Go to town translate Turkish
1,381 parallel translation
( Doug ) And as a bonus, if--if you actually want anything from our plates, like, if you want a 2nd steak or some more potatoes, go to town.
Ödül olarak da tabaklarımızdan bir şey isterseniz ikinci bir biftek ya da daha fazla patates gibi, afiyet olsun.
You go to town everyday.
Her gün dışarı çıkıyorsun.
- You'll have to go to town.
Kasabaya inmelisiniz.
Inches, please tell Mr. Churchill I've decided to go to town with him.
İnches, lütfen Bay Chruchill'e kente onunla gitmeye karar verdiğimi söyler misin.
Wash, I want you to go to town See if you can't find that doctor
[Çince Konuşma ] Wash, aşağı inmeni ve [ Çince Argo] doktor'u bulmanı istiyorum.
And then you go to town. You go nuts. You do your thing.
Eğer çok kaşınıyorsa, boş verin ve deliler gibi kaşının.
Go to town, big daddy!
Devam et babacık!
We'll leave this town... and everything will go back to normal again.
Bu şehri terkedeceğiz. Ve her şey eskisi gibi olacak.
- I go to cash it... you cancel it the minute I walk out of town?
- Onu bozdurmam gerekir. Kasabadan gider gitmez iptal edersin.
I had to go all the way across town.
Şehri boydan boya yürümek zorunda kaldım.
HE HAS TO GO TO THIS OTHER TOWN FOR A JOB INTERVIEW.MMM!
Her şey harikadır. Adam, bir iş görüşmesi için başka bir şehire gitmek zorunda kalır.
Let's go back to town and call them to open it.
Kasabaya geri dönelim... ve açmaları için arayalım.
I think we'd go out to west town, and mess around and dug out my five point-o or some shit.
Bence West Town'a gidip, yeni yapılan sitelerin orada arabamı falan deneyelim.
I've got an offer to go and do some training in hospital thats out of town.
Şehir dışında bir hastanede eğitime katıImam teklif edildi.
I've got to go back to town.
Şehre dönmem lazım.
I got to go into town for a little while, but it shouldn't take long
Biraz kasabaya inmem gerekiyor ama uzun sürmez.
If this deal's gonna go through... this whole town's gonna have to play ball.
Eğer bu anlaşma onaylanacaksa tüm kasaba işbirliği yapmalı.
Mara decided to go to her family town.
Mara memleketine gitmeye karar verdi, ailesinin yaşadığı şehre.
He'll probably go back to do-gooding in Toy Town.
Büyük ihtimalle Toy Town'a geri döner.
Have breakfast, go to practice and then to town.
Kahvaltını yap, antrenmana git sonrada şehire in.
- Do you go to Buksung, the old town?
- Buksung'a gidiyor mu, kasabaya?
I got us a Town Car to go to the airport.
Bizi havaalanına bırakacak bir taksi çağırdım.
Yeah, but I'm the only one that looks normal enough to to go into town and buy us food.
Evet, ama şehre gidip bize yiyecek alacak kadar normal olan bir tek ben varım.
Dad, why don't you go to the porch and get those town files.
Baba, neden verandaya gidip kasaba hakkındaki tüm dosyaları almıyorsun.
Look, why don't you and Leo go to the town, see if you can find anything there to help break the curse.
Bak, Neden sen ve Leo kasabaya gidip, laneti bozabilicek birşeyler var mı bakmıyorsunuz?
Loretta's mother is in town and we have to go buy new sheets for the dog bed.
Loretta'nın annesi geldi ve kulübesi için yeni çarşaflar almamız gerek.
- OK. You wanna go down to the old town bridge and make out?
Eski kasaba köprüsüne gelmek ister misin, orada takılırdık?
I used to go all over town listening to bands.
Hep severdim ben. Eskiden bütün grupların konserlerine giderdim.
THEY'RE MAKING PLANS TO GO TO P-TOWN.
P-town'a gitmeyi planlıyorlar.
The judge and DA of this town are sweating it because they have to go before council for reappointment and they haven't caught a criminal in, like, a decade.
Bu kasabanın hakimi ve yerel savcı bu konuda biraz.. ... rahatızlar çünkü kurula gitmeden önce öncelikle yeniden tayin yapılması gerekiyor ve yaklaşık on yıldır herhangi bir suç olmamış.
