English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I left you

I left you translate Turkish

11,493 parallel translation
I'm... I'm sorry I left you alone with her so much.
Seni onunla çok fazla yalnız bıraktım.
Ah, I'm sorry, I left you alone with her.
Seni onunla bıraktığım için kusura bakma.
I mean, today she left me a voice-mail about how drowning would be a beautiful way to die, but otherwise, you know, same old Liv.
Bu gün bana boğularak ölmenin ne kadar güzel bir ölüm şekli olduğuna dair bir sesli mesaj bırakmış. Ama onun dışında bildiğimiz eski Liv.
As soon as you left, I told Mike don't bother proposing to you because you weren't going to say yes anyway.
Les takma kafaya.
I know I shouldn't have done it, but I thought, when you left, I thought maybe this was what was supposed to happen all along.
Biliyorum, yapmamalıydım. Ama sen gittiğinde düşündüm ki, düşündüm ki belki de bu ta başından olması gerekendi.
Oh, I knew I shouldn't have left you alone.
Seni boş bırakmamalıydım.
I see what the professor saw in you, but you made a mistake- - you left out one small detail.
Profesörün sende ne gördüğünü anlıyorum ama hata yaptın. Ufak bir ayrıntıyı atladın.
Anyway, I thought before you left on Christmas Eve, maybe we could have a party upstairs in my room.
Her neyse, siz gitmeden önce Noel arifesinde odamda parti yapabiliriz diye düşündüm.
And then finally I get round to the other side and I go, "Okay, he left," and then, "Phew!" you know, that is pretty intense.
Sonunda diğer tarafa dolandım "Tamam, gitti" dedim, içimizden "Uff! Çok iyiydi." diye geçirdik.
Hey, if you see Alicia, tell her I left something for her.
Eğer Alicia'yı görürsen, ona bir şey bıraktığımı söyle.
Oh, I forgot - Captain Hawdon came by and left you this.
Neredeyse aklımda çıkıyordu, Kaptan Hawdon geldi, bunu sana bıraktı.
Uh, you know, I must have left my brain up in the room as well.
Sanırım, beynimi de odada bırakmış olmalıyım.
I'm just saying, all you would- - That's all you would've had to done because I would've put you in the truck and we would've left.
Demek istediğim, senin sadece... Senin tek yapman gereken bana anlatmaktı çünkü seninle arabaya atlayıp oradan uzaklaşabilirdik.
As we know in the call, and as she rightly noted, "I would've put you in the car and we would've left."
Savcılığın Kapanış Konuşması Brendan'ın Duruşması, 2007 Telefon görüşmesinde annesi de ona "Seninle beraber arabaya atlayıp oradan uzaklaşabilirdik" diyor.
Okay, for those of you that are left, I suppose you'd like to meet your dragons.
Tamam, geride kalanlar siz olduğunuza göre sanırım ejderhalarınızla tanışmak istersiniz.
I thought you left.
Gittin sanıyordum.
I can't believe you just left.
Öylece çekip gittiğine inanamıyorum.
I'm afraid you've left "government" behind a long time ago.
Korkarým ki "hükümet" i geride býraktýn. uzun zaman önce.
You wanna be a part of it, but it's just the two of us and I'd be left out.
Bunun bir parçası olmak istiyorsun, ama bu sadece ikimiz ve ben dışarıda kalacağız.
I don't get it. I left Earth for a new life. But you end up back where you started.
Kafam almıyor, ben Dünya'yı yeni bir hayat için bıraktım sense başladığın yere geri dönüyorsun.
I mean, you see the way she left a price tag on the dress?
Hoş bir jest aslında elbisenin etiketini çıkarmaması, gördün mü?
If your left leg is Thanksgiving... and your right leg is Christmas... can I visit you between the holidays?
Sol bacağın Şükran Günü... sağ bacağın Noel olsa... iki bayram arası ziyarete gelebilir miyim?
"Hello Mark, I know I just left you asleep... but do you have any blood, sperm or old fingernails lying around?"
"Selam Mark, seni uyurken bıraktığımı biliyorum ama etrafta kan, sperm veya tırnağın yoktur herhâlde" mi?
You're all that I have left.
Bıraktığımın tekisin.
If you don't wanna do it, I've got ten authors who would give their left nut to get on Katie.
Eğer sen istemezsen Katie'ye çıkmak için sol taşağını verecek on yazar var.
