English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I guess that's it

I guess that's it translate Turkish

1,459 parallel translation
- I guess that's it, huh?
- Sanırım hepsi bu kadar, değil mi?
Well, I guess that's one way of putting it.
Evet öyle de denebilir.
I guess it was Alzheimer's that finally brought the old gal down.
Sanırım yaşlı kadını alt eden Alzheimer'di.
I guess that's about it.
Söyleyeceklerim bu kadar.
Well, I guess it's that time.
Pekala, sanırım zamanı geldi.
I guess that's just what's it like when you, you know...
Galiba hep böyle oluyor, şey olduğunda, bilirsin ya...
Well, I guess that's it, so... you know, give me a call if you have some time.
Sanırım hepsi bu kadar eğer vaktin olursa beni ararsın.
I guess I'm done. That's it for me, everybody, good night.
Bana ayrılan sürenin sonuna geldik, herkese iyi geceler.
I'm trying to get her interested in the dental equipment game, but I guess at that age, you know, it's just not cool yet.
Onun da diş malzemeleriyle ilgilenmesi için oyunlara alıştırıyorum ama sanırım bu yaşta, ona pek de çekici gelmiyor.
I guess that's it.
Oldu galiba.
Well, I guess that's it.
Pekala, sanırım hepsi bu.
But the thing I always remembered about the case... you know, being a P.I. I guess is that the Coroner's report called it "misadventure."
Bu olaydan benim aklımda kalan ise, biliyorsun özel dedektif olduğumdan sorgu yargıcı olayı "kaza" olarak değerlendirmiş.
I - I guess all I'm trying to say here, Will, is it's nice to know that whatever happens to me, you'll still be around to save the world.
Söylemeye çalıştığım şey, Will, bana her ne olursa olsun dünyayı kurtarmak için senin hâlâ buralarda olduğunu bilmek güzel bir şey.
I guess it's just like Nanny said... sometimes a man and a woman have an understanding that no one else understands.
Sanırım Dadı'nın dediği gibiydi. Bazen bir adam ve bir kadının arasında bir anlaşma vardır. Başka kimse anlamaz.
I guess that's what it is...
Herhalde öyle bir şey.
I guess it's all that fun and games... at the graveyard.
Galiba mezarlıktaki eğlenceden dolayı.
I guess that in some way it's true.
Sanırım bu bir bakıma doğru.
So, well, it's funny actually, because I only came here... to tell you that I'm not coming, but I guess you beat me to it.
Neyse, işin komik tarafı buraya gelme sebebim sana gelmeyeceğimi bildirmekti.
Unless it is to ride on the back of a dolphin, I'm gonna guess that is jumping off when it was a little bit close to where we're sitting.
Bir yunusun sırtında buraya gelmiş olmadığı sürece, ben onun buradan çıktığını düşünmeye devam edeceğim.
The only thing I'd guess that Stalin did not know was the Trinity had taken place and it's possible that he even knew that
Bu gelişmelerin, hayatta olan son görgü tanığı! Potsdam Deklarasyonu koşulsuz şartsız bir teslimiyete çağrı yapıyordu.
I guess that's it.
Sanırım sebep bu.
The lesson being, I guess, that... if there are all these different paths... then maybe it's not too late to change the one you're on.
Hikaye böyle devam eder, sanırım. Eğer bütün bu değişik yollar... Belki de hâlâ yolumuzu değiştirmek için çok geç değildir.
Well, I guess that's it.
Şey, sanırım bu kadar.
I GUESS THAT'S WHAT IT MUST FEEL LIKE TO BE INSANE- -
- Galiba insan delirince böyle hissediyor.
I guess that's what it must feel like to be insane...
- Galiba insan delirince böyle hissediyor.
With this one here, it's "lap lap lap", but I guess you already noticed that, didn't you?
Şuradakini görüyor musun? Vır vır vır... Fakat sanırım bunun farkına varmışsındır, değil mi?
Cpl. Venner, there's... a drug that priests sometimes use. It's called chamalla extract. I guess it's happy hour.
Onbaşı Venner rahiplerin bazen kullandığı bir ilaç var.
I guess the elders decided that I must have done something good with my life after all. Which is a relief, considering the mess I made of it.
Ben Elders hayatımda iyi bir şey yapmış olmalı karar sanırım, ki ben bu yapılmış karmaşa dikkate alınarak bir rahatlama, olduğunu.
