Go to it translate Turkish
33,481 parallel translation
It wasn't even my idea to go to the Red Zone.
Kırmızı Bölge'ye gitmek benim fikrim bile değildi.
It's not illegal to go slumming.
Alt seviyelerde takılmak yasadışı değildir.
You're saying it was his idea to go out there?
Oraya gitmenizin onun fikri mi olduğunu söylüyorsunuz?
But I was the one who had to go in there and actually do it.
Ama oraya giden ve gerçekten bunu yapan kişi bendim.
And I knew that I was gonna have to go through it alone and I knew I couldn't... do it alone.
Ve bunu tek başıma yaşama zorunda olacağımı biliyorum. Tek başıma yapamayacağımı da biliyordum
It's why people go to the movies.
İnsanların sinemaya gitmelerinin sebebi bu.
And if something happens to go bump in the night, let's be sure and capture it.
Eğer gece bir olay vuku bulursa kayda alacağımızdan emin olalım.
I think it's always better to underplay these things, you know, if that's where you're gonna go.
Bence böyle durumlarda rolü abartmamak her zaman daha iyidir hele ki öyle çekip gideceksen.
Why don't you just go home, make a salad, have some wine, get your period, call your mother, just go nuts, do whatever it is that you people seem to do, and let me take care of it.
Niçin evine gidip salata yapıp, Biraz şarap içip, adet olup, anneni arayıp, kafayı yemiyorsun? Senin gibi insanlar ne yapıyorsa git, onu yap.
I'm sure it wasn't easy growing up where you did, but you were 1 in 10 from your high school to graduate from college and the only one to go on and get a PhD.
Yaşadığınız yerde büyümenin kolay olmadığına eminim ama okuduğunuz lisede üniversite mezunu olan 10 kişiden birisiniz ve bir tek sizin doktoranız var.
Don't let it go to your head.
Takma kafana.
your polygraph this morning generated some alarming results, so I'd like you to give it another go.
Yani tekrar denemeni istiyorum.
You know, I think we should just get rid of all the paper and go back to using whatever it is they were using before paper was invented.
Bence tüm kağıtlardan kurtulup kağıt icat edilmeden önce ne kullanılıyorsa ona dönmeliyiz.
One of us has to go back, find it, get in contact with Citizen Z or Warren.
Birimizin geri gitmesi gerek. Bul onu. Citizen Z ya da Warren'la iletişime geç.
One of us has to go back, find it, get in contact with Citizen Z or Warren.
Birimiz geri dönecek istasyonu bulacak ve Vatandaş Z veya Warren'a ulacaşacak.
Even if we knew which direction to go in, which we don't,'cause your gross adult nephew clearly just put you on his lap so he could rub his dick on your butt, it's gonna be dark soon.
Hangi yöne gideceğimizi bilsek bile hava kararmak üzere ama ne yöne gideceğimizi bilmiyoruz çünkü senin o iğrenç yetişkin yeğenin sırf sikini kıçına sürtmek için seni kucağına oturtmuş.
I don't want to go home. This is, like, my last chance to get out of my house and you're trying to end it.
Eve dönmek istemiyorum, bu evden çıkmam için son şansım sense bitirmeye çalışıyorsun.
It's the stuff dreams are made of. You got to let that go.
Şey... o, tavan arasındaysa, artık yok.
Well if I'm teaching the course for many years, I might as well write the textbook to go with it.
Madem yıllardır bu dersi veriyorum, ders kitabını da yazayım diye düşündüm.
'Can you just go outside and...'get some shots of the building'and the car and just stuff, so that when I put it all together'it'll be easier, it'll be easier to edit.
Dışarı çıkıp biraz binayı arabayı falan çekebilir misinz? Hepsini birleştirirken düzenlemesi daha kolay olur.
It wouldn't be hard for me to go to an evidence locker and upload what's on there onto your laptop.
Kanıt odasına gidip içindekileri bilgisayarına atmak benim için zor olmaz.
Not everyone finds it easy to let go. Of the past...
Herkes geçmişi unutmayı kolaylıkla yapamaz.
Nobody said it was time to go.
Kimse gitme vakti geldi demedi.
It could go back to his childhood.
Çocukluğuna ait olabilir.
Unfortunately, it's about to close, so, uh... I gotta go now.
Ne yazık ki, kapanmak üzere, o yüzden hemen gitmem gerek.
- It doesn't matter, we have to go.
- Bir önemi yok, gitmeliyiz.
On the go... got to take it around!
Dön... Dönmem gerek...
On the go. Got to take it around.
Etrafından dolaşacağım.
If Kenneth doesn't have what it takes, okay, he's got to go.
Eğer Kenneth iş için yeterli değilse tamam, gitmesi gerek.
It's not a natural stepping stone to go from that position straight into the Oval Office. No.
