If you like that translate Turkish
6,019 parallel translation
If you ever pull any shit like that again, I'll kill you myself.
Eger bir daha böyle bir sey yaparsan Seni kendim öldürürüm!
- If you had a child like that, what would you do?
Eğer böyle bir çocuğun olsaydı, ne yapardın?
That's a good deal if you're a quick draw and you like short hair.
İşini çabuk hallediyorsan ve kısa saçlıları seviyorsan şu iyi.
If you didn't have that mullet, you'd probably be like everybody else in the labs.
O saç yelen olmasaydı, laboratuvardaki tiplerden biri olacaktın sen de muhtemelen.
No, I just meant that, you know, if we're having people over, I just would like to be a little more organized.
Hayır, demek istediğim insanlar buraya gelecekse daha derli toplu olmak isterim.
Is that not like... how you might keep someone if you've kidnapped them and raped them.
Birini alıkoyup tecavüz etsen tam da o şekilde yapmaz mısın?
You're nothing like him, if you're ever worried about that.
Eğer endişe ediyorsan, ona hiçbir şekilde benzemiyorsun.
If you don't like that, then bodyguard.
O da hoşuna gitmediyse o zaman korumam ol.
Go to bed, if you have time to waste like that.
Lüzumsuz şeylere kafa yoracağına git de uyu.
Any man would be shaken if someone like you told him that you liked him.
Açıkçası adam gibi adamsa senin gibi bir kız hoşlandığını söylediğinde etkilenmeme gibi bir şansı yok.
If I whine like a woman... it is because you molded me that way.
Eğer kadın gibi sızlanıyorsam, sebebi beni bu hale getirdiğin için.
Whereas his colleagues would have a viewpoint like that but include somehow a sense of themselves, even if it was just a bit of balcony or whatever, here you get no sense of the window frame, no sense of his presence.
Aynı dönemde benzer bakış açısını kullanan ressamlar resme kendilerinden bir şey katardı. Resimde balkonun bir ucu ya da benzer şeyler görünürdü. Bu resimde pencere pervazı gibi şeyler yok.
I mean, there are various ways of looking at it, but I think the right decision was that we should not have people projecting things, using our facade as a billboard, if you like, because it diminishes the impact of any occasion
Konuya farklı açılardan bakmak mümkün. Bence doğru karar şudur : Başkalarının bizim binamızın cephesini ilan panosu olarak kullanıp bir şeyler yansıtmasına izin vermemeliyiz.
It is an opportunity for us, potentially, to take a little bit more involvement, if you like, in something that has the potential to be broadcast to 18 million viewers.
18 milyon izleyiciye ulaşma potansiyeli olan bir organizasyonda biraz daha aktif yer almamız bizim için bir fırsat olabilir.
- Gill and I, or whomever - work to shape that so that, if we think we then need to get more out of it, if you like, we can be doing that.
Ortaklıktan daha fazla şey elde etmemiz gerekiyorsa, o zaman o yönde çalışırız.
Would you like that, if I just stay here.
İstersen kalabilirim.
Only reason to go in that house is to see what it would be like if it happens to you.
O eve gitmenin tek sebebi bu senin başına gelseydi ne olurdu diye merak etmen.
If something like that did happen, what would you do?
Eğer öyle bir durumda kalırsak sen ne yaparsın?
I guess, if you want to oversimplify it like that.
Galiba, eğer bunu böyle baside indirgersen.
So you'd better be sure because if you ever do anything like that again,
O yüzden emin olsan iyi edersin. Çünkü bir kez daha böyle bir şey yaparsan seni boşarım.
Inspector Taylor'd like you to take another three weeks off work and if he sees you inside Norland Road nick during that time, he'll kick your arse down the stairs.
Müfettiş Taylor sana 3 hafta daha işten uzaklaştırma verdi. Eğer seni Norland Karakolu'nun oralarda görürse canına okur.
So, she would like to see you again if that is okay with you that she will be leaving.
Seninle tekrar görüşmek istiyor, eğer ayrılmasını sorun etmeyeceksen.
Even if it's true... the things you said to him, you don't talk to this man like that.
Söylediklerin doğru olsa bile onunla böyle konuşmazsın.
If you knew what my life was like, you would realise that that isn't really much of a threat.
Hayatımın nasıl olduğunu bilseydin, tehdite değer olmadığını fark ederdin.
I don't mean pretty because she's my mom, but pretty like if you saw her, you'd think, "that's a pretty lady." Yeah.
Güzel derken öyle demek istemedim, annemdi o çünkü onu gördüğünde "ne güzel bir kadın" derdin.
Okay, now, if you want to hit me in the face, you got to imagine that the target is like a foot behind me and you got to punch through my face to hit that target.
Tamam, şimdi benim yüzüme vurmak istiyorsan hedefinin benim bir adım arkamda olduğunu hayal etmelisin ve benim yüzümün yanından geçip o hedefi vurmalısın.
See, if you said stuff like that on real dates, you would be fine.
Gördün mü, işte bu tarz güzel şeyleri buluşmalarında da söylesen sıkıntın olmayacak.
If anyone felt like that, you'd have been fired by now.
- Eğer böyle düşünen biri olsaydı, çoktan kovulmuştun.
I guess if you have a reclusive step daughter and a dying wife, that 800 grand seems like easy pickings.
Yalnız başına yaşayan bir üvey kızın ve ölüm döşeğinde bir karın olduğunda 800 bini kolayca çalabiliyorsun sanırım.