But I guess I just kinda feel... eh, maybe it's old-fashioned. That when someone specifically asks me out on a date that maybe...
Ama belki de, biraz şey hissediyorum, hey, belki de bu biraz geri kafalılık ama... biri beni özellikle randevuya davet ettiğinde, belki...
Just your bad luck, i guess, that you sought sanctuary in the country of your victim, because, you see, these gentlemen, they just don't take too kindly to their citizens being murdered, no matter where in the world it happens.
Sanırım sığınağını kurbanının vatanında araman da senin talihsizliğin. Çünkü, göreceğin gibi, bu beyler, cinayet nerede işlenmiş olursa olsun, bir vatandaşlarının öldürülmesinden pek hoşlanmazlar.
What's that? Uh, well, I was going to give it to you, but I saw that the other girls weren't wearing flowers, so I guess it's not that kind of dance.
Ah, şey, bunu sana verecektim, ama diğer kızların çiçek takmadığını farkettim, sanırım bu o tarz bir dans değil.
Well, I guess that's why they call it Jenga.
Şeyy, sanırım bu yüzden ona Jenga diyorlar.
Well, Cindy, I guess it's true that big things come in small packages.
Cindy, Sanırım büyük şeylerin küçük paketlerden çıktığı doğru.
I guess now that i'm out of the picture... estella needs you to talk to teo, even if it's just to warn him about majors.
Sanırım şu an çerçevenin dışındayım. Estella Teo ile konuşmana ihtiyaç duyuyor Majors hakkında uyarmak olsa bile sadece.
So I guess it's the media and pharmaceutical companies'fault now, not the fact that she can't stop shoveling food down her throat.
Zaten hepsi medyanın ve ilaç firmalarının suçu. Gırtlağını tutamaması önemli değil.
I guess it's just, your best friend gets engaged, - you start thinking about that stuff.
Sanırım en iyi arkadaşın nişanlanınca aklına bu tür şeyler gelmeye başlıyor.
I don't know if that would work but I guess it's worth a shot.
Bu işe yarar yaramaz bilemem ama bence denemeye değer.
It's never easy to charge a man a second time around for something he's already been acquitted of, but I guess I'll cross that bridge when I come to it... if I come to it.
Adamı, aklandığı bir suçlamadan tekrar dava etmek hiç kolay değil. Artık o zaman bir çaresini bulurum. Tabii bir şey bulursam.
I guess I'm figuring he started with that'cause he knew it would cause a lot of pain, but wouldn't kill him.
Hayır.Haklısın.
Well, I guess that's it.
Sanırım bu kadar.
I guess that'll just make me the cutest, tiniest daughter in the whole pageant, now, won't it?
Buda bizi yarışma tarihinin en küçük en tatlı yarışmacısı yapar değil mi?
I guess that's it then.
Bu kadar o zaman.
I guess you just have to do whatever it is that... makes you feel complete, no matter how crazy it is.
Sanırım, bütün olarak hissetmeni sağlıyorsa, ne kadar çılgın olsa da, ne yapman gerekiyorsa onu yapmalısın.
I guess that's true, isn't it?
Evet, sanırım öyle olacak, değil mi?
I don't know, I guess it's a cliche, but I tend to think of mad scientists as... as madder than that.
Bilemiyorum, tahminimce sadece bir klişe, ama ben deli bilimadamlarının.. bundan da deli olduğunu düşünürüm.
It's... Okay, well, I guess I will take that book of short stories.
Pekala bende o zaman kısa hikaye kitaplarını alacağım.
So, I guess it's safe to say that you didn't talk to Whitey.
Whitey'le konuşmuşa benzemiyorsun, yanılıyor muyum?
Fine, well, I guess it's time that I tell you something that, at the moment, is... kinda relevant.
İyi, sanırım zamanı geldi... sana şimdi birşey söylemem gerek, konuyla direkt ilgili...
My name is Anna Tagaro and I'm a junior at Tree Hill High... and... since it's twenty fifty-five, I guess it's okay to say that...
Benim adım Anna Tagaro ve Tree Hill Lisesinde yeniyim... ve... şu an yıl 2055 olduğundan sanırım söylememde bir sorun yoktur...
But I guess it's always been that way.
Ama sanırım bu her zaman böyle olmuştur.
It's the only thing I could think of that was sweeter than you. Well, I guess it beats getting whopped upside the head, so...
Senden daha tatlı olabilecek tek şey bence bu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]