He looks translate Turkish
12,000 parallel translation
You gonna come visit him when he looks like a hot dog been left on the grill too long?
Uzun süre ızgarada kalmış sosise benzediğinde ziyaretine gelecek misin?
You don't see the way he looks at me.
Bana nasıl baktığını görmedin.
He looks like a cop.
Polis gibi görünüyor.
Nah, he's tougher than he looks.
Yok canım, göründüğünden sağlamdır.
- Shorter than he looks on the telly.
- Televizyonda göründüğünden daha kısa.
He looks like this.
Görünüşü bu.
He looks like he's aged 30 years since I last saw him.
Yaşlanmış gibi görünüyor. Onu son görüşümün üzerinden 30 yıl geçti.
They guy in the cowboy hat, he looks right at me.
Kovboy şapkası takan adam, gözlerini bana dikti.
~ Mmm. I think rather more sure of himself than he looks.
- Sanırım kendinden göründüğünden daha emin.
And then that's when, that's when he looks down
Tam o sırada... Aşağıya bakıyor ve devasa bir yılan görüyor.
He looks like it on the outside, but he's really innocent.
Hayır, sadece dışarıdan. İçinde çok saf.
- He looks like he's had a lot of love. - Yes, he does.
- Çok sevilmiş gibi görünüyor.
He looks to be a well-educated man but he's pretty dense.
Eğitimli falan görünüyor da epey mankafaymış.
He's as greedy as he looks.
Göründüğü gibi açgözlü.
He looks like the suspicious type.
Epey şüpheli görünüyor.
He looks like an upright man, but he is hot-tempered.
Namuslu görünse de hiddetli biri.
You know, I mean, he's an absolute ten in the looks department.
Yakışıklılık bakımından kesinlikle bir 10 eder.
See how tired he looks?
- Bak ne kadar da yorgun görünüyor.
His vigilante mission could have become his sole focus and now he's seeing trouble wherever he looks for it.
İntikam görevi tek amacı haline gelmiş olabilir ve şimdi nereye baksa bir bela görüyor.
And now he looks at the envelope.
O zaman da zarfa bakacak.
Clearly this guy isn't as trustworthy as he looks.
Demek ki adam göründüğü kadar güvenilir değilmiş.
So he looks outside the Five Families to a group of Jewish gangsters.
O da beş ailenin dışına, bir grup Yahudi gangstere bakar.
He looks at me, "It's my favorite brand."
Bana baktı ve, "Tarzım bu." dedi.
He looks fine.
İyi görünüyor.
He's not as a dumb as he looks.
Evet, onu hafife almışız.
It was great, and he looks like...
Çok hoştu, tıpkı...
But if she looks for him, he'll find her.
Ama eğer Caul'u ararsa, Caul onu bulur.
Looks like a little old man, but to me, he's my son, and...
Küçük bir yaşlı adama benziyor, ama bana göre, o benim oğlum, ve...
Looks like he got a little facial work done.
- Kes be! Yüzüne makyaj yaptırmış gibi duruyor böyle de.
It looks like he needed a mother.
Bir anneye ihtiyacı var gibi görünüyor.
- Looks like he Smiled.
Gülümsüyor gibi.
Looks like he's a pill head.
İlaç seven birisiymiş gibi gözüküyor.
Well, it looks like we got a rhythm - 60 over 40, but he's still losing blood.
Bir ritim yakaladık gibi görünüyor. 60'a 40, fakat hâlâ kan kaybediyor.
It looks like he threw some kind of braided wire Around her neck and strangled her.
Katilin boğazının etrafına bir tür örgülü tel ile büküp onu boğmuş gibi görünüyor.
But he's speaking to me. When I see this picture Of a dog who kind of looks like reggie
Reggie'ye benzeyen bir köpeğin fotoğrafta sahibinin yanında durduğunu görünce, sanki...
It looks like he came alone.
Yalnız gelmiş gibi görünüyor.
The T.O. looks into Clay's eyes, and after a couple of seconds, he says... " Okay.
Subay, Clay'in gözlerinin içine baktı ve iki saniye sonra...
Looks like he was running away from somebody in that alley.
Görünüşe göre orada birinden kaçıyormuş.
It looks like he was coerced.
Görünüşe göre kendisine baskı yapılmış.
Looks like a shrapnel hit. He's bleeding internally.
Şarapnel yarasına benziyor.
Looks like Bludsoe was planning a trip until he got interrupted by someone.
Görünüşe göre Bludsoe'nun yolculuk planları varmış ama birisi tarafından engellenmiş.
Looks like he's somewhere in hollywood Between sunset boulevard and santa monica boulevard, Vine and los palmas.
Sunset Bulvarı ve Santa Monica Bulvarı arasında Hollywood, Vine ve Los Palmas'ta bir yerlerde gibi gözüküyor.
It looks like he canceled.
İptal etmiş gibi görünüyor.
There's no sign of trauma. Looks like he just died. What killed him?
- Belki onu öldürdü deprem.
But you try and pin him down about it, then he just looks at you.
Ama onu sıkıştırırsan, sana öylece bakar.
It looks like he could be using the apartment as a safe house.
Andrew Pelham!
Looks like he needs it more than I do.
Görünüşe göre benden daha çok ihtiyaç duyuyor buna.
Looks like he doesn't wanna be bothered right now.
Rahatsız edilmek istemiyor gibi geliyor bana.
Looks like he's controlling the rest of them.
Görünüşe göre diğerlerini o kontrol ediyor.
Looks like he wore latex gloves.
Görünüşe bakılırsa plastik eldiven takmış.
Looks like he was trying to get out of here.
Sanki içinden çıkmaya çalışmış gibi.
he looks just like you 33
he looks like you 29
he looks like me 17
he looks familiar 43
he looks nice 21
he looks happy 19
he looks good 44
he looks dead 17
he looks fine 17
he looks great 31
he looks like you 29
he looks like me 17
he looks familiar 43
he looks nice 21
he looks happy 19
he looks good 44
he looks dead 17
he looks fine 17
he looks great 31
looks 103
looks like 280
looks delicious 39
looks good to me 22
looks nice 49
looks like you 19
looks amazing 17
looks like fun 19
looks good on you 39
looks can be deceiving 45
looks like 280
looks delicious 39
looks good to me 22
looks nice 49
looks like you 19
looks amazing 17
looks like fun 19
looks good on you 39
looks can be deceiving 45