He is mine translate Turkish
436 parallel translation
He is mine to punish.
Onu ben cezalandıracağım. Yürüyün!
His name is Lucentio... and he is mine only son and heir to the lands of me!
O Lucentio ve benim tek evladım, Benim tüm malımın topraklarımın varisi.
He is mine!
O benim!
He is the happy bridegroom, Who can say, she is mine.
# Gelin benimdir diyen damat mesut #
He is mine.
Benim.
And he is mine.
Ve o benim!
Do you think he is with your gods or with mine?
Fark etmez. Ölümü benim vicdanımın yükü, senin değil.
He's a lodger of mine, and a very likely lad he is, too.
Kiracılarımdan birisi, çok da hoş birisi.
But get this, Jim's as much out of your class as he is out of mine.
Fakat aklında olsun, Jim, aklının alamayacağı kadar senden üstün bir sınıfta.
He can let his go but whether I can keep mine bottled up for the next two years is a question.
O öfkesini kusuyor ben ise iki yıl içimde tutabilecek miyim bilmiyorum.
He's her younger brother, just like Roger is mine.
O onun küçük kardeşi, tıpkı Roger ve ben gibi.
So is he mine. and in such bloody distance that every minute of his being thrusts against my near'st of life.
Benim de düşmanım ve öyle kanıma susamış ki, yaşadığı her an, hayatıma çevrili bir hançer.
After all, he is your discovery, not mine.
Ne de olsa onu sen keşfettin, ben değil.
The doctor is a friend of mine and he told me that... he had the impression that the fall was voluntary.
Hastanedeki doktor, ki kendisi arkadaşlarımdan biridir... Michel'in kendisini merdivenlerden... bile bile yuvarladığını düşünüyor.
He's a-sayin'... "A liar is an abomination before Mine eyes."
"Bir yalancı, benim gözümde iğrenç bir yaratıktır," diyor.
The king is guided by the last voice he hears, and that voice shall be mine.
Kral duyduğu son ses tarafından yönlendirilir, ve o ses benimki olacak.
Certainly his back cannot feel as badly as mine does and he cannot pull this skiff forever no matter how strong he is. "
Eminim onun sırtı benimki kadar kötü değildir ; ama bu kayığı sonsuza dek çekemez. Ne kadar kuvvetli olursa olsun. "
This friend of mine, a business associate, has a house up there and he nearly forced me to use it.
Benim bir arkadaşımın, daha doğrusu iş arkadaşımın orada bir evi var, mutlaka oraya gidip görmemi istiyor.
He is not mine.
O benim değil.
Your head is mine when he leaves!
O gidene kadar sizi öldürmeyeceğim.
A friend of mine is going to send for me just as soon as he gets himself settled.
Arkadaşlarımdan biri, bir yer bulur bulmaz bana haber yollayacak.
How is he doing, this son of mine?
Nasıl, neler yapıyor benim oğlum?
Everything I have is yours : my water, my house. Just say you'll be mine.
Mahalim, suyum evim barkım, tarlalarım hepsi senin olsun yeter ki sen bir yol he deyiver, ha?
I no longer know who he is, what is mine, what I am to him.
Onun kim olduğunu, neyin bana ait olduğunu, ona ne ifade ettiğimi bilmiyorum.
He has shared so much of the professor's life and mine I feel sometimes he is like our son.
Evet. İkimizin hayatında önemli yere sahip. Bazen oğlumuzmuş gibi hissediyorum.
Even as he is now, his heart valve action is twice the power of yours or mine.
Şu anki şartlarda bile, kalbi bizimkinden iki kat daha güçlü.
He's had his share, this is mine.
Durdurun onu!
He is mine now.
O artık benim.
He is your friend. Much more than mine.
Benden ziyade senin arkadaşın.
The boss is a friend of mine, he'll do us a favor
Patronları benim arkadaşım, bize bir iyilik yapacaktır.
