Fool me once translate Turkish
97 parallel translation
" Fool me once, shame on you.
" Bir kere kandır, sana yazıklar olsun.
Fool me once, shame on you.
Beni bir kez kandırman senin ayıbın.
" Fool me once, shame on you.
Bir kez yalan söylersen yazıklar olsun sana,
Fool me once.
Beni bir kez kandırdın.
Fool me once...
Beni bir kez kandırabilirsin.
You fool me once, shame on you. You fool me twice... shame on me.
Beni bir kere kandırırsan sana yazıklar olsun iki kere kandırırsan bana yazıklar olsun.
OK. Fool me once, shame on you.
Tamam. " Beni bir kez kandırırsan yazık sana.
Fool me once shame on... Shame on you. You fool me, we can't get fooled again.
" Beni bir kez aldatırsan kendinden kendinden utan.
Fool me once, shame on you.
Beni bir kere alaya alırsa, ayıp ona.
Fool me once, shame on you. Fool me twice, shame on me.
Beni bir kere kandırırsan ayıp sana ikince kere kandırırsan ayıp bana.
Fool me once, shame on you.
Beni bir kere kandırırsan, sana yazıklar olsun.
Fool me once, shame on you.
Beni bir kere aldatırsan suç sendedir.
Fool me once, good for you.
Beni bir defa kandırırsan bu senin ayıbındır.
My daddy always said, "Fool me once, shame on you fool me twice, and I put you in the ground."
Babam her zaman şöyle derdi ; "Beni kandırırsan, bu senin ayıbındır. Ama ikinci kez de kandırırsan, bu sefer seni yere sererim."
Fool me once, shame on you.
Bir kere kandırılmak, utançtır.
Fool me once, shame on you, fool me twice...
Bir kere kandırırsan, ayıp sana, iki kere kandırırsan...
" Fool me once, strike one.
Benimle ilk kez uğraşıyorsan, bir kez vur.
What? You fool me once, shame on you.
Beni bir kere kandırdınız, utanın kendinizden.
- Fool me once...
- Bir kez kandım...
As the old adage goes, "Fool me once, shame on you".
Eski bir deyişteki gibi, "Beni bir kez kandırırsan, ayıp senindir."
You fool me once, shame on you.
Beni bir kere aptal yerine koydun, utandırdın.
Fool me once, dear.
Beni bir kere kandırdın tatlım.
Oh, fool me once.
Beni bir kere kandırırsın.
Fool me once, shame on you. Fool me twice, shame on me.
İnsan bir kere kandırılır.
Look, fool me once, fool me twice, however many times - -
Beni bir kez kandırdınız, iki kez kandırdınız, ya da her ne kadar kandırdıysanız- -
It will give me great pleasure... to see you make a fool of yourself before I throw you out of the house.
Seni evden atmadan önce ne kadar aptal olduğunu göstermekten mutluluk duyarım.
And warn me when that little fool does anything stupid.
Aptalca bir şey yapmadan önce mutlaka bana haber verin.
First, stop taking me for such a fool.
İlk önce, bana aptal gözüyle bakmayı bırak.
And once I find out you've been bothering her, believe me, I'm not gonna fool around, buddy.
Onu rahatsız ettiğini öğrenirsem, inan bana, hiç oyalanmayacağım.
This once I will let you fool me.
Bu seferliğine kanmış olayım.
Kaji, you called me a fool once.
Kaji, bana bir kez aptal dedin.
Look, for once I'll back you up, but you can't fool me, y'know?
Bir zamanlar takip ettiğim bir oyun vardı ama ben hiç bir zaman karmaşanın içerisinde gol atmak istemedim. Niçin hiç ateşin yok.
But you're just a silly fool. Let me tell you once again.
Ama sersemin tekisin sadece tekrar söyleyeceğim..
I'd stick pence in my eyeballs before I'd look that... that........... woman fool with me.
Göz yuvalarımın için peni sıkıştırdım... o kadın........... bana aptalmışım gibi bakmadan önce.
You always fool me, and I just fooled you once
Her zaman beni kandırıyorsun, ve gene kandırdın.
Give it to me, you fool, before you reduce the entire galaxy to sub-atomic particles.
Tüm gezegeni atomlarına ayırmadan önce onu bana ver, aptal.
Once is enough, you can't fool me a second time.
Bir kere yedim, ama bir daha yemem bu numarayı.
You are the son of the fool who imprisoned me those many years ago.
Seneler önce beni tutsak etmiş o budalanın oğulusun.
Once again, Kelso, you're not gonna fool me into being skins.
Bir daha söylüyorum Kelso, tişörtsüz takım olmayı kabul edecek kadar enayi değilim.
You know, three years ago, some poor, sentimental fool denounced me to the police. - And?
Üç sene önce, duygusal bir takım gerizekalı, beni polise ihbar etti.
Can I just say before you make a fool of yourself trying to save the factory because, "It's the history of my family", the reason Richard came to see me, OK, not you,
Sana daha önce, fabrikayı kurtarmaya çalışırken, "orası ailemin geçmişi Nicola" dediğinde, aptal konumuna düştüğünü söylemiş miydim? Richard'ın beni görmeye gelmesinin nedeni sen değil babanın ona daha önce burayı satmak için yaklaşması.
Believe me, this isn't the first time that fool mailman put stuff in the wrong box.
İnan bana, o salak postacı daha önce de kutuları karıştırmıştı.
Carter once told me he was sure of something, made me look a fool.
Carter bir keresinde birşeyden emin olduğunu söylemiş ve beni rezil etmişti.
No, sir, call me not fool till heaven hath sent me fortune.
Gökten bana servet gelmeden önce bana aptal deme.
You wanted to make a fool? Out of me first?
Önce beni etkisiz bırakmak mı?
I mean, once, me and my friends jumped off my garage roof, but you know, that was just to fool around.
Yani bir keresinde arkadaşlarla garajın çatısından atlamıştık ama tamamen geyik yapmak içindi.
Yes, which allows you to dust me down once in a while before sending me off on some fool's errand to Peru.
Evet, tıpkı bir süre önce sonucu olmayan bir iş için beni Peru'ya göndermeden önceki gibi.
Let me be a fool this once
İzin ver bu sefer aptal ben olayım.
- First catch me, bloody fool!
- Önce beni yakala, ahmak!
Allow me to play the fool for once.
Bir defalığına aptalı oynamama izin verin.
A long time ago, he made a fool out of me.
Uzun zaman önce beni gülünç duruma soktu.
fool me twice 24
once 1546
once upon a time 600
once again 1042
once or twice 100
once and for all 239
once in a lifetime 20
once more 250
once a week 102
once is enough 17
once 1546
once upon a time 600
once again 1042
once or twice 100
once and for all 239
once in a lifetime 20
once more 250
once a week 102
once is enough 17