Half a million translate Turkish
1,618 parallel translation
Then why'd we spend half a million dollars?
O zaman neden yarım milyon dolar harcadık?
Now, I've got the key, I've got the key to a half a million pound house for Matt and Sam, our winners, winning fair and square.
Elimde yarım milyon sterlinlik evin anahtarı var, adil bir şekilde kazanan Matt ve Sam için.
- Half a million dollars?
- Yarım milyon dolar mı?
Half a million dollars.
Yarım milyon dolar.
One night after you hire me, we'll sit down and I'll tell you all about how I blew through half a million dollars in two years!
Beni tuttuktan sonra bir gece birlikte otururuz ve sana iki yılda bir milyon doların yarısını nasıl patlattığımı anlatırım!
Have our friend in London... put half a million on Boyka.
Londra'daki dostumuz... Boyka'ya yarım milyon oynuyor.
It won't be easy. Half a million.
- Yarım milyon.
Half a million.
Yarım milyon.
- They offered half a million.
- Yarım milyon teklif ettiler.
Oh, I thought you meant just a half a million for us.
Yarım milyonun hepsinin bizim için olduğunu kastediyorsun sanmıştım.
I mean, you drag me across three states, you find me in a city of, like, half a million people, and then you get us lost on the way back.
Beni üç eyalet sürüklüyorsun şehirde, yarım milyon insanın içinde buluyor ama geri dönerken yolumuzu kaybediyorsun.
The bike that Boardman's going on cost half a million to develop and it was designed by a computer.
Boardman'ın kullandığı bisiklet tam yarım milyona mâl oldu, üstelik de bir bilgisayar tarafından tasarlandı.
He's got a half a million stashed in a building up on Hill St.
Bir milyonun yarısını Hill tepesinde bir binanın üst katına sakladı.
I finally get my hands on a half a million dollars and it's wired.
Sonunda elime yarım milyon dolar geçti ama para işaretli.
Professor, how do you feel about the fact that they're about to make a half a million dollars off a story that you created?
Profesör, yarattığınız bir hikayeden yarım milyon kazanacak olmaları size ne hissettiriyor?
I'd guess I'm up on you by at least half a million.
Bence yarım milyon önündeyim.
Half a million pounds wouldn't buy you that lot.
Yarım milyon pound bu kadar çoğunu sana alamaz.
Half a million to look at repeat violent offenders.
Yarım milyon dolar. Sadece, sürekli şiddet suçu işleyenleri incelemek için..
The sapphires, upwards of half a million.
Safirler, yarım milyondan fazla.
Kuwait struggles to keep their 2.5 million barrels a day intact, they keep "Maybe we can add a half million barrels a day, maybe the UAE can add half a million barrels a day." So to get there
Kuveyt günde tam olarak 2.5 milyon varil üretmeye çalışmakta, "Belki günlük üretimi yarım milyon daha arttırabiliriz, belki B.A.E. günlük üretimi yarım milyon daha arttırabilir." diye düşünmektedirler.
Insured for half a million.
- Yarım milyona sigortalı.
- It's all insured for about a half a million.
- Yarım milyona sigortalanmış.
All right, so they just need ten people a day to use those machines, they got half a million accounts.
Bu yüzden bu makineleri kullanmak için günde on kişiye ihtiyaçları var, - çünkü yarım milyon hesap var.
Probably kill half a million people.
Muhtemelen yarım milyon kişi ölür.
They're combined debt exceeds half a million.
Hepsinin toplam borcu yarım milyon doları geçiyor.
What in the world would make you think that I would want to comp him half a million dollars worth of services?
Size benim onunla hizmetlerin bedeli olarak yarım milyon dolarlık anlaşma yapmak isteyeceğimi düşündüren şey nedir?
It still doesn't explain what kind of an idiot would let a guest rack up a bill for half a million dollars.
Bu hala hangi gerizekalının bir müşterisinin yarım milyon dolarlık fatura yapmasına izin verdiğini açıklamıyor.
And apparently so is my whale, who's racked up half a million dollars and put it on my account.
Ve açık ki ; yarım milyon dolarlık fatura yapıp benim üzerime atan müşterim de öyle.
But the market's making a bull so we just hold off, for say an other week, we sit on half a million easy.
Ama piyasa birbirine girdi. Mesela bir hafta daha geciktirirsek rahat yarım milyon eder.
