Half and half translate Turkish
17,552 parallel translation
And reduce the time that it takes to make a milkshake, by half.
Ayrıca milkshake hazırlama süresini de yarı yarıya azaltabileceklerini söylesem?
Why do you need three and a half hours to drive him from Brentwood? Why don't, why don't I bring him in at noon?
Onu, onu öğle vakti getirsem olur mu?
There are powerful people in this country who want to help these mad bastards, including the King, Churchill and half the fucking Tory party.
Bu manyaklara yardım etmek isteyen nüfuzlu insanlar var bu ülkede. Buna Kral, Churchill ve Muhafazakar Parti'nin yarısı da dahil.
They know that more than half of you are women and children.
Yarınızdan çoğunuzun kadın ve çocuklardan oluştuğunu biliyorlar.
All right, you're gonna sneak into the palace, find the half-breed, and snag the Stones.
Pekâlâ, saraya gizlice gireceksin melezi bulacaksın ve hızlıca taşları aşıracaksın.
I've done half a dozen passes, and still nothing.
Yarım düzine geçiş yaptım ve hâlâ hiçbir şey yok.
You don't think that every man and woman in the county with half a brain and an empty pocket isn't coming up with a similar scheme?
Şehirde kafası çalışan ama cebi boş olan insanların hepsinin benzer bir dolapla gelmediğini mi sanıyorsun?
It's half-time and we're here with Marcelo for an exclusive.
İlk yarı bitti ve özel olarak Marcelo ile birlikteyiz.
I figure each bridesmaid should take no longer than, like, 35 minutes, and that leaves me three and a half hours, which is perfect.
Her nedimenin işi 35 dakikadan fazla sürmemeli ve bu bana 3,5 saat bırakır, ki bu kusursuz.
I need to get in there and wash my lower half, by which I mean my dick and my balls
İçeri girip aşağılarımı yıkamam lazım, yani taşaklarımla sikimden bahsediyorum.
That carrier is a class one Nimitz, that's three and a half football fields.
Bu taşıyıcı sınıf bir nimitz, Bu üç buçuk futbol sahası.
- Two and a half meatballs a piece?
Her parçada 2,5 köfte mi olsun? - Çocuk muyuz biz?
I've only had Arlo for a day and a half, but if anything happened to him, I would kill everyone in this room and then myself.
Arlo'yla daha 1.5 gündür birlikte olmamıza rağmen başına bir şey gelecek olarsa, bu odadaki herkesi ve kendimi öldürürüm.
We're just gonna have some dinner, eat dessert, play charades, and then talk for half an hour about which of her friends are sick.
Yemek, tatlı yiyeceğiz, ardından sessiz sinema oynayacağız sonra yarım saat boyunca hangi arkadaşı hasta konuşacağız.
And it took half our time just to find this one because I had to do it completely alone.
Sadece bir insan tek bir ağzıyla nasıl bu kadar sesli çiğneme yapabilir onu çözmekle meşguldüm. Bu vaktimizin yarısını aldı çünkü tüm işi tek başıma yapmak zorundaydım.
Half hour ago... they ate, and then they took off in a hurry.
Yarım saat önce yiyip aceleyle gittiler.
We chased him through a subway tunnel, back up through the storm drain, Adrian and I got engaged, and then we busted him with a half kilo of coke in his sock.
Onu metronun tünelinde takip ettik su gideri boyunca, sonra nişanlandık ve çorabında yarım kilo kokainle yakaladık.
And this has been here for the last half-hour, detective.
Ve bu pasta son yarım saattir burada.
Well, I say comical. I'd been back at the nick maybe an hour, hour and a half.
Yani acayip diyorum ama... 1-1,5 saat içinde karakola döndüm.
And there's enough chemicals in the sheep by this point in the pantomime to knock out half of Huddersfield, never mind a handful of feral mongrels in Ovenden.
Bu sırada koyunda Huddersfield'ın yarısını perişan edecek kadar kimyasal vardı zaten. - Ovenden'daki bir avuç başıboş melez köpekten bahsetmiyorum bile.
If you could stop time, cut yourself in half, and one side of you goes off, he kills this pussy hound.
Eğer zamanı durdurup, kendini ikiye bölebilseydin.
You're gonna run halfway to those four-wheelers, and that thing is gonna tear you in half.
O dört tekerlekli bisikletin yarısına kadar koşacaksın, Ve bu şey seni yarı yarıya koparacak.
We've been up the air for an hour and a half.
- Bir buçuk saattir havadayız.
It's as strong as steel and half the weight.
- Çelik kadar güçlü ve yarı ağırlığında.
He's not half a person, and he's not some cute little guy.
Küçük yaşta değil, ve o sevimli küçük bir çocuk değil.
I reach orgasm in half the time and I know how to please, yet I do not even dare show a man that I find him attractive.
Yarısında orgazm oluyorum ve nasıl mutlu olacağımı biliyorum, ancak bir adamın çekici bulduğumu göstermeye cesaret edemiyorum bile.
Buck and a half for the distribution.
Dağıtım için yine bir sürü para.
Uh, it's a block and a half away, around the corner.
Köşeden dönünce bir blok ötede.
The Hamid family owns half the city and... Freddie Hamid owns me.
