English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / G

G translate Turkish

1,293,691 parallel translation
The cruel winds of change and radioactivity have pushed us to sea, and unlike Dawn, who took a while to start sucking, this group has sucked from the very start... from the teat of friendship.
Radyoaktif zalim bulut bizi denizlere itti, ve şafağın aksine, biz kaderin cilvesini emerken, ki bu grup başından beri emiyordu... arkadaşlığı dişleyerek kazandı.
Now, I'll keep this brief'cause I know that time is of the essence.
Şimdi, bu brifingi çünkü zamanımızın olmadığını biliyorum.
The moment I first heard your Southern lilt, I thought I had died and gone to the plantizzy. Equal parts class and sass, the word "pert" jumps to mind.
Senin diğer binada sıkışık kaldığında, öldüğünü sandım ve tüylerim diken diken oldu bilirsin düken diken sözcüğü eklidirç.
Confess to framing your sister and murdering your father, and you'll be free to go.
Ablana iftira attığını, babanı öldürenin sen olduğunu itiraf et, ve biz de gitmene izin verelim.
He wanted you to know that he has never been the forgiving type.
Affetmenin, meziyetlerinden olmadığını bilmenizi istedi.
Though, when I think back, I don't remember being given a choice either... when this nerdy girl walked into City Lights... and this voice in my head was telling me, "Whatever you do... do not let her go until you get her number."
Ama geri dönüp baktığımda, o inek görünümlü kız, City Lights'tan içeri girdiği anda, benim de seçme şansım yoktu ve kafamdaki ses "Ne yaparsan yap bu kızın numarasını almadan bırakma" demişti.
"Whatever you do... do not let her go."
deyişini duymadığım bir gün bile olmadı.
Last year, when I heard about what you did, I had a feeling you were one of us.
Geçen yıl, neler yaptığını duyduğumda, bizden biri olduğunu hissetmiştim.
But then we heard that you were running for political office.
Ama sonra politikaya atıldığını duyduk.
I know you have important things to discuss with me, but I'm asking you to hold on, fully understanding that the future of our marriage is uncertain, but that's a small thing compared to your safety.
Benimle önemli konular konuşmak istiyordun biliyorum, ama senden beklemeni istiyorum, evliliğimizin geleceği sallantıda, onu da anlıyorum, ama güvenliğinle kıyaslandığında bu küçük bir şey.
Traditionally, in male narratives... when you save the, uh... princess... it entitles you to certain rewards.
Geleneksel erkek anlatımında prens prensesi kurtardığında, onlara bazı ödüller verilir.
Well... I tell you, this is the opposite of what I would call a satisfying encounter.
Peki sana söyleyeyim, bu benim tatmin edici bir karşılaşma olarak tanımladığım şeyin tam tersi.
I'm sure it speaks volumes about my poor choices, my own dishonesty, indecency, and general lack of good character.
Eminim kötü seçimlerimin, kendime dürüst olamamamın, ahlaksızlığımın ve genel olarak kötü karakterimin altını çiziyordur.
If I told you the whole truth... if I told you that you're the last thought I have before I sleep... if I told you that you're the first thought I have when I wake...
Sana bütün gerçeği anlatırsam sana yatmadan önceki son düşüncemin sen olduğunu söylersem uyandığımda ilk düşüncemin sen olduğunu söylersem...
Imagine my surprise when I found out how badly the Cannibal wanted you.
Yamyamın seni çok istediğini öğrendiğimde ne kadar şaşırdığımı tahmin et.
- We can't have you setting a precedent that Alex's clients can run roughshod all over us.
Alex'in müvekkilinin bizi parmağında oynattığının düşünülmesini riske edemeyiz.
- Your mother said that she arranged for a photographer, but you cancelled.
- Annen fotoğrafçı ayarladığını söylemişti. Ama sen iptal etmişsin.
- Well, that, and to tell the mighty Harvey Specter I took his toilet bowl for a test drive.
Hem bu hem de Harvey Specter'a tuvaletini test sürüşüne çıkardığımı söylemek için.
- Better than the one we're sending out now which is that this firm - is a Goddamn joke.
Şimdi bıraktığımız şirketin koca bir şakadan ibaret olduğu izleniminden her türlü iyidir.
You don't have to give me anything in return.
Karşılığında bana bir şey vermene gerek yok.
- I figured you didn't get to complete your one-for-you this time, so it's only fair.