O pozisyondan doğrudan Oval Ofise geçiş yapmak doğal bir durum değil.
I asked my assistant Wyatt to go to my old office and bring it here for me.
Asistanım Wyatt'a eski ofisime gidip buraya getirmesini istedim.
I remember it takes one minute to go up 100 floors so in a certain way you feel it in your stomach.
100 katı çıkmanın 1 dakika sürdüğünü ve bunu midemde bariz şekillerde hissettiğimi hatırlıyorum.
I just want the job to go smoothly, that's it!
Sadece işin düzgün gitmesini istiyorum, bu kadar!
- It's very simple? What are they talking? - So, how do we decide which type of doctor we should go to?
- Yani, Hangi doktora türüne nasıl karar vereceğiz gitmeliyiz?
We need to get over to that tent where you were kept, go over it before it rains.
Sizi tuttukları o çadıra gitmeliyiz ve bunu da yağmur yağmadan önce bitirmeliyiz.
So, if you want me to go back to him with your theory, please prove it.
Ona bu tür bir teoriyle gitmemi istiyorsan lütfen bana kanıt getir.
I think it would be great to go on a fast.
Hızlı gitmenin harika olacağını düşünüyorum.
Will I just go gently into that good night or am I willing to risk it all on a leap of faith?
Bir günümü daha hayırlı geçirebilecek miyim,... ya da küçük bir umut için her şeyi riske mi atacağım?
And then, when it's over and you want to try to still be friends with him, that means you're obsessed and you can't let go.
Ne zaman bitse ve sen de onunla arkadaş olmaya çalışsan.. ... ona göre sen takıntılısın ve bir yere gidemezsin.
You're standing next to me, so go fix it.
Hâlâ yanımda duruyorsun, git ve düzelt şu işi.
Go bake it fully, then I'll talk to you.
Git iyice pişir, sonra konuşuruz.
- It's not like her to go radio silent.
- Böyle ortadan kaybolmak onluk bir hareket değil.
Tell me, are you developing a spine to go with it?
Söylesene, ona uyabilecek bir irade de geliştiriyor musun?
But I-I just was thinking about your situation, and, uh, I just couldn't let go of it, and I-I just think we've got more to explore with that vision.
Fakat senin durumunu düşünüyordum ve daha da kötüye gitmesine izin vermek istemiyorum bence öngörüleri daha fazla araştırmalıyız
I mean, you and me both, we would do anything to save your mother, but it's not worth jack if you go down for it.
Yani, sen ve ben, anneni kurtarmak için, bir şeyler yapabiiriz, ama kendini bu uğurda parçalamana değmez.
I thought we'd go to the market, if you felt up to it.
Kendini hissettiysen, pazara gideceğimizi düşündüm.
They're going to tear down the wall, turn it all into one giantic window, and out I'll go, dangling in midair, lifted by a crane.
Duvarı yıkıp devasa bir pencere yapacaklar. Beni de vinçle kaldırıp havada sallayarak çıkaracaklar.
I may not be the Savior anymore, but if we go back to Agrabah, I might be able to help you restore it to what it was meant to be.
Artık Kurtarıcı olmayabilirim ama Agrabah'a geri dönersek onu eski haline getirebilmek için sana yardım edebilirim.
Well, it looks like I got to go tell Ruth it's gonna be an "everything but" kind of night
Görünüşe göre gidip Ruth'a "onun" dışında her şey gibi bir gece olacağını söylemem gerek.
You want to go do it in the bathroom... buggy-style?
Gidip lavaboda yapmak ister misin? Araba tarzı?
And it doesn't matter that your career's going great right now and that you and your husband never even got to go anywhere taped to a dog!
Kariyerinin o an harika gidiyor olması ve kocanla bir köpeğe binip bir yere gidemeyecek olman önemli değildir!
go to sleep 664
go to hell 1081
go to college 29
go to bed 547
go to sleep now 53
go to your room 325
go to school 64
go to bed now 31
go to the house 16
go to the car 39
go to hell 1081
go to college 29
go to bed 547
go to sleep now 53
go to your room 325
go to school 64
go to bed now 31
go to the house 16
go to the car 39
go to the bathroom 48
go to the kitchen 39
go to work 115
go to new york 16
go to class 25
go to the hospital 36
go to town 28
go to jail 27
go to the bar 16
go to him 110
go to the kitchen 39
go to work 115
go to new york 16
go to class 25
go to the hospital 36
go to town 28
go to jail 27
go to the bar 16
go to him 110
go to the movies 20
go to the police 50
go to the right 20
go to her 103
go to the back 19
go to commercial 23
go to them 17
go to 136
go to the police 50
go to the right 20
go to her 103
go to the back 19
go to commercial 23
go to them 17
go to 136