English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Electrifying

Electrifying translate Turkish

84 parallel translation
This is perfectly electrifying.
Bu fazlasıyla heyecan verici.
She k eeps electrifying me
Çünkü beni çok heyecanlandırıyor
When you, uh, revealed your intentions, sir, what was Mr. Tindle's reaction? Electrifying!
Peki siz gerçek amacınızı açıkladığınızda Bay Tindle'in tepkisi ne oldu?
They stood up and gave me an electrifying ovation.
Ayağa kalktılar ve beni coşkuyla alkışladılar.
This could be one of the most electrifying moments in radio history.
Bu radyo tarihinin en çarpıcı anlarından biri olmaya aday.
This Saturday night, lightning will strike the clock tower, electrifying the cable just as the connecting hook makes contact thereby sending 1.21 gigawatts into the flux capacitor and sending you back to 1985.
Çengel kablo ile temas ettiğinde ise 1,21 gigavat gücünde elektriği manyetik ışık kondansatörüne aktararak seni 1985 yılına geri gönderecek.
The eccentric multimillionaire Montgomery Brewster is electrifying crowds and is starting to show up in the polls.
Tuhaf multimilyoner Montgomery Brewster... kalabalığı galeyana getiriyor ve seçimlerde çıkageliyor. "
And the purpose of today's mission is truly, really electrifying.
Bugünkü görevin amacı gerçekten şok edici.
There are streaks of light... magical and electrifying.
Heyecan verici ve sihirli... ışık çizgileri vardır.
She keeps electrifying me
Çünkü beni çok heyecanlandırıyor
Electrifying
# Heyecanlandırıcı #
It's usually shy, But can sometimes have an electrifying personality.
Genelde utangaçtır, ama bazen duygularını gizlemeyi beceremez ve elektriği ortaya çıkar.
And one day, he's gonna become the most electrifying man... in sports entertainment.
Ve bir gün, spor dünyasının en heyecanlandırıcı... insanı olacak.
Their night was electrifying, and they've been to get her ever since.
Onların geceleri heyecan vericiydi ve şu ana kadar yaşayamadıklarını yaşadılar.
Benoit claims to have developed an electrifying new invention that will completely change our lives.
Benoit hayatlarımızı değiştirecek bir icat ürettiğini iddia ediyor.
It was absolutely electrifying.
Müthişti.
Absotively, posolutely electrifying!
Çok olumlu şeyler hissediyorum!
The effect was electrifying, Here was a man who was strong but caring, a powerful leader, close to his people,
etkisi hızla yayıldı, güçlü ama sevecen ve karizmatik bir lider vardı sahnede,
So the genius steals power from his neighbor and ends up electrifying trevor's sink.
Yani bu dahi, elektriği komşudan çalıp... sonunda da Trevor'un lavabosunu mu elektriklendirmiş?
Electrifying.
Heyecanlandırıcı.
Yuri's music is electrifying too.
Yuri'nin müziği de çok heyecanlandırıcı.
Here's my ticket for game three of that series, a four-all tie, a dull game compared to the electrifying contests typically held here at the world capital of international hockey.
İşte o serinin üçüncü maçına biletim. 4-4 berabere bitmişti,.. ... uluslararası hokeyin dünya başkenti olan bu sahada normalde oynanan çekişmeli maçların yanında yavan bir maçtı.
The results were... well, electrifying.
Sonuçlar ise, nasıl desek, elektrikliydi.
It's electrifying!
Heyecan verici!
Main thing is, the man is electrifying and you know what that means.
Önemli olan, adamın yakıp kavurması. Anladınız siz artık.
... the high-flying, electrifying young woman out of UCLA, one of the deadliest servers in the world.
... yukarıda gezen, heyecan verici, UCLA'li genç kadın, dünyadaki en tehlikeli servis atıcılardan biri.
The exhilarating, electrifying details of which we will learn en route.
Neşelendiniz bakıyorum. Heyecanlı daha birçok detayı yolda öğreneceksiniz..
... back into the race behind the electrifying driving of Speed Racer.
