English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Got to admit

Got to admit translate Turkish

871 parallel translation
We've got to admit that nature can't be beaten.
Doğa asla yenilmezmiş.
But, Papa, you've got to admit... this is the biggest scoop you've had in six months.
Ama baba, bunun altı aydır eline geçen en büyük haber olduğunu kabul etmelisin.
- You've got to admit, it'd be a novelty.
- Kabul et, yenilik olurdu.
And I got to admit I'm none too catty at runnir The Furies myself.
Ve The Furies'te hain barındırmamaya söz verdim.
- You've got to admit it was a good idea.
- İyi bir fikir olduğunu kabul etmelisiniz.
It's a sin and a shame, but I've got to admit it, I am.
Bu bir günah ve çok yazık, ama sanırım kabullenmeliyim, aşığım.
You got to admit, my men have kept their six-guns cased.
İtiraf et, adamlarım silahlarını kullanmadı.
You got to admit this is not normal
Kabul edin bu hiçte normal değil.
That's what I felt, but... I've got to admit I'm beginning to think there's something... to this education bit, too.
Ben de öyle düşünüyorum, ama... itiraf etmeliyim, şu eğitim konusu... kafamı kurcalamaya başladı.
But you've got to admit that as the only doctor in town... I have a certain interest in what we might call "the municipal state of health."
Ama kabul etmelisiniz ki, kasabanın tek doktoru olarak... kasaba halkı üzerinde tedirginlik oluşturduğunuz kanısındayım.
Boy, you've got to admit there's nothing can touch her in Bath Beach, or Sheepshead Bay or even Brooklyn Heights!
Vay be, Bath Beach'de ona dokunabilecek hiçbir şey bulunmadığını itiraf etmen gerek. Sheepshead Bay'de ya da hatta Brooklyn Heights'da.
I've got to admit something.
- Tamam kabul ediyoruz.
Well, George, you've got to admit he's been giving you honest answers, not cagey ones, but honest.
Bu banka size 2000 dolar kredi verecek.
I got to admit I feel kind of silly.
Tahmin etmeliydim bu çok aptalca.
Well, you've got to admit you upset a lot of people.
Kabul etmelisin bir çok kişinin keyfini kaçırdın.
That is a cut above a bullet in the back, you got to admit.
Bu şekilde ensesine bir kurşun kadar yakın olursun.
And if I've got to admit it, the best handler too.
- Şunu kabul etmeli en iyi köpek yetiştirici.
I got to admit the Morrisons didn't look much better.
İtiraf etmem gerekirse, Morrison'larda daha iyi görünmüyor.
And you've got to admit it's pretty extreme, hiring a private detective when your husband's been gone just one night.
Siz de kabul edersiniz ki bu epeyce uçuk bir tavır, bir özel dedektif tutmak kocanız gideli daha bir gece olmuşken.
I know I got no call to ask for much... but even so, you've got to admit, you ain't dealt me no cards in a long time.
Fazla bir şey istemeye hakkım yok ama sen de kabul et, uzun zamandır bana hiç şans vermedin.
Yes, sir, you've got to admit it. There's a man who proved how much he really cares for his wife.
Bunu kabul etmelisin beyefendi karısına değer verdiğini gösteren bir adam her zaman bulunur.
- Got to admit, it's tempting.
- Cazip olduğunu itiraf etmek lazım.
You got to admit I had you goin for awhile though, didn't I?
Seni yine de bir süre serbest bıraktığımı kabul etmelisin, değil mi?
Since everyone says that it's my fault I've just got to admit it
Madem herkes yanlış yaptığımı düşünüyor ithamları boşa gitmesin dedim!
You've got to admit it.
Kabul etmelisin.
Well, you've got to admit this stuff is pretty far out.
Kabul etmelisin ki bu tip şeylerin modası çoktan geçti.
I've got to admit, though, he's saved our hide a lot of times.
Ama kabul etmeliyim ki, birçok defalar hayatımızı kurtardı.
You've got to admit that.
Kabul etmen gerek.
You've got to admit it's better than soap wrappers.
Sabun ambalajlarından daha iyi olduğunu kabul etmelisin.