Why would you want to go to school in the same town you grew up in?
Neden büyüdüğün şehirde okuIa gitmek isteyesin ki?
I have to go back to town... because I have to do something in the morning.
Şehre geri dönmem gerektiğini fark ettim... çünkü, yapmam gereken bir şey var.
Take this and go back to town... and get yourself something to eat.
Hayır, hayır, seni moral aynası olarak çağıracağım.
Oh, I can go out on the town To all the grand hotels
Şehirdeki bütün büyük otellere giderim.
I am to have her in my drawing room when we go up to town.
Şehre indiğimizde onu evime davet edeceğim.
When I was your age... every weekend, we'd go to the wrong side of town... so that we could listen to live Negro music.
Ben sizin yaşınızdayken... her hafta sonu kasabanın diğer köşesine gider... zenci müziği dinlerdik.
But what's strange is every once in a while... we'd see them walking through town... going to movies, eating in diners... but if I wanted to go to those same movies... I had to sit way off in the balcony.
Ama ne kadar tuhaftır ki... her an onları etrafta dolaşırken... sinemaya giderken veya lokantada yemek yerken görebiliyoruz... ancak ne zaman ben bu sinemaya gitmek istesem... herkesten uzak, balkonda oturmam gerekiyor.
To show you our goodwill... you should vote one of you to be allowed... to go in town daily... and bring 3 kilos of potatoes... and one loaf of bread for each of your workers.
Size iyi niyetimizi göstermek istiyoruz. Oylamayla aranızdan birini seçeceksiniz. Her gün şehre gidecek ve 3 kilo patates getirecek.
That I was gonna get out of this crappy town... go all the way to California... put my feet in the Pacific Ocean.
Böylece bu beş para etmez kasabadan gidebilecektim... Ne olursa olsun California'ya gidip... Pasifik Okyanusuna ayaklarımı sokacaktım.
She left town about 20 minutes ago to go pick up -
Kendisi yaklaşık 20 dakika önce çıktı.
You can go back to town.
Kasabaya dönebilirsin.
He's going to town to buy cigarettes, to go to the club!
Kasabaya sigara alıp... klübe gitmeye gidiyor!
Go in to town and spread your legs.
Kasabaya git ve bacaklarını aç.
No, I'm going to go into town with my mates. Yeah? Yeah.
- Hayır, kasabaya gitmem gerekiyor.
You know what it's like when you go to a new town and you're the new guy?
Nasıl olduğunu biliyor musun? Yeni bir yere gittiğinde, sen yeni adamsındır.
I was going to go through town to Seaview Hills Park.
Ben de kasabadan geçip Seaview Hills Park'ına gidecektim.
But i don't wanna go back to town.
Dönmenin faydası yok.
Thatyou were leaving town because some bomb's supposed to go off in LA today.
Bugün LA'ta bir bomba patlayacağı için şehirden ayrılıyormuşsunuz.
I'll suggest to Sloane we go there, seize their records and find Caulder.
Sloane'a Cape Town bürosuna ulaşıp kayıtlarına bakmamızı ve Calder'ı bulmamızı önereceğim.
We got to go to the crappy town where I'm a hero
Kahraman olduğum iğrenç kasabayla bağlantımızı sonlandırmalıyız.
I wanna go because this is our town and we need to support these things.
Çünkü bu kasabamızın bir etkinliği. Böyle şeyleri desteklemeliyiz.
go to sleep 664
go to hell 1081
go to college 29
go to bed 547
go to sleep now 53
go to school 64
go to your room 325
go to bed now 31
go to the house 16
go to the car 39
go to hell 1081
go to college 29
go to bed 547
go to sleep now 53
go to school 64
go to your room 325
go to bed now 31
go to the house 16
go to the car 39
go to the bathroom 48
go to the kitchen 39
go to work 115
go to new york 16
go to class 25
go to the hospital 36
go to jail 27
go to the bar 16
go to him 110
go to the movies 20
go to the kitchen 39
go to work 115
go to new york 16
go to class 25
go to the hospital 36
go to jail 27
go to the bar 16
go to him 110
go to the movies 20
go to the police 50
go to the right 20
go to her 103
go to the back 19
go to commercial 23
go to them 17
go to it 51
go to 136
go to the right 20
go to her 103
go to the back 19
go to commercial 23
go to them 17
go to it 51
go to 136