English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I left

I left translate Turkish

44,199 parallel translation
When I left?
Ayrıldığım zaman?
It is exactly as I left it.
Tam olarak bıraktığım gibi.
I left a message for Marty and he's not there either.
Marty için bir mesaj bıraktım ve orada da değil.
Now that would've hurt a lot more if I left the ring on.
Yüzük parmağımda olsaydı çok daha acıtırdı.
I left the house.
Evi terk ettim.
And I left myself.
Ve kendimi bıraktım.
But Sir, I left with nothing more than fond memories.
Ama ben o otel odasindan sadece güzel anilarla ayrildim.
And a piece of cheese I left in my underpants last week.
Bir de geçen haftadan beri donumda duran peynir parçası.
I thought I left you for dead.
Öldüğünüzü sanmıştım.
I, um... I left something in the...
Ben bir şey bıraktım.
I left it on the hotel.
Otelde bırakmışım.
I left your mother's vagina before you. We grew up together.
Annenin rahminden senden önce çıktım, birlikte büyüdük.
Let's just hope turd junior is where I left him.
Umarım oğlan çocuğu onu terk ettiğim yerdedir.
Well, I left him in the same ditch he was gonna leave me in.
Beni atacağı çukurda bıraktım onu.
He's had three wives since I left him.
Ben onu terk ettikten sonra üç tane karısı oldu.
And I left, with bag and baggage
Çanta ve valizle terk ettim.
I probably left it in the, uh, nap room.
Muhtemelen uykuya kapalı odada bıraktım.
I should have left him. He was...
Onu bırakmalıydım.
I must have left them in the pen.
Ağılda unuttum herhâlde.
When Mom left the house, too, I was lonely and hungry and bored.
Anne de dışarı çıkınca yalnız kalıyordum karnım acıkıyordu ve canım sıkılıyordu.
Considering where your left hand is. - I'd say we're more than that.
Sol elinin olduğu yere bakacak olursak müttefikten daha fazlasıyız galiba.
The way I see it, it just the two of us left.
Gördüğüm kadarıyla sadece ikimiz kaldık.
Well, that'd be easier if he wasn't the only family member I have left.
Geride bıraktığım tek aile üyesi olmasaydı daha kolay olurdu.
Okay, ahem, I just left you, like, a 20-minute message and I got cut off.
Tamam, ahem, seni terkettim, 20 dakikalık bir mesajım kesildi.
What do I have to do to keep the one uncorrupted thing left in my life?
Hayatımda kirlenmemiş tek şeyi korumak için ne yapmam gerekiyor?
Once you've taken your share, and I've looked after the weak and needy, I'm left broke.
Zayıf ve acizleri de görünce, beş kuruşum kalmıyor.
Even I am left to wonder if we are pushing them too far.
Ben bile çok mu zorluyoruz diye düşünüyorum.
I want to get my arse out of here and see what's left of my life and the people in it.
- Buradan gitmek ve hayatımdan geriye kalanları ve içindeki insanları görmek istiyorum.
Uh, I can't be left alone... for more than five minutes.
Yalnız kalamıyorum. Beş dakikadan fazla dayanamıyorum.
I haven't seen her since she left me.
Beni terk ettiğinden bu yana görmedim ki onu.
I couldn't find the owner so I just left a note.
Bir bisiklet hırsızını durdurdum. Bisikletin sahibini bulamadım. O yüzden not bıraktım.
I know you left detention.
Okul cezasından kaçtığını biliyorum.
I know you left the hotel room in Washington.
Washington'dayken otelde kalmadığını biliyorum.
I'll tell you, when dad left
Babam gittiğinde sana anlatacağım.
I've got ten pages left.
On sayfa kaldı.
It's all I have left of her,
O bir hatıra. Ondan kalan tek şey
Okay, boys. I got a half a rhubarb left.
Beyler, yarım ravent var.
All I remember is, uh, the day he left...
Tek hatırladığım şu :
They put a tube in here. And I've got a metal stent in my left coronary artery.
Buramdan bir tüp soktular ve sol koroner atardamarıma metal stent takıldı.
Is there anything left of your £ 4,000 I gave you?
Sana verdiğim 4 binden bir şey kaldı mı?
I never left her.
Onu asla yüzüstü bırakmadım.
I never left him.
Onu hiç terk etmedim.
I never left you.
Seni hiç terk etmedim.
I never left missy.
Missy'yi hiç terk etmedim.
I must have left it in the car.
Arabada bırakmışım.
I don't know who the fisherman is but I know he left my wife and my son on an island to die.
Balıkçının kim olduğunu bilmiyorum, ama karımı ve çocuğumu adada ölüme terk ettiğini biliyorum.
I wonder if it was maybe when your wife left you for another guy.
Belki de eşinin seni terk edip başka bir adama gitmesiydi.
I'm glad they left.
Gelmenize sevindim.
- Left most of it in there, I think.
- Sanırım büyük kısmı orada kaldı.
And just arriving, I have seen people starving, left to rot like garbage.
Ve buraya geldiğim anda, açlıktan ölen insanları gördüm, çöp gibi yerde çürüyorlardı.
I thought I'd left it on the table.
Sanırım masanın üzerine bırakmıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]