English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Everybody in

Everybody in translate Turkish

7,496 parallel translation
Ah. Everybody in your world is a sucker.
Dünyandaki herkes enayi değil mi!
Everybody in this town has always judged me.
Bu şehirdeki herkes beni sürekli eleştirdi.
Anyway, everybody in my chambers for a 402.
Her neyse, herkesi 402 için odama bekliyorum.
Everybody in one piece?
Herkes sağlam mı?
Everybody in Korea has done that once.
Kore'deki herkes bunu bir kez yapmıştır.
Everybody in!
Herkes atlasın.
Everybody in there, who you love, you tell them whatever it takes.
Oradaki herkese, sevdiklerine ne gerekiyorsa onu söyle.
Everybody in the streets?
Sokaktaki herkes mi?
Come on, everybody in, let's go!
Haydi! Herkes binsin. Haydi!
You've got Jason Sinclair on The Panda, the station everybody in the office can agree on.
Sen varPanda Jason Sinclair, istasyon herkesin ofiste kabul edebilirsiniz.
Everybody in this place wants to get in on the action.
Buradaki herkes olaya girmek istiyor.
Or I can make him buy beers for everybody in here.
Herkese bira ısmarlamasını da sağlayabilirim.
Why does everybody in here have such great faces?
Neden buradaki herkesin suratı çok güzel?
Come on, come on! Everybody in!
Herkes içeri!
Everybody in!
Herkes içeri!
From me to everybody in Hollywood, watch out for the challenger.
Benden Hollywood'daki herkese The Challenger'ı bekleyin. Teşekkürler.
Come on in, everybody.
Herkes gelsin işte.
Because, Henry, everybody, even the greatest of all time, pooched it every once in a while.
Çünkü, Henry, herkes, hatta tüm zamanların en iyileri bile bazen ıskalar.
While you're taking care of everybody else in town, you make sure that you take care of yourself, too.
Kasabadaki herkesle ilgilendiğin gibi kendinle de ilgilenmeyi ihmal etme.
I'll come in there and act as a disgruntled customer, pick a fight with your boss, and then when I smash something, like, say, his coffee mug, that'll be your signal to come down on me in front of everybody.
Seninle gelip huysuz bir müşteri gibi davranacağım patronunla kavga ederken, birşeyi kıracağım, kahve fincanı diyelim. Buda herkesin ortasında icabıma bakman için bir işaret olacak.
Everybody else is gonna stay in this classroom and try to learn something.
Diğer herkes sınıfta kalıp bir şeyler öğrenmeye çalışıyor.
In the meantime, we have to get everybody who's sick out of sight until Charlotte's gone.
Bu arada Charlotte gidene kadar hasta olan herkesi onun görüş alanından çıkarmamız gerek.
But when I got stuck in the dang suit, everybody was too
Fakat bu aptal kostümün içinde sıkıştım, herkes benden
Everybody shoot your guns in the air.
Seni duyamıyoruz. Herkes havaya ateş açsın.
Everybody squeeze in.
Herkes sıkışsın hadi.
Well, everybody knows that if you're about to die in a dream, you'll wake up.
Herkes eğer bir rüyada ölmek üzereysen uyanacağını bilir.
Well, good. I'm glad everybody's in a cheerful mood.
Harika, herkesin mutlu olmasına sevindim.
In my house everybody bother me.
Evdeki herkes sinirimi bozuyor.
And in a day where everybody wants to be a celebrity, even me, I respect it. I think it's very interesting, and I think it's dope.
Bugünlerde herkes şöhret olmak isterken hatta ben bile, buna saygı duyuyorum ama bence bu çok ilginç ve aynı zamanda aptalca bir şey.
I wish I knew where you were so I could tell you that I'm stuck in another place where I hate everybody.
sana nerede olduğumu söylemek isterken.. herkesin benden nefret etdiği.. bir yerde yaşamağa başlıyorum.
Everybody I've gotten close to, I've managed to detach myself in some way.
Bana yakın olan herkesi kötü bir şekilde kendimden koparmışımdır.
She walk right in there, tap him on the shoulder, take his fuckin'eye out right there in front of everybody.
Adamı omuzundan tuttu ve herkesin önünde gözünü deşip çıkardı.
So, everybody, put the middle fingers high in the sky.
Onun için herkes orta parmağını havaya kaldırsın.
Mr. Dolan, everybody has a little darkness in them.
Bay Dolan, herkesin içinde biraz karanlık vardır.
She's just spewing words in front of everybody.
Herkesin önünde ağzından bazı şeyler kaçırdı.
And then Marzin's gonna pull up in a stolen gray van with Carolyn's DNA under his nails, and everybody wins.
Sonra da Marzin, çalıntı gri bir kamyoneti park edecek. Tırnaklarının altından Carolyn'in DNA'sı çıkacak ve herkes kazanacak.
Everybody's double 21 in there.
Ordaki herkes 21'i ikiye katlar.
Everybody's gonna be interested in this.
Bütün ajanslar bu konuyla ilgilenecek.
- Well, see... He comes in, and suddenly everybody is interested in the Church.
- İşe baksana adam geliyor birden bütün gözler Kilise'ye dönüyor.
All right, settle in, everybody.
Pekâlâ, yerleşin millet.
It's one of the best nights in the year! Everybody will be out.
Yılın en iyi gecesi, herkes orada olacak.
And we do wanna remind everybody who's out here enjoying the game... that these teams are donating all the proceeds of tonight's ticket sales... to the relief effort after last week's bombing in Europe.
Ve oyunun tadını çıkaran herkese hatırlatmak isteriz ki bu akşam satılan biletlerin parasını iki takım da geçen hafta Avrupa'da gerçekleşen bombalama dolayısıyla bağışlıyor.
Now, we have about five minutes before we have to go out there, in front of everybody who's come here to support us tonight.
Şimdi oraya çıkmamız gereken yere, bu gece sizi desteklemeye gelmiş insanların önüne çıkmadan önce beş dakikamız var.
Everybody tuck your arms in.
Herkes kollarını toplasın.
Everybody, get in here.
Herkes buraya gelsin.
Everybody in the kitchen!
Mutfaktakiler!
We get everybody to go back to the edge of the perimeter, and we work our way back in.
Herkes güvenlik alanının sınırına gitsin ve işimize en baştan başlayalım.
Look it, everybody that matters is going to be in it.
Bak, önemli olan herkes orada olucak..
Hey, what's everybody doing out here in a state of undress?
Merhaba. Neden hepiniz montsuz dışırdasınız acaba?
Well, let's dig in. everybody.
- Evet. Yumulun bakalım.
Um... It's what people use to get a closer look at what... everybody zooms in.
Um... bu insanların yakından görmelerini sağlıyor şeyleri herkes yakınlaştırır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]