Hamid ailesi şehrin yarısına sahip ve Freddie Hamid de bana sahip.
I've been here for two and a half years, sir.
- İki buçuk senedir buradayım efendim.
As discussed. Half now and half on exchange.
- Konuşulduğu gibi, yarısı şimdi, yarısı da teslimatta.
There is half a psychopath lurking in there, Jonathan. I want you to find him and stick to him.
İçeride gizlenmiş yarı psikopat biri var Jonathan ve onu bulup tutunmanı istiyorum.
The story begins in Egypt, four-and-a-half thousand years ago.
Hikâye 4500 sene önce Mısır'da başlar.
Waist 32 and a half.
Bel 32,5.
Riots broke out on half a dozen college campuses protesting the war and the present administration's policies.
Yarım düzine kolej içerisinde savaşlara ve.. mevcut yönetimin politikalarına karşı.. ayaklanmalar başladı.
Come and sit with me and watch the dancing for half an hour.
Gelip benimle yarım saatliğine otur ve dans edenleri izle.
I was visiting Mrs. Gusdorff at, uh, Sandpiper Santa Fe, and I spent the whole afternoon sorting through just a haystack of recipes and half-off coupons from big lots.
Bayan Gusdorff'u Sandpiper Santa Fe'de ziyaret ettim ve tüm akşamımı koca bir yemek tarifi yığınını ve yarım piyango biletlerini düzenlemekle geçirdim.
I'll spare you the gory details, but it was a deal and a half. Not something you forget.
Korkunç detayları vermeyeyim ama kârlı bir pazarlıktı, unutulacak bir şey değil.
♪ If you're not into yoga and you got half a brain ♪
# Yogaya merağın yoksa Ve kafan çalışmıyorsa #
Between the time Ernesto left and I arrived, you paid that half-wit to swear
Ernesto oradan çıkıp benimle birlikte gelene kadar o geri zekalıya para verip seni görmediğini söylettin.
Perhaps the British know, as the rest of us do, how many cullions there are amongst the Campbells and the Camerons... men who would sell their own grandmothers for half that amount.
Belki İngilizler diğerlerinin yapacaklarını, Campbellar arasında kaç erkek olduğunu Cameron erkeklerinin bu miktarın yarısına öz ninelerini satacaklarını biliyorlardır.
One-and-a-half - inch-thick polycarb.
4 santimetreye yakın polikarbon.
You disappear for a year and a half... you show up here looking like... something out of the Bible, and all you got to say for yourself is "Hey, Sugar"?
1.5 sene ortadan kayboluyorsun sonra da İncil'den fırlamış gibi buraya geliyorsun ve tek söyleyeceğin şey "Selam, Sugar" mı?
You want us to combine our forces and engage a fleet of a half a dozen ships, and you want us to do it with six guns supporting us from the fort so that we can frighten the British Navy into retreat?
Bizden güçlerimizi birleştirmemizi yarım düzine gemiyi filo gibi birbirine bağlamayı ve 6 silahla hisardan bizi desteklemeyle bunu yapmamızı istiyorsun. Böylece Donanmayı ürkütüp geri çekilmesini sağlayabiliriz diyorsun?
Shoot on that man and under the flag of truce and the half of Nassau that remember him as the foundation of this place will rebel against the other half.
O adamı beyaz bayrak altında vurursan onu buranın kurucusu olarak hatırlayan Nassau'nun yarısı diğer yarısına karşı ayaklanır.
By daybreak tomorrow, I'm told more than half of the pirates will have accepted the King's pardon and we will be ready to move my flag onto the island.
Yarın tanyerinin ağarmasıyla birlikte söylenene göre korsanların yarısı Kral'ın affını kabul etmiş olacak ve adada bayrak asmak için hazır vaziyette olacağız.
The department has estimated the approximate total value of the cache based on the scope of the exchanges involved, and that is only half of it.
Şube, yapılan takasları göz önünde bulundurarak, malın yaklaşık değerini hesaplamış. Bu sadece yarısı.
Walk another half mile, we get in that boat, and we win.
Oyunu yendik. Yarım mil daha yürürüz, gemiye bineriz, ve kazanırız.
40 barrels of powder, half as much in shot, and four dozen muskets.
40 varil barut, yarısı kadar da mermi, dört düzine de tüfek.
There are at least half a dozen routes that Rogers could choose to send Jack and the cache to meet the transport ship on the south coast.
Yinede Rogers'ı Jack'i ve zulayı göndermesi ve güney kıyılarındaki nakliye gemisine bindirmesi için çok sayıda yol var.
We're half an hour late and I don't want to arrive at night.
Yarım saat geciktik ve gece varmak istemiyoruz.
and half 17
half 1171
halfway 29
half past 23
half an hour 183
half human 17
half of it 18
half man 32
half a million 39
half an hour later 22
half 1171
halfway 29
half past 23
half an hour 183
half human 17
half of it 18
half man 32
half a million 39
half an hour later 22
half an hour ago 51
half hour 41
half the time 61
half a dozen 19
half price 22
half a mile 17
half now 31
half a day 18
halfway through 19
half brother 16
half hour 41
half the time 61
half a dozen 19
half price 22
half a mile 17
half now 31
half a day 18
halfway through 19
half brother 16