You go left, I'll go right.
Sen sola git, ben sağa.
Caroline and John are all I have left, and I put them in danger because of you.
- Caroline ve John her şeyim ve senin yüzünden onları tehlikeye attım.
Every single time, he's looking for that left hook, I told you.
Hep sol kroşe atmaya çalışıyor, dedim sana.
I imagine call-up's left quite a hole in your ranks, so, in the interest of a quick turnaround, we'll let you have some of our people.
Sanırım çağrı mesajı senin saflarında bir delik bıraktı. Bu nedenle, hızlı bir dönüş için, halkımızdan bazılarına sahip olmana izin vereceğiz.
I'm quite irie... just being left alone over here, don't you know?
Buraya yalnız gelmekle iyi yapmadım, anlıyomusun beni?
I was afraid you left me because I wasn't fresh.
Artık taze olmadığım için beni terketmenden korkuyordum.
You've gone and left so many times I don't know if I want you to come back.
O kadar çok gidiyorsun ki dönmeni istemiyorum.
I came to make sure you'd left.
Bıraktığından emin olmaya geldim.
He is younger, stronger, with a far longer reach, but I can tell you from first, right and left hand experience why they call Manos de Piedra Hands of Stone.
Genç, güçlü ve çok uzun mesafe dövüşebiliyor ama sağ ve sol yumruklarını bizzat tecrübe etmiş biri olarak ona neden "Manos de Piedra", Demir Yumruk dendiğini söyleyebilirim.
Mike Acosta is ostensibly dead and buried and... 164 million dollars is still missing... and the only question I'm left with is whether or not you were in on it.
Mike Acosta görünüşte öldü ve gömüldü Ve 164 Milyon dolar halen kayıp Aklıma gelen tek soru ise
I told you we shouldn't have left them here alone.
Sana onu yalnız bırakmamamız gerektiğini söylemiştim.
- After I left those messages so many messages, you didn't call me once.
- Bu mesajları bıraktıktan sonra ki o kadar çok bıraktım ki, beni bir kere bile aramadın.
You know, I think i left the stove on at home.
Sanırım ben ocağı açık unutmuştum...
You should have left me here. I'm sorry, man.
Beni burada bırakmalıydın.
What I'm saying, Fireplug, is if you gotta leave a woman, you always make sure she thinks she left you.
Senin enişte Doblo'yu sattı mı? Dönerse senindir dönmezse zaten hiç senin olmamıştır.
The last time I saw you, you left me for dead.
Seni son gördüğümde, beni ölüme terk ettin.
You know how much of that is left after I pay my rent and all my fucking bills?
Sikik faturalarımı ve kiramı ödedikten sonra elimde ne kadar kaldığını biliyor musun?
But I should say that seeing as this is the one thing that was in your crib when you were left outside the orphanage, you should take a teeny-tiny, eensy-weensy little bit more care of it.
Ama söylemeliyim Bu tek mercekli olarak gören karyolanın içindeydi Yetimhanenin dışında bırakılmışlardı, Ufacık, ufak, hafif
But because of you, I left the Valley unprotected.
Ama senin yüzünden vadiyi savunmasız bıraktım.
I don't know, maybe you left your music at the club.
Bilmiyorum, belki müziğini kulüpte bırakmışsındır.
Yeah, well, the truth is... you know, I've been living in the old Westfalia here ever since my wife left me and took everything I had.
İşin aslı şu ki... Karım beni terk ettiğinden beri... bu minibüste yaşıyorum. Karım her şeyimi aldı.
Then perhaps this time when you return, I will have left.
Bakarsın bu sefer döndüğünde beni bulamazsın.
I tell you, we left even General Lee speechless.
Bakın söylüyorum, General Lee'nin bile ağzı açık kaldı.
I met you, when I thought I had nothing left in life, and be loved by you... as if he lived another 100 years, I could not ask for more.
Seninle tanışana dek, hayatın bittiğini düşünürken beni sevdin. Bir asırlık ömrüm olsa bundan iyisini isteyemezdim.
If you read this letter, it's because I left.
Artık bu dünyadan göçtüm. O yüzden bu mektubu okuyorsun.
May I help you? I'm Father Jenkins. I left a message for you earlier about a patient of yours Cassie Stevens.
Hastalarınızdan biri olan Cassie Stevens'la ilgili size daha önce bir mesaj bıraktım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]