I'm worried about you translate Turkish
1,990 parallel translation
Hmm-hmm. Ah, well, right now I'm more worried about a safe distance between you and me.
Şu an, daha çok, seninle benim aramdaki mesafe hakkında endişeleniyorum.
I'm worried about you.
Senin için endişeleniyorum.
If you're worried about the children going without their drugs, - I'm sure someone...
Zavallı öğrencilerin uyuşturucusuz kalacağından endişe ediyorsan eminim birileri- -
I'm not gonna report you to HR. The only thing I am worried about is getting a boner. I'm not...
Seni İK'ya bildirmeyeceğim.
I'm so sorry. I was so worried about you.
Senin için çok endişelendim.
And you're not worried about her at all? Of course I'm worried about her.
- Buna rağmen hiç merak etmedin mi?
But quite frankly, I'm worried about you.
Ama açıkçası, senin için endişeleniyorum.
I'm not worried about you, Max.
Senin için endişelenmiyorum Max.
I, uh, I just want you to know that it... - It's not going to affect my work in any... - I'm not worried about your work.
Şunu bilmeni istiyorum ki bu işimi etkilemeyecek ve...
I'm worried about you.
- Tamam. - Senin için endişeleniyorum.
You know what, Henry's the one I'm worried about.
Biliyor musun, ben asıl Henry için endişeliyim.
Zübeyde Mum was so much worried about you... that I felt forced to tell her that you were hiding at your auntie's.
Zübeyde anne seni öyle merak etmişti ki halanda saklandığını söylemek zorunda kalmıştım.
Which is all I'm really worried about, just so you know,'cause I've checked every single hospital in a 50-mile radius
Ki endişe ettiğim tek şey de bu. Çünkü geçen dört haftanın her günü, 50 mil çevredeki her hastaneyi ve morgu kontrol ettim.
Oh, I thought you were worried she was gonna say something about whatever it is you're trying to hide from us.
Oh, bende senin bizden birşey sakladığın konusunda... O'nun bize birşeyler söylemesinden endişe duyduğunu sanmıştım.
And when I'm not worried about haddie... It's just like it never stops, you know?
Haddie'yle de ilgilenemediğim zaman beynim hiç susmuyor.
I'm sorry. I'm worried about you, Robert.
Üzgünüm ama senin için endişeleniyorum.
- You're the one I'm worried about.
- Ama ben daha ziyade senin için endişeliyim.
I'm getting worried about you.
Pekala hayatım. Endişelenmeye başladım.
Chuck, I'm worried about you.
Chuck, korkmaya başladım.
It's just, you know, I'm so worried about our babies.
Onlara izin verelim. Bebeklerimiz için çok endişeleniyorum da.
And even though I think it's kind of sexy, I'm worried about you. Why?
Ayrıca, seksi bir hareket olmasına rağmen, senin için endişeleniyorum.
And I'm just worried about when you leave.
Gideceğin zaman ile ilgili endişeleniyorum.
Anyway, I'm not the person you should be worried about.
Endişelenmen gereken kişi ben değilim.
I'm just worried about you. That's all.
Sadece endişeleniyorum hepsi bu.
You think I'm only worried about my profit. Is that it?
Benim kazancımdan endişe ettiğimi düşünüyorsunuz, öyle mi?
A little jittery, a little bit on edge but I'm gonna be okay. You know, I'm still, you know, a little... I've been really worried about you.
Hâlâ biraz gerginim, sinirliyim ama iyileşeceğim.
And I-I did want to say hi, but since you're a doctor, I thought I'd ask... should I be worried about this?
Seni gerçekten özledim ve merhaba demek istedim Ama sen doktor olduğun için bir sorayım dedim Bunun için endişe etmem gerekir mi?
Oh, I was worried sick about you.
Senin için endişelenmeye başlamıştım.
I'm a little worried about axl, though, you know?
Axl için biraz endişeliyim biliyor musun?
It's not you I'm worried about.
Beni endişelendiren sen değilsin.
I'm not worried about you.
Senin için endişelenmiyorum.
I'm worried about you, too.
- Ben de senin için endişelendim.
