English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Electromagnetic

Electromagnetic translate Turkish

850 parallel translation
They've put up an electromagnetic covering.
Mermiler bunları delemiyor.
Now, over here you see the electromagnetic waves of my brain...... sending that indicator up about halfway.
Şimdi, burada beynimin elektromanyetik dalgalarının bu göstergeyi yarıya kadar kaldırdığını görüyorsunuz.
Morbius, operated by the electromagnetic impulses... -... of individual Krell brains.
Morbius, tek tek Krell beyinlerinin elektromanyetik impulsları ile çalışıyor.
You're one of the leading exponents of the electronic brain in this country and the inventor of an electronic brain machine called EMMARAC, the Electromagnetic Memory and Research Arithmetical Calculator.
Bu ülkede elektronik beyinin öncülerinden birisiniz ve bir elektronik beyin makinesi icat etmişsiniz, adı da EMHAAH Elektromanyetik Hafıza ve Araştırma Aritmetik Hesaplayıcısı.
Activating electromagnetic pulse to disable the bank's security systems.
- EMP çalıştırılıyor - Güvenlik sistemleri göçertilecek
The first earth-built vehicle to use electromagnetic force.
Dünyada yapılmış, elektromanyetik güç kullanan ilk araç.
An electromagnetic field has a very strange effect on the male of the species :
Elektromanyetik alanın erkek cinsi üzerinde garip bir etkisi var :
'A unit of quartz crystal is activated by a variable electromagnetic field from high-voltage condensers - here.
Kuvars kristali barındıran cihaz şurada gördüğünüz yüksek gerilimli kondansatörün sağladığı değişken elektromanyetik alanla devreye giriyor.
But the electromagnetic field is abnormal. lt could be that.
- Emin değilim. Gezegendeki elektromanyetik alan anormal. Bununla ilgisi olabilir.
The electromagnetic phenomenon known as Murasaki 312 whirls like some angry blight in space, a depressive reminder that seven of our shipmates still have not been heard from.
Murasaki 312 olarak bilinen bu elektromanyetik fenomen kızgın bir girdap gibi dönerek, henüz yedi arkadaşımızdan da haber alamadığımızı bize hatırlatıyor.
Most probable mass of energy, a highly cohesive, electromagnetic field.
Büyük olasılıkla bir enerji kütlesi, yüksek çekim olan manyetik alanı var.
Electromagnetic waves are not registering on the D.l.R.
Elektromanyetik dalgalar DIR ekranında görünmüyor.
An electromagnetic RPM controller.
Elektromanyetik bir RPM kontrolörü.
Evidence of electromagnetic radiation commencing.
Elektromanyetik yayılma başladı.
This energy is a field of electromagnetic radiation.
Sözünü ettiğim enerji elektromanyetik radyasyon alanıdır.
This asteroid storm appears to be Bound together by an electromagnetic energy vortex like the one we ran into 2 years ago.
Bu Astroid fırtınası, bir elektromanyetik enerji girdabı tarafından bir arada tutulmakta. Aynı 2 yıl önce de karşılaştığımız gibi.
To clean and service the electromagnetic coils in the bottom, if is necessary to jettison the access plate in the floor.
Aşağıdaki elektromanyetik kangalları temizlemek için zemindeki kapağının kaldırılması gerekiyor.
Electromagnetic shaping positive.
Elektromanyetik formasyon olumlu.
I feel vivid and flashing, as if suddenly I'd been plugged into some great electromagnetic field.
Kendimi müthiş bir elektromanyetik alanın içine atılmış kadar berrak ve parlak hissediyorum.
I am fascinated by your work on time-space relationships... particularly the vortices of electromagnetic aberrations.
Uzay zaman ilişkileri konusundaki çalışmalarınıza hayranım... Özellikle de elektromanyetik sapmalar üzerine olanlar.
Now, that machine is called a magnetometer, and it records the fluctuations... of the human electromagnetic field... during our experiments, and I guess Hester's had it.
Bu cihazın adı magnetometre. Deneyimiz sırasında, insan elektromanyetik alanındaki dalgalanmaları kaydediyor, ve umarım Haster'da vardır. Teşekkürler, Hester.
She creates an enormously powerful electromagnetic field.
Çok güçlü bir elektromanyetik alan yaratıyor.
By showing that an electromagnetic force could manipulate light, Faraday had discovered a deeper unity of nature.
Elektromanyetik kuvvetin ışığı etkileyebildiğini göstererek Faraday doğanın daha derin bir birliğini keşfetti.
When Maxwell translated Faraday's experimental observation on electromagnetic fields into equations, he discovered an asymmetry.
