Free country translate Turkish
634 parallel translation
'Tis a free country, and a man can ask questions without all this gusting.
Burası özgür bir ülke ve insanlar saldırıya uğramadan soru sorabilirler.
- Osterlich is a free country!
- Avusturya özgür bir ülke.
It's a free country.
Hür bir ülkedeyiz.
It's a free country.
Burası özgür bir ülke.
This is still a free country.
Burası hala özgür bir ülke.
- It's a free country.
- Sanırım konuşuyorsun.
This is a free country.
Burası özgür bir ülke.
Now, look here. What is this, a free country or a bloomin'Sunday school?
Ne bu, Pazar okulunda mıyız?
It's a free country, ain't it?
Burası özgür bir ülke, değil mi?
Hey! You don't own the sidewalk! Free country, ain't it?
Kaldırımın sahibi değilsin!
Well, this is a free country.
Ama, burası özgür bir ülke.
It's a free country, Willie.
Burası özgür bir ülke.
Free speech, free country.
Özgür ülke, özgür ifade.
Is a free country!
Burası özgür ülke.
They said it's a free country here. As President of this island I demand that you desist.
- Bu adanın başkanı olarak gitmeni istiyorum.
- This was free country when I came.
Ben geldiğimde burası özgür bir ülkeydi.
- It's a free country, isn't it?
- Burası özgür bir ülke, değil mi?
- It's a free country.
- Özgür bir ülke.
This is a free country now, Janey.
Burası artık özgür bir ülke, Janey.
It's a free country, hop on.
Burasi özgür bir ülke. Atla.
Look, it's still a free country.
Bak, burası hala özgür bir ülke.
"Wexler. you go ahead and kill anybody you want to. it's a free country. If you do it with hate in your heart you'll end up with nothing but an upset stomach."
"Wexler, istediğin herkesi öldürmeye devam et, burası özgür bir ülke Bunu kalbindeki nefret ile yapıyorsan Midenin bozulması dışında hiçbirşey seni durduramaz."
It's a free country.
Burası hür bir ülke.
In a free country, a policeman is supposed to enforce the law. The law protects guilty and innocent.
Hür bir ülkede polisler yasayı temsil etmeli ve yasalar suçluları da korumalıdır.
It's hard in this free country.
Sapa bir köyde zor oluyor.
Leave him alone. lt's a free country.
Onu rahat bırak. Burası özgür bir ülke.
- Let's keep it a free country.
- Bırakalım özgür bir ülke olarak kalsın.
You are no more in the occupied Austria, you are in a free country.
İşgal edilmiş Avusturya da değilsiniz artık, özgür bir ülkedesiniz.
It's a free country.
Herkes serbest.
It's a free country, and I ain't got the right.
Burası özgür bir ülke ve buna hakkım yok.
- It's a free country and I'm a citizen.
- Burası özgür bir ülke.
After all, this is a free country.
Sonuçta burası özgür bir ülke.
We live, I presume, in a free country.
Özgür bir ülkede yaşıyoruz sanırım.
Well, I'd hardly call Mussolini's Italy a free country, Mrs. Millett.
Mussolini'nin İtalya'sına özgür bir ülke demek ne kadar doğru bilemiyorum Bayan Millett.
We are a free country now.
Artık özgür bir ülkeyiz.
Put your name down as who you like. It's a free country, isn't it?
Adını nasıI istersen verebilirsin.
And so, after that, Vulgaria became a free country.
Ve böylece, tüm bunlardan sonra, Vulgaria özgür bir ülke olmuş.
Boys forget what their country means - - By just reading "Land of the Free" in history books.
Çocuklar, "Özgür İnsanların Ülkesi" ni tarih kitaplarında okumakla kalınca bu vatanın ne anlama geldiğini unutuyor.
You will leave this country a free man.
Bu ülkeden özgür olarak ayrılacaksın.
You mean that you'd fight for our country if you were free?
Yani özgür olsaydın ülken için savaşacağını mı söylüyorsun?
It was a country where a man was free to seek his own happiness.
Herkesin kendi mutluluğunu aramaya hakkı olduğu bir ülkeydi.
In spite of which he was still, of course, my enemy... the enemy not only of my country and the army in which I served... but of all life as I knew it... not only of democracy as free men had fashioned it... but of civilization itself.
Her ne kadar düşmanım olsa da... sadece benim değil, hizmet ettiğim ordunun düşmanı olsa da... tüm hayatım boyunca biliyordum ki onu özgür insanlar yaratmıştı. Medeniyet yaratmıştı.
But in this country rules are not imposed, they are the wish of all free citizens.
Bu ülkede kanunlar empoze edilmiyor, hür vatandaşlar kabul ediyor.
Soon you will come back to free my country and I will be here to welcome you.
Yakında ülkemi kurtarmak için döneceksin, ben de burada olup seni karşılayacağım.
Now we are free to return to our own country if that is your desire.
Artık kendi ülkemize dönebiliriz... ... eğer isteğin bu ise.
Captain Segura's offered me free stabling at the country club.
Baş Komiser Segura, kulüpte at için ücretsiz bakım önerdi.
There's something still wild in the country, something free.
Hala vahşi olan bir şey var burada, özgür bir şey.
We've been struggling to survive... to see if a country can take its place where men are free.
İnsanların özgürce yaşayabildiği bir ülke görebilmek için yaşamalıyız artık.
This country has free speech, doesn't it?
Bu ülkede konuşma özgürlüğü var, değil mi?
That the men who made this country free are united.
Bu özgür ülkeyi birleştirenler bu adamlardır.
Those men are getting ready... to sign the Declaration of Independence, and declare our country... free from England.
Bu adamlar, Bağımsızlık Bildirgesini imzalamaya ve ülkemizin İngiltere'den bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanıyorlar.
country 149
country club 18
countrymen 23
country music playing 16
free beer 19
free food 26
free as a bird 28
free man 17
free booze 17
free card 49
country club 18
countrymen 23
country music playing 16
free beer 19
free food 26
free as a bird 28
free man 17
free booze 17
free card 49
free will 29
free of charge 82
free at last 59
free me 36
free zone 79
free environment 20
free and clear 29
free drinks 25
free to go 17
free them 60
free of charge 82
free at last 59
free me 36
free zone 79
free environment 20
free and clear 29
free drinks 25
free to go 17
free them 60