English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm his friend

I'm his friend translate Turkish

969 parallel translation
No, I'm not acquainted with him personally, but I know a very dear friend of his.
Şahsen tanımam ama yakın bir arkadaşını tanıyorum.
I was his friend and he knew it.
Yakın arkadaşıydım ve o da bunun farkındaydı.
If you think I can see my oldest and closest friend... turned into an expatriate parlor snake... because Zenith isn't good enough for his wife...
Eğer en eski ve en yakın arkadaşımın sırf Zenith karısı için can sıkıcı olmaya başladı diye hovarda bir mülteciye dönüşmesine göz yumacağımı sanıyorsan...
Now I come to think of it, I'm not sure I wasn't his best friend.
Şimdi düşündüm de, en iyi dostu ben olabilirim.
I can't steal the wife of a host who says I'm his friend and shakes my hand, without giving him an explanation.
Arkadaşı olduğumu söyleyen ve elimi sıkan evsahibimin karısını çalamam,... hem de hiçbir açıklama yapmadan.
I was just gonna say, I have a friend that's out of town... and you might be able to stay at his place for a couple of weeks... and maybe by then things will break a little better for you.
Sadece şehir dışında bulunan bir arkadaşım olduğunu ve... evinde birkaç hafta kalabileceğini söyleyecektim. Belki o zamana dek işler senin için de yoluna girer.
This friend of mine... the guy I was telling you about that's out of town... I'm sure he wouldn't mind if I borrowed his car.
Şu şehir dışında olduğunu söylediğim arkadaşım... eminim arabasını ödünç almama aldırmaz.
In a normal situation... I can see where a young man would rebel at the idea of killing his best friend... but this ain't a normal situation.
Normalde... genç bir adamın en iyi arkadaşını öldürmeye karşı çıkmasını anlarım.
I can think of no more fitting last words for our friend than those which he himself wrote as his last words and wasn't able to deliver.
Aklıma arkadaşımızın arkasından söyleyecek son sözler olarak kendisinin kaleme aldığı fakat teslim edemediği son sözlerinden daha uygunu gelmiyor.
- It just so happens I'm a friend of his, too.
- İşe bakın ki, o da benim arkadaşım.
I want somebody to know what happened for a friend's sake, to clear his name.
Birinin olanları bilmesini istiyorum. Arkadaşımın adını temize çıkarmak için.
I am his friend.
Onun arkadaşıyım.
I like to recommend my friend Moore and his corn beef and cabbage.
Atla haydi. Arkadaşım Moore'un yerini tavsiye ederim. Kavurması ve lahanası iyidir.
We called it quits ages ago and I'm practically engaged to his best friend.
Onunla ilişkim çoktan bitti ve şimdi onun en yakın arkadaşıyla nişanlıyım.
I was gonna tell you about Holly Martins, an American, came all the way here to visit a friend of his.
Size Holly Martins hakkında birşeyler anlatayım. Amerikalı. Buraya bir arkadaşını görmek için gelmişti.
I just happen to be a friend of his and he, uh... disappeared last night.
Yalnızca onun bir arkadaşıyım. Dün akşam ortadan kayboldu da.
I will be his friend.
Olacağım.
If he needs me, he'll ask for me. Now, look, Doc, I'm an old friend of his.
- Benim eski bir arkadaşım...
I'm a friend of his.
Ben onun bir arkadaşıyım.
And I'm afraid, Moyzisch, that your friend Cicero has just about outlive his if any.
Ve korkarım Moyzisch, dostun Çiçero kendisinkini yitirmek üzere eğer vardıysa.
I'm so sorry to trouble you, but an old friend of your Uncle Homer phoned, his dearest friend, in fact the Duke of Lippoli. He would like to meet you.
Özür dilerim ama Homer Amca'nın yakın arkadaşı Lippoli Dükü telefon etti ve sizinle görüşmek istedi.
I'm a friend of his, in charge of saying prayers over his wife's grave.
Ben onun, eşinin mezarında dua okumakla görevli bir arkadaşıyım.
- I'm sure you're his friend.
- Onun dostu olduğunuza eminim.
