I left him translate Turkish
2,500 parallel translation
But when I left him he was a top student.
Fakat onu bıraktığımda en iyi öğrenci oydu.
And, uh, I just didn't... I... I left him with, uh, Carrie Anne.
Orada değildim onu Carrie Anne ile bıraktım.
I left him 1 0 minutes ago.
On dakika önce evde bıraktım onu.
I left him in here, I swear.
Onu burada bırakmıştım, yemin ederim.
I provided the right city jobs for him to hand out, and then I left him alone.
Ona uygun görevleri verdim. Sonra da onu yalnız bıraktım.
I left him at some bar on Abbot Kinney, and I started walking home thinking I'd catch whatever was left of Manhattan.
Onu Abbot Kinney'deki bir barda bıraktım. Manhattan'ın kalanını yakalarım diye düşünerek eve doğru yürüyordum.
I left him at the...
Onu bıraktım...
I left him.
Onu terk ettim.
- He was alive when I left him.
- Yanından ayrıldığımda hâlâ hayattaydı.
I left him on his own for a couple of minutes, nothing more.
- Onu birkaç dakikalığına yalnız bırakmıştım. O kadar.
I left him a cup of coffee this morning.
Sabah bir bardak kahve bile bıraktım yanına.
Yes, I left him with my mother.
Evet, onu anneme bıraktım.
Billy didn't leave me. I left him.
Billy beni terk etmedi, ben onu terk ettim.
I left him downstairs!
Onu alt katta bıraktım!
I left him a message at the cantina.
Barda ona mesaj bıraktım.
Actually, I just left him down at the store.
Aslında, az önce onu dükkânda bıraktım.
And after you left, I went up and talked to him.
Ve ayrıldıktan hemen sonra, evine gidip onunla konuştum.
I just left him a fifth message.
Az önce 5. defa mesaj bıraktım.
Well, I only know him because he suffered two strokes in the fifties that left him unable to speak or understand the meaning of words, but he was still able to teach and compose music.
Benim de onun hakkında bildiğim tek şey ellilerde iki kez felç geçirdikten sonra konuşma ve kelimeleri anlama yeteneğini kaybettiği ama yine de öğretmeye devam edebildiği ve müzik bestelemeyi başardığıdır.
This is all I've got left of him.
Ondan kalan tek şey bu.
And since he left earlier in his Escalade, I asked him where his car was.
Daha önce Escalade'iyle çıktığı için, otomobilinin nerede olduğunu sordum.
I emailed Brian saying I had his'roids and I was gonna rat him out unless he put 25 grand into a paper bag and left it underneath a bench at the quad.
Brian'a mail atıp, steroitlerinin bende olduğunu, bahçedeki bankın altına paket içinde 25 bin bırakmazsa onu ele vereceğimi söyledim.
I'm sure Louis has left the party by now, so I'll have to tell him at the consulate.
Eminim Louis şimdiye dek partiyi terk etmiştir bu nedenle ona konsolosluktayken söyleyeceğim.
I heard that his wife left him.
Karısının onu terk ettiğini duydum.
I mean, she's splitting hairs when she says it was her friend Tim that left him with us.
Yani, onu bize Tim'in bıraktığını söylerken,... kılı kırk yarıyordu.
I can't believe you left me for him!
Beni onun için terk ettiğine inanamıyorum!
Stopped here, I talked to him, and left.
Burada durdum, onunla konuşup çıktım.
I left word with him, like, a dozen times, and the shiny fuck is not returning my calls.
Elli kere, beni araması için haber bıraktım ; ama koduğumun keli beni aramıyor.
When I left your place, I saw him.
Sizden ayrıldığımda onu gördüm.
And finally, when I was about 12, I caught him with a left took to the liver, and he went down.
Sonunda, 12 yaşlarımdayken onu gafil avladım karaciğerine solu yerleştirdim ve yere düştü.
I left home to go to college and haven't seen him since.
" Doktor ve Bayan Richard Sullivan'ın arabası bir kamyonla kafa kafaya çarpıştı.
Yeah, I saw him in the woods, and he left an "A" message.
Evet. Onu ormanda gördüm, ve "A" notu bıraktığını da
Not when I knew him, but, uh... a few years after I left for NCIS,
Bildiğim kadarıyla eskiden yoktu ama birkaç yıl sonra NCIS'e katıldım.
I just left him here for a sec while I hit the head.
Su dökerken birkaç saniyeliğine yalnız bıraktım, o kadar.
I found what's left of him in the channel this morning.
Bu sabah kanalda ondan geriye kalanları buldum.
And I-I think she may be the last person who saw him before he left the city.
Ve şehri terk etmeden önce Michael'ı gören son kişi o olabilir.
I went to that mansion his grandfather left him.
Dedesinin ona bıraktığı malikaneye gittim.
I've only seen him from the left side.
Ben onu sadece sol tarafından gördüm.
All he wanted to do was suck me off and get me to come in his mouth, which I did, but he wouldn't let me touch him or anything, and then he left.
Tek istediği bana sakso çekmek ve ağzına boşalmamı sağlamaktı. Ben de boşaldım ama ona dokunmama izin vermedi ve çekip gitti.
That boy left his village two weeks ago to find work. I got him a kitchen job here.
O çocuk 2 hafta önce iş bulmak için köyünden ayrıldı.
You know, so I made him something and I left it at his place.
Bilirsin, bu yüzden ben de ona bir şey yaptım ve evine bıraktım.
I should've left him to his mess.
Onu pisliğinde bırakmalıydım.
I told him to go to the bathroom before we left.
Çıkmadan önce tuvalete git dedim.
I've left him 17 messages.
17 mesaj bıraktım ona.
I left behind my life in Spain to come here with him... and I don't know if it was the right decision.
Buraya gelmek için İspanya'daki hayatımı arkamda bıraktım ve bu doğru bir karar mıydı bilmiyorum.
What he's saying is, um, he ran away because they didn't want him or left him. I'm not 100 %.
Onu istemedikleri ya da onu terk ettikleri için kaçtığını söylüyor tam olarak emin değilim.
Al I have is a file that his mother left him before she died.
Tek bildiğim babasının intikamını almaya kalkmış olması.
I didn't before we left, and then while he was gone, I really missed him a lot more than I thought I would.
O ayrıldığında yoktu ama sonra onun yokluğunda onu hiç düşünemediğim kadar çok özledim.
the only thing I have left of him.
- Ondan bana kalan tek şeysin.
He left when I was really young, so I barely even remember him.
Ben çok küçükken bizi terketti, onu çok az anımsıyorum.
But I remember him for the bruises he left on Janet.
Ama ben onu Janet'ta bıraktığı morluklarla hatırlıyorum.