Maxwell, Faraday'ın elektromanyetik alanlara dair deneysel gözlemini denklemlere dökünce bir asimetri fark etti.
The brain's protected by a phaser-proof electromagnetic shield.
Beyin bir elektromanyetik kalkan tarafından korunuyor. Fazere dayanıklı.
Maybe there's an electromagnetic radiation effect there.
Belki onların orada elektromanyetik radyasyon etkisi vardır.
It must be some massive internal electromagnetic charge.
İçinde yüksek seviyede elektro manyetik akım olmalı.
Mostly electromagnetic.
Büyük oranda elektromanyetik.
Ozzie, if you can hear me, I'll try to restore contact from your end by activating one of the electromagnetic booster cells.
Ozzie, beni duyuyorsan iletişimi tekrar kurmayı deneyeceğim. Elektromanyetik güçlendiricileri devreye sokacağım.
I'm going to hit you with my electromagnetic booster.
Elektromanyetik güçlendiricimi kullanmak zorundayım.
No, it'll come for the plane's electromagnetic impulse.
Hayır, uçağın metallerinden çıkan elektromanyetik dalgalar onu buraya çekecektir.
The entire electromagnetic spectrum is inside it.
Tüm elektromanyetik tayfı içinde barındırıyor.
Sensors indicate that the shield is electromagnetic, a complicated light-refracting mechanism.
Algılayıcılar bu kalkanın elektromanyetik, ve çok karmaşık bir ışık iletici mekanizmaya sahip olduğunu gösterdi. - Bir gizlenme aleti mi?
the electromagnetic seal.
elektromanyetik kilit.
Hans, you better heat up that miracle because we just broke through on number six and the electromagnetic came down like a fucking anvil.
Hans, şu bahsettiğin mucize artık gerçekleşse iyi olur çünkü altıncı kilidi de kırdık ve elektromanyetik duvar önümüzdeki tek engel.
Electromagnetic scanners ready, Captain.
Elektromanyetik tarayıcılar hazır Kaptan.
It interprets the electromagnetic spectrum and carries readings to my brain.
Elektromanyetik tayfı tercüme ederek... okumalarını da beynime yolluyor.
It must be this place, all that electromagnetic soup.
Bunun nedeni bu yer, tüm bu elektromanyetik karmaşa olmalı.
With any luck, there'll be an electromagnetic window opening up.
Şansımız varsa, yakında bir elektromanyetik aralık olacaktır.
The electromagnetic window is closing.
Elektromanyetik aralık kapanıyor.
These readings could be indicative of some electromagnetic properties in the rocks but I don't think so.
Bu ölçümler, kayaların bazı elektromanyetik özelliklerinin göstergesi de olabilir. Ama sanmıyorum.
Then give me a level-1 diagnostic of any onboard sensors, and run a manual sweep of any anomalous airborne or electromagnetic readings.
- Böyle bir şeyin belirtisi... - Seviye bir tanısı istiyorum. Tüm anormal havada uçuşan veya elektromanyetik okumaları elle kontrol et.
The Borg adapted their electromagnetic field to prevent transporter functions.
Borg elektromanyetik alanlarını taşıyıcı işlevini engellemek..... için ayarladılar.Beklendiği gibi.
We have penetrated the electromagnetic field.
Mekik Borg elektromanyetik alanını geçti.
- Electromagnetic field?
- Elektromanyetik alan?
Commander, I believe I can recalibrate our sensors to read through the electromagnetic interference over the poles.
Komutan, algılayıcılarımızı, kutuplar üzerindeki... manyetik parazitten etkilenmeyecek şekilde ayarlayabilirim.
Data, we're picking up frequencies across the entire electromagnetic and lower subspace spectrum.
Data, tüm elektromanyetik ve düşük alt uzay spektrumunda frekanslar alıyoruz.
Electromagnetic and subspace wave fronts approaching synchronization.
Elektromanyetik ve alt uzay dalga cepheleri eşleşmeye yaklaşıyor.
Commander, sensors are picking up an electromagnetic disturbance approaching the Captain.
Binbaşı, sensörler kaptana doğru yaklaşan bir elektromanyetik bozulma kaydediyor.
The crystalline entity functions like a gigantic electromagnetic collector.
Kristal varlık, dev bir elektromanyetik toplayıcı gibi çalışıyor.
A system designed to modify the electromagnetic spectrum and carry messages directly to the human brain.
Elektromanyetik tayfı değiştirip, mesajları doğrudan... insan beynine taşıyabilecek bir sistem işleyebilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]