I'm a friend of his.
Onun bir arkadaşıyım.
Maybe because I'm not his friend.
Arkadaşı olmadığım içindir.
If she's a distant friend of his and doesn't plan to notify the police, then I, personally, will help you bury Harry.
Eğer uzak bir arkadaşıysa, yetkililere haber vermeyi düşünmüyorsa Harry'i gömmene yardım ederim.
I'm his friend.
Ben onun dostuyum.
Only the poor fellow's dead, and as an old friend... I'm trying to help clear up his affairs.
Ne yazık ki öldü ve ben de eski bir dostu olarak, hesaplarını temizlemeye yardımcı olmak istiyorum.
But I'm his childhood friend.
Fakat ben onun çocukluk arkadaşıyım.
I'm a close friend of his father's.
Binbaşı Gruver'ı çocukluğundan beri tanırım.
That's when a fella needed a friend. I won't forget his initials, JJ.
Gerçek bir dosta ihtiyacım olduğunda, adını asla unutmayacağım JJ.
I think I'd better have a talk with your son Rick and his friend.
Sanırım oğlun Rick ve arkadaşıyla konuşmalıyım.
May I introduce my friend Marcello and his girlfriend Emma?
Sizi dostum Marcello ile tanıştırayım. Ondan daha önce bahsetmiştim.
- I'm not going alone with him or his friend.
- Onunla ya da arkadaşıyla yalnız gitmem. - Hayır hayatım, hep birlikte gidiyoruz.
- I'm Sam's friend. I'm his partner.
- Ben Sam'in arkadaşı ve onun ortağıyım.
I'm a friend of his.
Arkadaşıyım.
Glabrus is my friend, and I will not dissociate myself from his disgrace.
Glabrus benim dostumdur ve onun bu onursuzluğuna kayıtsız kalmayacağım.
I was thinking about that blind lieutenant and your young friend, charlie constable, with the blood on his hat, and... and then sometime during the night they stopped coming, and it got quiet on the road there, it got real quiet.
Kimse var mı?
You get me his picture and I'll send it to my friend DuBois in Haiti.
Siz bana onun bir resmini verin. Bende bu resmi Haiti'de yaşayan arkadaşım DuBois'a göndereyim.
I shall have a glorious lunch, everything to be cooked, of course, in this remarkable non-fattening safflower oil, and eventually, having followed my luncheon with several digestifs and a short walk, rejoin my friend tonight for the climax of his adventures at...
Görkemli bir yemek yiyeceğim, tabii her şey bu şişmanlatmayan ayçiçeği yağında pişecek. Yemekten sonra birkaç içki alıp kısa bir yürüyüş yapacağım sonra son sahneyi izlemek için arkadaşımla buluşacağım...
I'm an old friend of his.
Eski bir arkadaşıyım.
I am His friend still I believe.
Hala O'nun arkadaşıyım... O'na inanıyorum.
I was just as much a friend of his as you were.
Ben de sizin kadar arkadaşıydım.
I'm a friend of his.
Ben onun arkadaşıyım.
I received a letter from Mr. Owen asking me to join his house party and claiming friendship with a very old and dear friend of mine who was also to be here.
Bay Owen'dan ev partisine katılmamı isteyen bir mektup aldım, benim çok eski ve saygın bir dostumun arkadaşı olduğunu iddia ediyordu, ve o da burada olacaktı.
I am his director, producer and best friend.
Ben onun yönetmeni, prodüktörü ve en iyi arkadaşıyım.
I was his best friend.
Benim en iyi arkadaşım.
Well, maybe he ain't any Fred Astaire but he's my best friend, and I'm his best man.
Fred Astaire olmayabilir, ama o benim en iyi dostum. Ben de sağdıcıyım.
I'm returning the property of a friend of yours. The Duc de Richleau. His motorcar.
Bir arkadaşınızın malını iade ediyorum, Dük Richleau'nun otomobili.
He's an old friend, I know his script
O benim eski bir dostum, Elyazısını tanırım
I'm still his oldest friend.
Hâlâ onun eski arkadaşıyım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]