Half a million, uh?
- Yarım milyon ha?
A broke-ass, middle-aged guy marries a 22-year-old knucklehead just before he wins a half a million dollars?
Hey, daha iki hafta önce, hiçbir sebep olmadan, seni sevdiğim için yemeğe çıkarmıştım. Evet vadideki şu döküntü restorantta,
The scramble suit itself is purportedly made up of approximately a million and a half fraction-representations of men, women, and children in every variant making the wearer of a scramble suit the ultimate Everyman.
Karıştırıcı giysi her ırktan erkek, kadın ve çocuğun 1,5 milyon farklı kesiminden alınan görüntüleri kullanmaktadır.
Three-and-a-half million!
Hayır, üç buçuk!
But of course, Boardman's the clear favorite with his half-million pound, computer-designed carbon-fiber super-bike that he rode to a gold medal in the Olympics.
"Bu yarışın favorisi bilgisayarda tasarlanan..." "... ve kendisine olimpiyatlarda altın madalya kazandıran yarım milyon pound... " "... değerindeki, karbon fiberden yapılma bisikletiyle Boardman. "
There's three and a half million unemployed out there.
Dışarda üç buçuk milyon işsiz var.
Three and a half million of us, who can't find fucking work.
Lanet olası bir iş bulamayan, üç buçuk milyon bizler.
Three and a half fucking million!
Kahrolası üç buçuk milyon kişi!
A million and a half.
Bir buçuk milyon hatta.
Next thing I know he's buying in for half a fucking million.
Bir dahaki sefere yarım milyonumu uçurur.
Did you know that only 5 of the 2 and a half million deaths every year occur in elevators?
Her yıl 2,5 milyon ölümün sadece beşinin asansörlerde olduğunu biliyor muydun?
And a million and a half reasons to see his dad dead.
Babasının ölmesini isteyecek bir buçuk milyon tane de sebep.
I go and my family gets a million and a half dollars.
Ben ölürsem ailem bir buçuk milyon dolar alacak.
I had a half-a-million-dollar day for this agency.
Bu ajansa günlük yarım milyon dolar yatırdım.
I lost three and a half million dollars.
Üç buçuk milyon doları kaybetmiştim.
Six-and-a-half million. What do you mean, "owed"?
Bu fiyatlandırmayacağım tek şey.
One of her whales racked up a half million dollars in charges and they're trying to stick the Montecito with it.
Müşterilerinden biri yarım milyon dolarlık fatura yapmasına rağmen, hala Montecito'da kalmak için ısrar ediyormuş.
What kind of an idiot lets a guest rack up a half million dollar bill?
Hangi gerizekalı bir müşterisinin yarım milyon dolarlık fatura yapmasına izin verir?
One and a half million.
Bir ve birbuçuk milyon.
Mr. Farshid's cock is at one and a half million.
Farshid'in horozu bir ve birbuçuk milyon.
Under the last name Seaver, he's got a half million dollar life insurance policy.
Her ne kadar Turner soyadı ile yazdığı vasiyetinde her şeyini Lila ve kızına bırakmış ise de...
I won a half a million dollars.
Hiç anlamam.
half a million dollars 40
half an hour 183
half and half 23
half an hour later 22
half an hour ago 51
half a dozen 19
half a mile 17
half a day 18
a million times 51
a million 131
half an hour 183
half and half 23
half an hour later 22
half an hour ago 51
half a dozen 19
half a mile 17
half a day 18
a million times 51
a million 131
a million years ago 17
a million dollars 83
a million bucks 20
million 4041
millions 178
millionaire 40
millionaires 17
million years ago 118
million worth 18
million people 107
a million dollars 83
a million bucks 20
million 4041
millions 178
millionaire 40
millionaires 17
million years ago 118
million worth 18
million people 107
million won 77
million dollars 237
million in cash 35
million euros 46
million years old 20
millions of them 19
million pounds 21
million bucks 60
million last year 16
million years 93
million dollars 237
million in cash 35
million euros 46
million years old 20
millions of them 19
million pounds 21
million bucks 60
million last year 16
million years 93
million a year 47
million dead 17
million yen 73
million cash 19
million and 25
million for 18
million each 23
million dead 17
million yen 73
million cash 19
million and 25
million for 18
million each 23