English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Going well

Going well translate Turkish

15,155 parallel translation
Jack said, he said we were going to nut country, but I thought it was going well.
Jack beni uyardı. Jack demişti ki ülke çıldırmaya doğru gidiyor. Ama ben iyi gittiğini düşünüyordum.
I hope everything is going well for you down in Mexico. "
Umarım Meksika'da senin için her şey yolundadır.
I hope your trip is going well.
İş seyahatin güzel gidiyordur umarım.
Things were going really well.
İşler gayet iyi gidiyordu.
See, I was going up north on Friday and I saw headlights when I was about, well, maybe a quarter or halfway down our driveway.
İşte, cuma günü güneye doğru gidiyordum Ve farları gördüm, ben Belki yolun çeyreğini ya da yarısını geçmiştim.
Well, my heart starting going, you know, " Oh, my goodness.
Kalbim hızla çarpmaya başladı. " Aman Tanrım.
- Well, I guess I should be going.
- Sanırım gitmeliyim.
So if we are going to challenge areas of mathematics that are so well trod, we cannot afford to be wrong.
O yüzden matematiğin gayet iyi işleyen alanlarına meydan okumaya cüret edersek hata yapma ihtimalini göze alamayız.
Well, we're not going to let a bag of money just walk out the door, Walter.
Pekala, bir çanta dolusu parayla bu kapıdan, çıkmalarına izin veremeyiz, Walter.
It's going very well.
Çok iyi gidiyor.
Well, I mean, she's going to be my wife.
Sonuçta o benim karım olacak.
Well, I guess he going to Queens.
Queens'e gidiyor sanırım.
Well, I was going through my closet, and I found a bunch of your old stuff, so I thought you might want it.
Kıyafetlerimi düzenliyordum ve senin bir kaç eski kıyafetini buldum. Belki istersin diye düşündüm.
Well, then, we're gonna have to start going to a different bar, girlfriend.
O zaman şimdi başka bir bardan... başlayacağız, arkadaşım.
- This is not going to end well for me, is it?
- Sonum kötü olacak, değil mi?
If I drink anymore of this, this is not going to go well.
- Bir tane daha içersem, buradan hiç kalkamam.
Well, I've committed now. I'm just going to go for it.
Madem öyle, o zaman direkt sorumu sorayım.
Well, regardless of what happens, my brother is going to be carried in a box.
Her şeye rağmen, olan şu ki kardeşim bir tabutun içinde ve toprağa gömülecek.
Well, he's going to come in, uh...
Kendisi de geliyor.
If the studio shoot goes half as well, this picture's going to be a triumph.
Stüdyo çekimi yarısı kadar giderse, Bu resim bir zafer olacak.
Well, we were just going over your fourth quarter earnings.
Şey, dördüncü çeyrek kazançlarınızı bitirdik.
It's going really, really well.
Gerçekten çok iyi gidiyor.
And other times... Well, if you can help out a little more substantively and nobody's going to get hurt, then why not help out?
Tüm diğer zamanlarda olduğu gibi... eğer birisi bundan zarar görmeyecekse ona ek işler sağlamakta ne tür bir sakınca olabilir ki?
Well, some people are saying they're going to Mexico.
Birileri Meksika'ya gideceğini söylüyor.
Well, yes it is... and a lot of people are going to want to make this deal.
Evet öyledir Bir sürü insan bu anlaşmayı yapmak isteyecektir Fakat bizim bir geçmişimiz var
Well, you see, the whole time... they're telling me how rich my grandkids are going to be... they got a backup plan. Now, they're going to pick my pocket and steal it all away.
Bana torunlarımın ne kadar zengin olacaklarını salladıkları onca zaman birde yedek planları varmış
Yeah, well, I think we're gonna get going.
Evet, şey, sanırım artık gitmemiz gerek.
Well, no one's going anywhere, but you can have one.
Kimsenin bir yere gittiği yok ama istersen bir tane alabilirsin. Gel hadi.
Well, sir, I was going to go directly to President Nixon but I decided it was best to start at the top.
Efendim, doğrudan Başkan Nixon'a gidecektim ama zirveden başlamanın en iyisi olacağına karar verdim.
Well, you two are going back to Hong Kong.
Özetle ikiniz de Hong Kong'a geri dönüyorsunuz.
Well, I'm going out with Rudi.
Ben Rudi ile dışarı çıkıyorum.
Well, we're not going when he's there.
Pekala, ama o içerdeyken, eve girmeyeceğiz.
Well. I'm going to get help, okay?
Yardım getirmeye gidiyorum, olur mu?
Well, how the hell are we going to do that?
Peki bunu nasıl yapacağız?
This is not going to end well.
Bu işin sonu hayra alâmet değil.
Well, I... I thought we was going to go down...
Birlikte gidecektik ya...
Well, we're going to give you that chance, David.
Sana bu imkanı tanıyacağız David.
Okay, well, I'm going back, Kat.
Tamam, şey, geri dönüyorum, Kat.
Well, believe it or not, I know something that's going to happen.
İster inan, ister inanma olmak üzere olan bir şey biliyorum.
So we're going to paralyze your eardrums as well, now, are we?
Şimdi de kulak zarını felç edeceğiz.
Well, you've said that if the sec approves the initial public offering, the company is going to be valued in the hundreds of millions of dollars.
Eh, şunu söylemiş olursanız, saniye onaylar ilk halka arz, şirket değerli olacak yüz milyonlarca dolarla.
Well, I should probably get going, my girlfriend...
Muhtemelen gitmeliyim, kız arkadaşım- -
Well, I'm going as fast as I can.
Olabildiğince hızlı yapıyorum.
Well, I do know and we're going!
Ben biliyorum ve gidiyoruz!
Well... I'd better get going.
Neyse, ben gitsem iyi olur.
Well, I hope someone's going to make some investigations.
Umarım birileri soruşturma yapacaktır.
Well, we're going to stick by you.
- Şimdilik. - Oh, şimdilik mı?
Seems like it's going pretty well with your guy.
Sen işi pişirdin gibi.
Well, I'll tell you what's not going on, a Pilates class.
Sana ne olmadığını söyleyeyim. Pilates Kursu!
Well, Douglas, maybe you could get the stove going and I'll have a look at Curt's hand.
Douglas, sen sobayı yakıver ; ben de Curt'ün eline bakayım.
Well, girls, looks like I have to go wake your father. He's going to be very upset.
Evet kızlar gidip babanızı uyandırmak zorunda kalacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]