'Bir sana'anlaşmamız tamamlanmadığından böylesinin adil olacağını düşündüm.
- Well, the first thing to do when you're in trouble is admit to yourself what you did to get yourself there.
Bir sorunda yapılacak ilk şey o soruna neden olacak ne yaptığını kendine itiraf etmektir.
- And you completely forgot that you were pissed at me about some bullshit neither one of us can remember anymore.
İkimizin de artık hatırlamadığı bir nedenden dolayı bana sinirli olduğunu unutmuştun ama.
- He said a bachelor pad is no place for his special little girl to celebrate the biggest day of her life.
Biricik kızının hayatındaki en önemli gününü kutlamak için bir bekar evinin doğru tercih olmadığını söyledi.
- Rachel, I have a meeting tonight with my pro bono, and I can't put it off.
Rachel bu akşam aldığım ücretsiz davanın müvekkiliyle buluşacağım. İptal edemem.
- The one where you do me a favor and I give you a big one in return.
Senin bana büyük bir iyilik yapman ve benim de karşılığında bir iyilik yapmam.
- I get it... I convince them I have the doctor's time card, and he was nowhere near that place, - I can get them to settle.
Anladım onları doktorun zaman çizelgesinin elimde olduğuna ve o zaman diliminde orada bulunmadığını bildiğime ikna edip anlaşmaya oturtacağım.
Who was there when you had to restructure in'07?
2007'de yeniden yapılandırmaya gitmek zorunda kaldığında yanında kim vardı?
Not to mention, I just saved your ass last year.
Geçen sene kıçını kurtardığımı saymıyorum bile.
I'm also the partner that Bratton Gould just lost.
Aynı zamanda Bratton Gould'un elinden kaçırdığı eski ortağıyım.
- If I'm being truthful with you, I was never gonna get where I wanted to be as long as I was there.
Sana karşı açık olacaksam orada kaldığım sürece istediğimi hiçbir zaman elde edemeyecektim.
Doesn't mean that I didn't feel unappreciated and overlooked.
Ama bu emeğimin karşılığını aldığım ya da tepeden bakılmadığım anlamına gelmiyor.
- But if one of the first things I did ends up giving Bratton a roadmap to picking this firm apart,
- Biliyorum. Ama yaptığım ilk şey Bratton'a şirketimizi dağıtması için yolu göstermekse bunun için kendimi asla affedemem.
- Okay... - in that case, I am here to find out if you're giving your new firm privileged information.
Pekala, bu durumda yeni firmana bilgi sızdırıp sızdırmadığını öğrenmek için buradayım.
And breaking attorney-client privilege is a dis-barrable offense, and if we find out that's what's been
Avukat müvekkil gizliliğini bozmak ise barodan atılmanı gerektirecek bir suçtur. Eğer bunu yaptığını öğrenirsek...
Like you said, I used a loophole.
Senin de dediğin gibi, bir açığı kullandım.
- Rachel, please tell me that you got her to back off.
Rachel, lütfen ona geri adım attırdığını söyle.
- Rachel... look, I didn't mean that stuff that I said before about not caring about your appointment.
Rachel, randevunu umursamadığımı söylediğimde ciddi değildim.
'Cause I'd hate to think you missed it for nothing.
Çünkü boş yere kaçırdığını düşünmek istemiyorum.
Hey, Care Bear.
Hey, ayıcığım.
I know why you did it.
Neden yaptığını biliyorum.
There's never a dull moment, that's for sure.
Bir an bile sıkılmadığımız kesin.
Choice is less about what happens than it is about how we deal with it.
Seçimimiz ne olacağından çok olaylarla nasıl başa çıktığımız üzerine.
Kala, I understand that this is all a shock.
Kala, bunların şok etkisi yarattığını biliyorum.
- You sure he's not in?
İçeride olmadığına emin misin?
Mike's pissed at him. And the last time I saw you, you were pissed at him.
En son hatırladığım kadarıyla seni de yeterince sinirlendirmişti.
- What do you think I did?
Ne yaptığımı sanıyorsun?
Because I don't care how you acted.
Çünkü nasıl davrandığın benim için önemli değil.
- Name partner.
- İsim ortaklığı.
- Name partner.
- Aynen isim ortaklığı.
He went out on a limb, and now I have been promoted to a position that people think I'm not ready for.
Bir risk aldı ve artık insanların hazır olmadığımı düşündüğü bir pozisyondayım.
good 48980
guys 27890
grace 2417
general 2750
great 25235
google 74
good night 12775
good morning 12476
granny 525
go on 13820
girl 5298
goodbye 8643
gene 944
gracias 566
genevieve 159
game 407
gonzo 57
gore 42
gout 25
go ahead 10567

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]