I asked around translate Turkish
357 parallel translation
- I see. - I asked around, though.
- Gerçi, etrafta soruşturdum.
I know, I asked around.
Biliyorum, soruşturdum.
So I asked around about this Sophie too.
Bu yüzden etrafta Sophie'yi de araştırdım.
- I asked around.
- Sordum soruşturdum.
I saw him and you coming out of Jacobs'place... and then yesterday I asked around about you.
İkinizi Jacobs'ın yerinden çıkarken gördüm. Dün de gidip oraya sizi sordum.
I asked around.
Etrafta soruşturdum.
I asked around.
Etrafa sordum.
And when I asked around, I was told the owner was staying here.
Sordum ve bana burada kaldığını söylediler.
Well, I asked around, and found Town Hall.
Etrafa sorup durdum ve bir kasaba kulübü buldum.
I asked around and there was this guy...
Etrafta sordum, bir herif vardı...
I asked around.
Herkese sordum.
I asked around.
Araştırıp öğrendim.
i asked around.
Etrafa sordum.
I asked around.
Araştırdım.
- I asked around. One of the guys.
- Ortalıkta bir kaç adama sordum.
I couldn't figure out what he was guarding so I asked around.
Neyi koruduğunu anlamadığım için çevrede soruşturdum.
Now, I asked around and this operation is the cheapest thing that you can do.
Çevreme sordum ve bu ameliyat yapılabilecek şeyler arasındaki en ucuzu.
I asked around.
Çevreye sordum.
I asked around.
Etrafa sordum soruşturdum.
- I asked all around the neighborhood and nobody claims him, so Sailor wants to keep it.
- Etraftaki komşulara sordum kimse tanımıyor, o yüzden Denizci bakmak istiyor.
I asked what is that strange costume you're parading around in?
Üzerindeki bu garip kıyafetin ne olduğunu sordum.
Nobody asked me and I wasn't anybody's friend especially but I stuck around
Beni davet eden olmadı, zaten kimsenin dostuda sayılmazdım. Ama ordaydım.
She looked around the room. And she asked me if I lived here.
Odaya baktı ve benim de burada yaşayıp yaşamadığımı sordu.
Called people, asked around and suddenly thought of looking in the phone book. Anyway, I'm glad you could come.
İnsanları aradım, herkese sordum,..... sonra aklıma birden telefon rehberi geldi.
Penny, darling, I've got to go out this morning and I've asked Robert to show you around.
Penny, canlm. Bu sabah dl § arl § lkmam gerek. Robert'tan sana etrafl géstermesini istedim.
I phoned Marston and asked him if there was anywhere around there that they had horses for hire.
Marston'ı telefonla aradım ve civarda at kiralayan birileri olup olmadığını sordum.
You know, when I called her up this morning... Just to touch base... She asked how the roads were around here
Bu sabah ilişkimizi düzeltmek için onu aradığımda... buralarda yolların nasıl olduğunu ve bir cipe ihtiyacı olup olmadığını sordu.
- Yes, for the first time in my life I asked around.
Evet.
All right, open your Young Latin Scholars, Book One with the grey cover ; page 27, the section I asked you to prepare around the form.
Pekala gri kapaklı genç latin alimleri 1 kitabının 27. sayfasını açın. Bu sayfada doldurmanız için ödev olarak verdiğim form var.
I asked you to show the lieutenant around.
Ben Komisere etrafı göstermenizi istemiştim.
I've asked around, but nobody says he shot your wife.
Etrafa sordum ama kimse karını onun vuracağını söylemiyor.
I got my friends and asked around. Yoon Seul.
Arkadaşım aracılığıyla öğrendim.
Polly, I have asked you, please, not to leave your strange drawings lying around.
- Haa, bız bızz bızz.. Polly, tuhaf çizimlerini etrafta... bırakmamanı rica etmiştim senden.
They just showed me around the place, and they asked me if I wanted to join. And I said, yes, I did.
Sadece etrafı gösterdiler,... ve katılmak isteyip istemediğimi sordular.
