyorlar.
Body strength is the national strength, so eat well.
Güçlü bir ulus, güçlü bireylerle olur. O yüzden iyi beslen.
Let's all eat well
Hadi hepimiz iyice yiyelim.
Eat well and stay healthy.
Yediğin yemeklere dikkat et.
Do I eat well?
Peki yemekler iyi miydi?
Doctor, you have to eat well and get married.
Doktor, beslenmenize dikkat etmelisiniz ve de evlenmelisiniz.
That's because I don't eat well.
Çünkü pek fazla yemiyorum.
" But I laugh, and I eat well,
"... ama ben bunlara güler geçer, karnımı iyice doyurur...
Well, anyway, invention is the mother of necessity. Eat your Jell-O course.
Neyse, icatlar zaruretten doğar.
Well, I must eat. I'm positively famished.
Yemek yemeliyim, kesinlikle çok acıktım.
I don't know if I like them! Well, I hope you didn't eat all the Froot Loops.
Eğer kendini daha iyi hissetmeni sağlayacaksa, hala sevip sevmediğimi bilmiyorum!
I might as well eat the whole thing.
Hepsini yeseydin.
Well, you try swimming, with a shark like that in 8 feet of water and you'll find out, because we got no hope, if they decide to eat us.
Öyleyse, 8 fitlik bir suda köpekbalığıyla bu şekilde yüzmeye çalışırsanız aradığınızı bulacaksınız çünkü eğer bizi yemeye karar verirlerse, hiç umudumuz yok.
WELL, DON'T EAT ANYTHING PAST 9 : 00.
9.00 dan sonra birşey yeme.
Well, you got to eat, right?
- Nasılsa yemek yemeyecek misin?
Well, then just eat one.
O halde bir tane yersin.
happy to pay for it as well if, you know, for dinner, if you want to, if you eat dinner...
Parasını da öderim. Yani yemeğin. Eğer yemek yemek istersen.
Well, honey, most models don't eat pizza.
Tatlım, çoğu model pizza yemez.
Well, maybe you should eat some protein first, honey.
Belki de önce biraz protein almalısın tatlım.
Be sure to eat the core as well.
Hepsini bitir.
Making you eat dirt is all well and good,... but it won't be any fun if that makes you lose your identity.
Çamuru üzerine atmak iyi de, eğer bu egonu kaybedecek olsaydın, bu hiç eğlenceli olmazdı.
Well, shall we eat?
Eh, yiyelim mi?
Well, one thing's for certain, we can'tjust sit here and eat pork!
Kesin olan bir şey var, burada öylece oturup domuz yiyemeyiz!
Well yes, let's eat.
Yemek yiyebilir miyiz?
Oh, okay. Well, i'll just eat it fast then.
Tamam, o zaman çabuk yerim.
Well, maybe if you eat something, it might help settle the vodka.
Bir şeyler yeseydin votkayı yatıştırmaya yardım edebilirdi.
How do you think I eat so well every lunchtime?
Yediğim yemekler neden bu kadar güzel hiç düşündünüz mü?
Well, earlier you said you never think about weddings, but now you're saying you like to eat at weddings, so you've obviously thought about that.
Daha önce nikah için "düşünmüyorum" demiştin..... ama şimdi nikahlarda yemek yemeyi sevdiği söylüyorsun. Yani belli ki bu meseleyi düşünüyorsun.
Well, we all gotta eat.
Pekala yemek yeriz.
Well, all that stuff ever made me do was eat half the refrigerator and fall asleep.
Bana yaptığı tek etki hayvan gibi yedirip uyutmak oldu.
Well, if he's allergic, why did he eat them?
Madem alerjikmiş, o zaman neden yemiş?
If We spend the money made at the fair enough to eat and sleep Well tonight.
Panayırda kazandığımız parayı bu gece yemeğe ve yatmaya harcayacağız.
Well, eat it anyway.
- Sen yine de ye.
We're all accomplices now anyway, so we figured we might as well eat.
Nasıl olsa bu olayda suç ortağı olduğumuza göre, son pizzalarımızı yiyelim dedik.
Well, this little bitch is going to eat his breakfast in the living room.
Bu şıllık, kahvaltısını etmeye oturma odasında devam edecek.
Yeah, well they're not supposed to eat pork either.
Evet, aynı zamanda domuz eti de yiyemezler.
- Well, I eat with my mouth shut.
- Tamam, daha sessiz yerim.
Well, I was going to eat you.
Seni yiyecektim.
Well, there's Dirty dishes for 3 in the kitchen, so they eat together as a family.
Mutfakta 3 kişilik bulaşık var. Yani dün gece ailecek yemek yemişler.
Well, you're always telling me I should eat more dirt.
Bana hep daha fazla toprak yememi söylerdin.
Well, killer's got to eat, too.
Evet, katil de yemek yiyormuş.
Well, if I eat enough shrimp, I can make myself puke.
Şey, yeterince karides yersem, buraya kusabilirim.
Well, even if they're not gonna eat it, I could just put it in front of them.
Ben vereyim de yemezlerse yemesinler.
Just eat healthy and sleep well.
Sadece sağlıklı beslen ve iyi uyu.
Well, before you go... you sure you wouldn't like to have... a little somethin'to eat? Mmm-mmm.
Şey, acaba gitmeden önce bir şeyler yemek ister misiniz?
I'm not saying - All right, well, don't eat it, then.
Tamam o halde yeme.
Well, is this fit to eat or will it just do?
Yenebilir gibi mi, yoksa idare eder mi?
Well, why don't you just eat what you get and I'll eat what I get?
Neden sen kendi aldıklarını ben de kendi aldıklarımı yemiyorum.
Well, if you want to eat in this diner, - you got to sit here, and I've got to wait on you.
Yemek istiyorsan burada oturacaksın, ben servis yapacağım.
Well, tomorrow we are to half past four, we eat and make two groups, Group A and Group B. Remember your biology notes not. - You catch good balls.
Neyse yarın 4 : 30'da kalkıp kahvaltı yapıp, iki gruba ayrılmalıyız.
Well, you can't eat sushi.
- Suşi yiyemezsin mesela.
well 438053
wells 385
weller 130
wellington 57
welles 22
wellesley 18
well done 4465
well thank you 29
well hello 20
well spotted 23
wells 385
weller 130
wellington 57
welles 22
wellesley 18
well done 4465
well thank you 29
well hello 20
well spotted 23
well played 346
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well come on 26
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well spoken 20
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well come on 26
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well spoken 20
well in that case 21
well now 184
well yeah 97
well i 89
well it's 16
well uh 21
well yes 116
well enough 63
well i never 20
well actually 36
well now 184
well yeah 97
well i 89
well it's 16
well uh 21
well yes 116
well enough 63
well i never 20
well actually 36