Must have been in a gold mine, because that's what he is.
Altın madeninde bulmuş olmalı.
He's just starting out, and this is mine and Tector's opening for a new territory.
O daha yeni başladı ve biz yeni bir bölgeye açılıyoruz.
Even he is not your intellectual equal, nor mine.
O bile entellektüel dengin değil, benim de öyle.
- So is he mine!
- Benim de düşmanım!
This is not about your innocence or mine, but why he was murdered!
Bu senin masumiyetinle ya da benimkiyle ilgili değil, niçin öldürüldüğü ile ilgili.
Your customer for tonight is a prefectual officer and he's a very important client of mine too.
Bu geceki müşterin, önemli bir devlet görevlisi ve benim de çok önemli bir müşterim.
He's a business associate of mine What do you want?
Hatta ortak iş bile yapıyoruz ne yapacaksın onu?
"This is I" and "That is mine" he binds himself and he forgets the great self.
"Ben buyum!" ve "Bu benim!" diyen kendine zarar verir, büyük olmayı unutur.
When he looks at a painting - a Matisse, a Chagall - and says, "That's mine, I did it," he is always right.
O bir tabloya baktığı zaman - bir Matisse olsun, bir Chagall olsun - tek bakışta "bu benim eserim, ben yaptım" diyebilir ve daima da haklıdır.
He said, "No wife of mine is going to sing in a saloon."
Ama kocam "Benim karım salonlarda şarkı söyleyemez" dedi.
And he is also a personal friend of mine.
Aynen öyle. Ayrıca en iyi arkadaşlarımdan biridir.
Well, he is your man, not mine, Inspector.
O sizin adamınız, benim değil, Müfettiş.
Tell His Reverence he has my thanks for discharging his trust so correctly and delivering to me what is mine.
Rahip Hazretleri'ne söyle emaneti böylesine dürüstçe koruduğu ve bana ait olanı bana teslim ettiği için teşekkür ederim.
I'm not his friend, nor is he mine.
Biz arkadaş değiliz.
He is a good friend of mine. You want to come to him?
Onu tanırmısın?
He's the Chief of the Beggar Clan and is a good friend of mine
O Dilenci klanının şefidir benim eski bir dostum olur
I'm supposed to watch his behavior, but all he does is stay in front of his den and watch mine.
Hareketlerini izlemem gerekiyordu ama o sadece mağarasının önünde durup benim hareketlerimi izliyordu.
Jimi Hendrix is coming and ET, he's a personal friend of mine.
Jimi Hendrix geliyor ve de ET, şahsen dostum olurlar.
He is a friend of mine.
O benim arkadaşım.
And if Miss Cutwater really is inside you, he will help her leave your body, and enter mine.
Ve eğer Bayan Cutwater gerçekten senin içindeyse, ona seninkinden çıkıp benim bedenime girmesi konusunda yardımcı olacaktır.
If a bad human law denies the living poor the right to have a land on which, laying his foot, he can say, "This is mine," it cannot deny the dead the right to have a grave.
Adaletsiz bir kanun, biz zavallıların "Burası bizim." diyebileceğimiz bir toprak sahibi olmasına engel olsa bile kendi mezarlığımızın olması hakkımızdır.
he is alive 57
he is my brother 37
he is so cute 33
he is a doctor 16
he isn't 329
he is fine 24
he is my friend 35
he is lying 27
he is 2605
he is gone 57
he is my brother 37
he is so cute 33
he is a doctor 16
he isn't 329
he is fine 24
he is my friend 35
he is lying 27
he is 2605
he is gone 57
he is not 130
he is handsome 23
he is a 27
he is here 120
he is dead 154
he is my husband 34
he is cute 35
he is gay 17
he is sick 32
he is innocent 28
he is handsome 23
he is a 27
he is here 120
he is dead 154
he is my husband 34
he is cute 35
he is gay 17
he is sick 32
he is innocent 28