English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Electrocuted

Electrocuted translate Turkish

507 parallel translation
- Electrocuted.
- Evet. - Elektrikle idam edildi.
Turn off the juice before I get electrocuted.
Bu bahsi kapatalım, yoksa beynim sulanacak.
Nobody's being electrocuted.
Kimseye elektrik verilmeyecek.
I think I better come fix your rig before you electrocuted yourself.
Kendini asmadan, aletinizi onarsam iyi olacak.
The police say that Professor Harrington was electrocuted.
Polis Profesör'ün elektrikle öldürüldüğünü söylüyor.
I'll be electrocuted.
Elektrik çarpar sonra!
I think she's electrocuted herself.
Sanırım, elektrik çarpmış.
There's a chance the sapper can be electrocuted... working with the wires in the rain.
Yağmurda kablolarla çalışırsa... - İstihkamcı subayı elektrik çarpabilir.
He was electrocuted later.
Daha sonra elektrikli sandalyede öldü.
She's cut the cord three times and nearly electrocuted herself.
O üç defa elektrik kablosunu biçti ve neredeyse elektrik çarpıyordu.
You say that all this is a dream, and that when you're electrocuted you wake up, and when you wake up, we all disappear, right?
Bunun bir rüyadan ibaret olduğunu söylüyorsun ve sana elektrik verilince uyanacağını ve sen uyandığında bizlerin yok olacağını, değil mi?
You've got to wake up sometime even if you're electrocuted.
Seni elektrikle idam etsek bile bir noktada uyanman gerekecek
I was almost electrocuted under the shower.
Duş alırken, az daha ceyerana kapılıyordum.
One of them got his hair caught in his guitar and was electrocuted.
Oh, duymadın mı? Bir tanesinin saçları gitarına dolanmış ve elektrik çarpmış.
- Interpol has been electrocuted.
- Interpol'ü elektrik çarptı.
I'd rather be electrocuted with my feet in water
Ayaklarım su içindeyken elektriğe tutulmayı tercih ederim.
Electrocuted by unknown assassin, at sea.
Kimliği bilinmeyen biri tarafından denizde elektrik çarptırılarak öldürüldü.
- Or get electrocuted in the bathtub.
Ya da küvette elektrik çarpabilir.
Get electrocuted?
Elektrik mi çarptı?
Electrocuted twice, hanged twice...
İki defa elektrik, iki defa asıldım.
- Well, no, the actual murderer was tried, sentenced and electrocuted.
Hayır. Katili yargılandı, elektrikli sandalyede ölüme mahkum edildi.
If I climbed that fence, I'd be electrocuted.
Çiti aşmaya çalışsam, elektrik çarpacaktı.
Right. And he could have been electrocuted.
- Doğru, elektriği çarpılabilirdi.
They threw the toaster in the bath, and she was electrocuted.
Onlar banyoda elektrikli tost makinasını düşürmüşler, ve onu elektrik çarptırıp öldürtmüşler.
They can't even nick car batteries without getting electrocuted.
Tottenham'a ne dersin? O çarpılıp ölmeden araba aküsü bile araklayamaz.
Ralle was electrocuted!
Ralle'yi elektrik çarptı!
She helped me out when I got electrocuted.
Elektrik çarptiginda bana yardim etmisti.
Electrocuted?
Elektrik çarptiginda mi?
First, I'd be worried I might get electrocuted.
Öncelikle, elektrik çarpacağından korkarım. Hayır, teknolojiye güvenmiyorum.
You don't really want to see your husband electrocuted, do you?
Gerçekten kocanın elektrikli sandalyeye gitmesini istemiyorsun değil mi?
Normally, when someone's been electrocuted...
Normalde, birisi elektriğe kapıldığında.
Sometimes I think we're all gonna get electrocuted.
Bazen, bizim elektrik akımıyla öldürüleceğimizi düşünüyorum.
- Once, she even electrocuted me.
- Bir keresinde beni elektrikle öldürüyordu.
Then she ran to Daddy and told him I'd broken the star and almost electrocuted her.
Sonra babama koşup yıldızı kırdığımı ve kendisini az kalsın elektrikle öldürmek üzere olduğumu söyledi.
- Electrocuted.
- Elektro şok.
Things that are being electrocuted? - Got it!
Tamadır!
Secondly, you took one look at Pete from across the room and assessed that he had been electrocuted.
İkinci olarak, Pete'e odanın bir ucundan bakış attın ve elektrik çarptığını anladın.
There's something screwy with the waterproofing and uh, well, I wouldn't want you to get electrocuted.
Anlarsın ya, seni elektrik çarpsın istemem. Ben de istemem.
Fifteen times, 20 times a day, I hear this same story... about what happens when a man is electrocuted.
Bir günde 15 ya da 20 kez aynı hikâyeyi dinliyordum. Elektrikli sandalyeye oturan adamın başına gelenlerin hikâyesini.
Electrocuted by a very high voltage.
Çok yüksek voltaja kapılmış.
You mean somebody without a face, electrocuted, whose name we don't know?
Yüzü olmayan, elektriğe çarpılmış, adını bilmediğimiz biri mi demek istiyorsunuz?
At least he used to live in Albany until he was electrocuted.
En azından elektriğe çarpılıncaya kadar Albany'de yaşıyordu.
But you already knew your victim was electrocuted.
Fakat sen zaten kurbanının elektriğe çarpıldığını biliyordun.
That's for the night Mr. Fisher was electrocuted.
Yani Bay Fisher'in elektriğe çarpıldığı gece için olanı.
I'm being electrocuted! I'm being...
Vücuduma elektrik veriyorlar!
Johnny's being electrocuted.
Johnny'ye elektrik veriyorlar.
Please! I'm being electrocuted!
Elektrik veriyorlar!
And every Christmas since, my whole family gathers together and he re-tells the story of the day he electrocuted your daddy and we just laugh.
O zamandan beri her Noel'de ailece toplanırız, büyükbabam senin babacığını elektrikle nasıl idam ettiğini anlatır biz de güleriz.
He was electrocuted!
Elektrik çarptı!
Electrocuted.
Elektrik çarpmış!
What's with this thing, Norton, I'm gettin'electrocuted here?
Tanrım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]