Honey, I've got to admit they've gone to an awful lot of trouble to try to make you believe this whole thing.
Tatlım, kabul etmeliyim ki seni bunlara inandırmaya çalışmalarına bakılırsa, başları çok büyük dertte olmalı.
I've got to admit, your disguise is nearly perfect.
Kendini gerçekten çok iyi gizliyorsun.
I'm not being harsh on you But you got to admit that you've lost
Seni kırmak istemem ama... kabul et, kaybettin!
I got to admit for a while there I was really cheesed off.
İtiraf edeyim bir ara epey tepem attı.
I got to admit it keeps a lot of us employed, but it gets to be a pain after a while.
Bunun bizim işimiz olduğunu biliyorum ama bir süre sonra sıkıcı oluyor.
I got to admit I still love him.
Ben hala seviyorum.
I hate to admit it, but I haven't got a leg to stand on.
Kabul etmekten nefret ediyorum, ama ayagimi kaydirirsiniz.
I have to admit, it sounds impossible but we've got to do it.
Bu imkansız görünüyor, kabul ediyorum, ama... başka şansımız yok.
I guess I got nothing to lose now if I admit that that idea might have flitted through my head a little.
Sanırım, artık benim kaybedecek bir şeyim yok... öyle bir düşüncem olduğunu, itiraf ederim... bu düşüncenin, kafamı meşgul ettiğini.
Now I admit I was a little provoked about not being consulted then I got to thinking maybe we ought to come to this port so as you and me could have a talk.
Bana danışılmadığı için biraz kızdığımı söylemeliyim. Sonra ikimizin konuşabilmesi için... bu limana gelmeyi düşündüm.
Then we got married, and you were too kind to admit that it was a mistake.
Sonra evlendik, ve sen bunun bir hata olduğunu kabul edecek kadar çok naziktin.
You've got a lot of Cupid in you but, I must admit, Cupid picked a strange place to hide.
Senin içinde bir çok Aşk Tanrısı var ama, itiraf etmeliyim ki, Aşk Tanrısı saklanmak için garip bir yer seçmiş.
If I can get him to admit that it's more than a coincidence we got a shot.
Ona bunun bir rastlantıdan öte bir şey olduğunu kabul ettirebilirsem bir şansımız var demektir.
You've got to admit, it is pretty tall.
İtiraf et, inanması zor bir hikaye.
She's got some bod, you have to admit.
Harika bir vücudu var kabul etmelisin.
And it was a tragedy, and we felt it as such, but, nonetheless, I'm bound to admit that that did probably greatly add to the number of votes which we got.
Bu gerçekten bir trajediydi, biz böyle hissetmiştik. ama öyle ya da böyle, itiraf etmeliyim ki, bu muhtemelen oylarımızı oldukça arttırdı.
I got the feeling that you wouldn't be so expansive, you wouldn't be so quick to admit all this, if you didn't have diplomatic immunity.
Fakat öyle bir duyguya kapılıyorum ki, siz bu kadar rahat olmazdınız ve bütün bunları çabucak kabullenmezdiniz, eğer diplomatik dokunulmazlığınız olmasaydı.
Well, I must admit they are remarkable but they haven't yet got to Rome.
Pekala, olağanüstü olduklarını kabul etmeliyim, ama henüz Romaya gelmediler.
He gets ornery, and I guess it takes him a long time to admit he's got a horn in his gut.
Bilmem. O inatçı biri. Sanırım bir sorunu olduğunu kabul etmesi biraz zaman alıyor.
Now, since nobody else has got the guts... to admit it... the rest of this platoon... will do the next two weekends on KP.
Başka kimsenin suçunu kabullenmeye. ... cesareti olmadığı için bu takımın geri kalanı önümüzdeki iki hafta sonu yemekhanede çalışacak.
I hate to admit it but Carla just got in the book.
Kabul etmek hoşuma gitmese de Carla da deftere girmiş bulunuyor.
Listen, boss if a guy like you has got the guts to admit he's gay so can I.
Dinle patron... senin gibi birinin eşcinsel olduğunu kabul edecek cesareti varsa... benim de var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]