If you'd like to compare bank balances, I could have that arranged.
Eğer banka hesaplarını karşılaştırmak istiyorsan... bunu ayarlayabilirim.
If you try anything like that again, I throw my grenade.
Eğer bir daha böyle bir şey denersen,... elimdeki bombayı patlatırım.
But you say something like that to somebody, it hurts, especially somebody of her age, especially if you're you.
Ama birine böyle bir şey dersen kırılır, özellikle de onun yaşındaysan,... özellikle de söyleyen sensen.
And if that sounds like a flag, if this is a flag, that means that you are a soldier!
O bayraksa bu da bayraktır Yani sen bir askersin.
Those beasts that you're referring to, they be under Esther's control, but like you said, they're my people, so if you hurt them, your bitch mother will be the least of your problems.
Canavar diye tabir ettigin o insanlar Esser'in kontrolü altinda. Ama senin de söyledigin gibi onlar benim halkim. Eger onlara zarar verirsen tek problemin o kaltak annen olmaz.
If you want to look at it like that, that's fine.
Konuya illa bu sekilde bakacagim diyorsan, tamam bak.
But I'm... I fear that this may be a prelude to an emergency because if... you know, what if Michael's behind this and he's setting me up for something worse, like, way worse, though?
Ama korkarım bu bir acil durum başlangıcı olabilir.
If you two had gone ahead and gotten married, who knows where we'd be. Who is the God... " Who is a God like unto thee, that pardoneth iniquity, and passeth by the transgression of the remnant of his heritage?
Siz evlenmiş olsaydınız, kim bilir nerede olurduk. " Senin gibi suçları silen, kendi halkından geride kalanların, isyanlarını bağışlayan, başka tanrı var mı?
If you had gotten together with us like we'd asked, you would know that I'm a different person now.
Eğer istediğimiz gibi bizimle birlikte olmuş olsaydın benim artık farklı bir insan olduğumu biliyor olurdun.
Sometimes I wonder what life would have been like if you jumped off that train with me.
Bazen nasıl bir hayatım olacağını merak ediyorum. Şayet benimle trenden atlasaydın.
Tash, if you do stuff like that, you're gonna alert people that you're here.
Tash, böyle şeyler yaparsan insanlara burada olduğunu çaktırırsın.
If you've got a problem basing a relationship on a contract, I'd like to tell you about 13 plucky colonies that entered a "relationship agreement" called the U.S. Constitution.
Bir ilişkiyi anlaşmaya dayandırmak senin için bir sorunsa ABD Anayasası adında bir ilişki anlaşması yapan 13 cesur koloniden bahsetmek isterim sana.
It would make me so happy if you said things like that.
Böyle şeyler söylesen acayip mutlu olurdum.
Whether it's a long time or a short time, I just want to spend it with you... if you'll have me. That sounds like - -
Kısa ya da uzun zaman olsun bu zamanımı seninle geçirmek istiyorum.
And I really like you, But I thought that if I told my dad about us, Then it would make this real,
Ve senden gerçekten hoşlanıyorum ama babama anlatırsam bunu gerçek kılacağımı birdenbire kaybedebileceğim veya mahvedebileceğim bir şeye dönüştüreceğimi düşündüm.
Like, what if you just drive into a car with that thing?
Mesela bu şeyle bir arabaya dalsan ne olur?
If that's what it sounds like to you.
Sana nasıl göründüyse.
Jessica, you're the one who asked me to buy that stock, and I made it questionable, like you asked, but if Sean Cahill comes at us for attempting to park it, that is on you, not my work.
Jessica, o hisseyi satın almamı isteyen sendin ve istediğin gibi şüpheli bir duruma getirdim ama Sean Cahill bunun yüzünden bizi gizlice iş yapmakla suçlarsa bu senin suçun olur benim değil.
If I run this through prints, we could get a hit on Mike, and I am betting you that he is watching my reports like a hawk.
Eğer bu izin üstünden gidersem Mike ile ilgili bir ipucu bulabiliriz ve bahse varım atmaca gibi benim raporlarımı izliyordur.
If he ever pushes you too far, then I want you to tell me, because I know what that's like.
Eğer seni çok zorlarsa, bana söylemeni istiyorum. Çünkü nasıldır bilirim.
So, look, maybe if you invited one or two of the students that you like...
Öyleyse, bak, belki sevdiğin bir ya da iki öğrenciyi davet etseydin...
After that... If you don't like what you hear you still want me dead, you take your shot.
Ondan sonra eğer duyduklarını beğenmezsen beni öldürebilirsin.
if you like that sort of thing 23
if you want 1750
if you're happy and you know it 31
if you don't mind 1583
if you don't mind me asking 146
if you 535
if you want to talk to me 22
if you can't beat' em 19
if you're hungry 89
if you like 1152
if you want 1750
if you're happy and you know it 31
if you don't mind 1583
if you don't mind me asking 146
if you 535
if you want to talk to me 22
if you can't beat' em 19
if you're hungry 89
if you like 1152
if you don't 701
if you don't eat 20
if you please 567
if you don't talk 19
if you need anything 442
if you ask me 829
if you're 71
if you can't 87
if you want it 177
if you don't believe me 187
if you don't eat 20
if you please 567
if you don't talk 19
if you need anything 442
if you ask me 829
if you're 71
if you can't 87
if you want it 177
if you don't believe me 187