... muhteşem sürüşü eşliğinde mücadelesine devam ediyor.
You should feel energy, strength and vitality... electrifying your entire body.
Enerjinin, kuvvetin ve canlılığın tüm vücudunuzu heyecanlandırdığını hissetmelisiniz.
The most prolific and electrifying wrestler of his time.
Zamanının en üretken ve heyecan verici güreşçisiydi.
It is electrifying.
Çok heyecan verici.
- Was it electrifying?
- Heyecanı hissettin mi?
- Electrifying.
- Heyecanı.
I mean, the energy is just electrifying.
Enerji resmen tavana vurmuş durumda.
The electrifying sensation Of pain coursing through my face Was like an adrenaline shot to my soul.
- Suratımdan yayılan acı dalgası sanki ruhuma işleyen bir adrenalin etkisi yaptı.
Special guest the electrifying Mark Ballas.
Özel konuğumuz yürek hoplatan Ballas.
Camping on top of Ariz Rock in the middle of a lightning storm can be quite an electrifying experice.
Bir şimşek fırtınasının ortasında Ariz Kayası'nda kamp yapmak hayli elektrikli bir tecrübe olabiliyor.
President Washington, although Mr. Franklin insisted he had an electrifying way to stop it I trust not kites over the evil minds of men.
" Başkan Washington. Bay Franklin'in engel olmak için heyecan verici bir yöntemi olduğunu söylemesine rağmen insanların kötülük dolu zihinlerine nasıl güvenmiyorsam uçurtmalara da güvenmem.
Although Mr. Franklin insisted he had an electrifying way to stop it I trust not kites over the evil minds of men.
"Bay Franklin, bunu durdurmak için heyecan verici bir fikri olduğunda ısrar etmişse de... İnsanların kötülük dolu zihinlerine nasıl güvenmiyorsam uçurtmalara da güvenmem."
It was as electrifying as it was for you outside, just because the embrace between us, and seeing everybody just love this material so much, and love their fellow performers, is something I have never encountered in the theatre, and I never will for the rest of my Iife.
Sizin için sahne ne kadar heyecanlıysa arkası da bizim için öyleydi çünkü aramızdaki bağ ve herkesin bu gösteriyi ve sahne arkadaşlarını bu kadar sevdiğini görmek tiyatro hayatımda hiç rastlamadığım bir durum ve hayatımın sonuna kadar da rastlamayacağım.
Electrifying!
Heyecan verici!
But his concession speech was considered, by many, to be electrifying and has made him the obvious front runner in the 2010 Senate race.
Fakat, seçim sonrası konuşması büyük heyecan yaratarak onu 2010 senato seçimlerinin gözde adayı yaptı.
Okay, all right. Yes, I am an electrifying drunk.
Tamam, sarhoşken abartıyor olabilirim.
Mmm! And... To the electrifying and magnanimous return of Beaverlamp!
Şimdi de Beaverlamp'in mükemmel dönüşü!
Electrifying. Worried that your six-headed ball and chain will be calling? Aw.
çok heyecanlı.
And now I would like to introduce the other half of our iconically electrifying fight.
Şimdi de iz bırakacak, heyecanı doruklara çıkaracak maçın diğer oyuncusunu takdim ediyorum.
The electrifying, the death-defying, the indestructible demon Frankenstein!
Heyecan verici, ölüme meydan okuyan yok edilemeyen iblis Frankenştayn!
Well, it would have been very electrifying news, almost like communicating with a creature from outer space, if I could show that another organism could use language the way humans have.
Yani başka bir organizmanın insanların dilini konuşabildiğini gösterebilmiş olsaydım,... bu dış uzaydan bir canlı ile konuşmak kadar heyecan verici bir haber olabilirdi.
You're about to witness the most crucial and electrifying three rounds of the year.
Yılın en önemli ve heyecanlı üç raunduna tanıklık edeceksiniz.
AND ELECTRIFYING EXHIBITION SINCE LITTLE EGYPT.
Gelin görün.
- Really? For all those reasons and more... let us choose an electrifying career in - Well, that settles it.
İşte bu kadar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]