English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Electrocute

Electrocute translate Turkish

149 parallel translation
You're going to electrocute me.
Bana elektrik vereceksiniz.
You threw that electric heater into the tub and tried to electrocute me.
Elektrik ısıtıcısını küvete attın ve beni elektrik çarpsın istedin.
He tried to electrocute you.
Seni elektrik çarpmasıyla öldürmeğe çalıştı.
Do they give them the gas chamber, electrocute them or hang them?
Gaz odasına atmazlar mı? Elektrik vermezler mi? Asmazlar mı?
I guess they'll probably electrocute me, won't they?
Sanırım beni elektrikli sandalyede idam edecekler, öyle mi?
A few thousand more votes, all you gotta do is electrocute a few kids.
Birkaç bin daha fazla oy için, tek yapman gereken birkaç çocuğu elektrikle idam etmek.
I told you you'll electrocute yourself.
Sana kendini çarpacağını söyledim.
Don't they electrocute them any more?
Elektrikli sandalyeyle idam etmiyorlar mı artık?
Usually, we would seat them in a room and electrocute them in their chairs as they watched a show
Genellikle böylelerini bir odada oturturduk ve koltuklarında bir gösterimi izlerlerken elektrik vererek infaz ederdik.
Oh, turn the main switch off, you'll electrocute yourself.
Ana sigortayı kapat. Çarpılacaksın.
- Oh, yes. Well, then, electrocute him.
- Elektrik akımı ile ölecek.
We'll electrocute them on the railroad tracks.
Demiryolu üzerinde onlara elektrik vereceğiz.
They're gonna electrocute him next month.
Gelecek ay onu idam edecekler.
I'd electrocute'em all. Balance the Goddamn budget!
Hepsini gebertmeliyiz ki devlet bütçesi dengelensin.
I'm gonna electrocute the bastards.
Bu laneti bitireceğim.
They Are Going To Electrocute You, And There's Nothing I Can Do Anything About.
Seni elektrikle idam edecekler ve bunu önlemek için yapabileceğim hiçbirşey yok.
I'm going to electrocute him.
Elektrikli sandalyeye götürüyorum
All I do is temporarily electrocute the fish, then with deep respect, I scoop'em and haul'em in, one by one...
Tek yaptığım, balıkları elektrikle öldürmek ve teker teker saygıyla onları ağ ile toplamak.
- you might turn it up and try to electrocute me.
- Aklımdan geçmedi değil.
On June 1, as Michelle Yeung prepared her bath, she discovered it had been rigged to electrocute her.
Haziranın 1inde, Michelle Yeung banyosunu hazırladı, daha sonra suya elektirik verildiğini farketti,
How can you rig up something to electrocute a person over the telephone?
Telefon üzerinden birine elektroşok nasıl verebilirsin?
The state of Florida spent almost $ 8 million to electrocute Ted- -
Florida Eyaleti Ted Bundy'yi... idam edebilmek için...
The state of Florida spent $ 8 million to electrocute Ted Bundy.
Florida Eyaleti Ted Bundy'yi idam edebilmek için 8 milyon dolar harcadı.
You'll get what's due when I electrocute you!
Alacaksın hak ettiğini, ben verince elektriği!
# Electrocute'em, light'em up like Con Edison
# Onları elektrikler, Edison gibi ışılandırır
I say electrocute him.
Bence ona elektrik vermeliyiz.
If our resourceful young friend hears us comin'he'll electrocute us or sink us.
Genç dostumuz yaklaştığımızı duyarsa bizi ya elektriğe tutar ya da batırır.
You were about to electrocute me. I saw you.
Bana elektrik verecektiniz, gördüm.
Why were they gonna electrocute me?
Neden bana elektrik vermeye çalışıyorlardı?
You travelled a long way to pay that promoter to electrocute you.
Elektriğe çarpılmak için uzun bir yolculuk yaptınız.
They could electrocute me quicker!
Beni daha çabuk idam edebilirlerdi.
You'll electrocute us?
Bize elektrik mi vereceksin?
I could electrocute myself!
Elektrik çarpabilir!
Electrocute me now, because I don't know what kind of alien female thing...
Bana istersen hemen elektrik verip öldür çünkü ben bu tür bir uzaylı kadın şeyini istemiyorum...
Did your baby just electrocute the nice doctor man?
Bebeğin bu iyi doktora elektrik mi verdi?
You'll electrocute yourself.
Elektrik çarpacak.
You'll electrocute him.
Ona elektrik mi vereceksin?
Devlin wants to electroshock Cyril to make him normal enough to electrocute him.
Devlin, Cyril'a şok vererek onu sandalyeye oturtabilecek kadar normal göstermek istiyor.
It looked like he was gonna electrocute himself.
Elektrik vererek kendini öldürecek gibiydi.
Elliot, the man tried to electrocute me an hour ago.
Elliot, adam bir saat önce bana elektrik vermeye çalıştı.
We could electrocute him.
Ona elektrik verebiliriz.
You're strapped in an electric chair, and I'm gonna throw the switch and totally electrocute you.
- Elektrikli sandalyeye bağlısın. Düğmeyi çevireceğim ve sana elektrik vereceğim.
Uh, what are the odds of you getting me to do a skit where you electrocute me, cut me open, and pull link sausages out of me?
Bana elektrik verip, karnımı kesip, içimden sosis çıkarttığın bir skeci bana yaptırma olasılığın nedir?
It looks like they're gonna electrocute him.
Elektrikli sandalyede idam edilecek biri gibi görünüyor.
Because it was your tanning lamp that was used to electrocute Nikki.
Çünkü Nikki senin bronzlaştırıcı lambanla öldürülmüş.
Or electrocute ourselves.
Ya da kendimizi elektrikle öldürürüz.
Which is why we electrocute them first.
İşte bu nedenle onları önceden elektrikle çarpıyoruz.
it'll electrocute you If you're not careful, but it makes a decent Bug detector.
Dikkatli olmazsanız çarpılabilirsiniz,... ama dinleme cihazı bulmada oldukça iyidir.
Apparently, it's bad to electrocute yourself within days of suffering massive internal injuries.
Görünüşe göre bir kaç gün önce ciddi iç organ yaralanması geçirmişken kendini elektrikle çarpmak iyi gelmiyormuş.
The XRF confirms that the wire used to electrocute Alisha Reilly was a platinum alloy.
Alisha Reilly'nin çarpılmasına neden olan tel, platin alaşımlıymış.
No, I hope they didn't electrocute themselv- -
Dur bir dakika!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]