I asked him of course what he is doing and he turns around... with a huge grin on his face, and says,..
Tabii hemen ne yaptığını sordum.
In my dream, Steve came in and asked me if I wanted to fool around.
Rüyamda Steve geldi ve bana oynaşmak ister misin diye sordu.
He turned around and asked me would I fade him on credit.
Sonra dönüp ona kredi açıp açamayacağımı sordu.
I asked Rug Daniels to follow her around.
Rug Daniels'a onu izlemesini söyledim.
No, Doctor. As I recall, you came in and you looked around for a few moments. I asked you if I could help you with anything.
Hayır Doktor, hatırladığım kadarıyla buraya geldiniz, bir kaç dakika bakındınız ben "Yardım edebilir miyim?" diye sordum.
I asked you to go get me a packet of Sweet'N Low, that isn't what I asked for, that isn't what I wanted, that isn't what I needed, and that shit isn't gonna work around here.
Senden bana gidip şekerli tatlandırıcılı almanı istedim. Sense bana muadilini getirdin. Söylediğim bu değildi.
Well, I asked Bob, I mean, Mr. Jenkins, if he could see anyone moving around in the terminal and he said he couldn't.
Bob'a, yani Bay Jenkins'e sordum. Terminal civarında kimse görüp görmediğini sordum, göremediğini söyledi.
Well, when anyone ever asked me, I always said that I was named Jim after Jim Morrison of The Doors, because, you know, he had this great kind of life, like, just traveling around and writing his songs
Jim Morrison'dan aldığımı söylüyordum. Doors grubundaki bilirsiniz. Onun harika bir hayatı vardı, her yeri dolaşıyordu ve şarkılar yazıyordu.
I'm going up to the attic to see if there are an y dogs wandering around, you know, since it's Sunday and I asked God in church and everything again.
Yukari çatiya çikacagim etrafta gezinen bir köpek var mi bakmak için, biliyorsun, pazar gününden beri ve tanridan kilisede hepsini yeniden istedim.
Finally, I turned around... and asked him why he was following me.
En sonunda, arkamı dönüp beni neden takip ettiğini sordum.
I asked around.
Bir soruşturma.
But by the time I asked this question, there was no one around to answer it.
Bu soruyu sorduğumda cevap verecek kimse kalmamıştı.
You asked me to follow around your girl and I did.
Onu takip etmemi sen istedin. ve bende yaptım.
So, I flew home and asked my mother, Mummy, if I could nose around and see if some job, you know, spoke to me at one of her TV stations or radio stations or newspapers but not her brewery- - thank you very much!
Sonra hemen eve döndüm annemden, annişkodan haşır neşir olabileceğim bir iş istedim. Televizyon kanallarından biri olur dedim ya da radyo istasyonlarından, veyahut gazetelerinden biri. Ama bira fabrikası olmaz.
Some waitress asked about my situation, so for a day I was walking around here like I was hot crap.
Garsonun biri durumumu sordu diye.. ... sanki seksi bir şeymişim gibi ortalıkta gezinip durdum.
I asked Markus to drive around the block.
Markus'a blok etrafında dönmesini söyledim.
I've asked around.
Sadece ben değil. Başkalarına da sordum.
i asked you first 53
i asked 191
i asked first 21
i asked you 78
i asked myself 26
i asked them 16
i asked you a question 258
i asked you something 17
i asked for it 22
i asked him 111
i asked 191
i asked first 21
i asked you 78
i asked myself 26
i asked them 16
i asked you a question 258
i asked you something 17
i asked for it 22
i asked him 111
i asked her 65
i asked her to marry me 21
i asked him to 16
i asked you to do one thing 19
i asked mr 24
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
i asked her to marry me 21
i asked him to 16
i asked you to do one thing 19
i asked mr 24
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20
i ask the questions 35
i ask you 194
i ask you again 25
i ask 87
i ask myself 41
i ask again 16
around here 182
around money 20
i ask the questions 35
i ask you 194
i ask you again 25
i ask 87
i ask myself 41
i ask again 16