I'm worried about her being all cute and you being all, "did you put enough milk in the recipe?"
Ben şu tatlı tatlı "Tarife yeteri kadar süt koydun mu?" ayaklarından bahsediyorum.
I gotta tell you guys, I'm a little worried about Sheldon.
Bunu konuşmamız lazım çocuklar Sheldon için endişeleniyorum.
"You know, I'm worried about Sheldon " someday setting off a low-yield nuclear device because the cafeteria ran out of lime Jell-O. "
Yani Sheldon'ın günün birinde kafeteryada limonlu jöle kalmadığı için düşük gelirli bir nükleer cihazı çalıştıracağından endişeleniyorum ben.
I think you were more worried about me.
Sanırım daha çok benim için endişeleniyordun.
But right now I'm worried about you.
Şu an beni endişelendiren sensin ama.
Are you still worried about that ol'issue, I mean- -
Hala o sorunu kafana mı takıyorsun yani...
Look, I'm not worried, I just... Look, it's not about you and me, Calleigh.
Dinle, endişelenmiyorum, sadece bu yalnızca sen ve benimle alâkalı değil.
I'm just... I'm worried about you.
Yalnızca seni merak ettim.
Because you're my mom, and I love you, and I'm worried about you.
Çünkü sen benim annemsin, seni seviyorum, ve senin için endişeleniyorum.
Because I'm worried that if you leave therapy, everything that we've been talking about in here... your photographs, your sexuality, the issue with your birth parents... it's gonna all get buried.
Çünkü eğer terapiden ayrılırsan burada konuştuğumuz her şeyin. fotoğrafçılığın, cinselliğin, biyolojik ailenle olan sorunlarının hepsinin üzerinin örtüleceğinden endişeleniyorum.
I'm talking about life and death and you're worried about the pool?
Ben yaşam ve ölümden bahsederken sen havuz için mi endişeleniyorsun?
Right now, I'm more worried about you than the cops.
Şu anda polisten daha çok senin hakkında endişeliyim.
Are you worried about your job because I can get you a hundred more just like it at a heartbeat.
İşin konusunda mı endişeleniyorsun? ... çünkü sana anında onun gibi 100 iş bulabilirim.
I'm worried about Toby, and I think you're the only person who knows where he is.
Toby için endişelendim ve bence yerini bilen tek kişi sensin.
I'm worried about you, Nicholas.
Senin için endişeleniyorum, Nicholas.
Oh, sweetie, I'm so worried about you.
Tatlım, senin için çok endişelendim.
I'm worried about who's gonna pay the bills around here if you end up dead in some South American gutter somewhere.
Eğer, bir Güney Amerika'nın bilinmeyen bir yerinde ölürseniz faturaları kimin ödeyeceğinden endişeleniyordum daha çok.
I'm just worried about you.
Sadece senin için endişeliyim.
But still, I'm worried about you.
Ama hala senin için endişeliyim.
i'm worried 402
i'm worried about him 83
i'm worried about her 79
worried about you 17
about you 267
about you and me 17
about yourself 16
about your mother 24
about your 17
about your dad 25
i'm worried about him 83
i'm worried about her 79
worried about you 17
about you 267
about you and me 17
about yourself 16
about your mother 24
about your 17
about your dad 25
about your age 24
about your father 21
i'm watching you 97
i'm waiting for you 98
i'm working right now 17
i'm watching 80
i'm with 29
i'm working 521
i'm way ahead of you 64
i'm walking 73
about your father 21
i'm watching you 97
i'm waiting for you 98
i'm working right now 17
i'm watching 80
i'm with 29
i'm working 521
i'm way ahead of you 64
i'm walking 73
i'm with a friend 20
i'm with you now 22
i'm with you there 18
i'm warning you 559
i'm wondering 72
i'm waiting 335
i'm writing 37
i'm waiting for someone 45
i'm with you 610
i'm working here 57
i'm with you now 22
i'm with you there 18
i'm warning you 559
i'm wondering 72
i'm waiting 335
i'm writing 37
i'm waiting for someone 45
i'm with you 610
i'm working here 57