English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / In cold blood

In cold blood translate Turkish

768 parallel translation
But those two men killed a man in cold blood, and they've got to pay.
Fakat bu adamlar gözünü kırpmadan masum birini öldürdüler ve bunun hesabını vermek zorundalar.
- To be shot down in cold blood.
- Soğukkanlılıkla vurulmaları için.
Not in cold blood, Blackie.
Bu kadar soğuk kanlı olamazsın Blackie.
I could kill you in cold blood for what you've done to him.
Ona yaptıkların için seni kılımı bile kırpmadan öldürebilirim.
You know that since he's been out here he's killed two officers in cold blood.
İki memuru soğukkanlılıkla öldürdüğünü biliyorsun.
Not in cold blood.
Soğukkanlılıkla yapamadım.
I'd prefer to have her think it was in cold blood.
Soğukkanlı bir cinayet olduğunu sansın.
- You wouldn't shoot us in cold blood.
- Bizi soğukkanlılıkla vuramazsınız.
You were going to butcher her in cold blood.
Onu soğuk kanlılıkla öldürecektin.
If we give ourselves up, they daren't murder us in cold blood.
Teslim olursak, bizi soğuk kanlılıkla öldüremezler.
I do not like it, is worse than killing in cold blood.
Bu fikri sevmedim, onu soğukkanlılıkla vurmak gibi. - Haydi, çok ağır.
The State will prove... not only did the defendant rob the express office... but also that he shot down the watchman, Wilson, in cold blood.
İddia makamı sanığın sadece soygunu gerçekleştirdiğini değil bekçi Wilson'u da soğukkanlılıkla öldürdüğünü ispatlayacaktır.
I'm warning you, I'll kill you in cold blood.
Seni uyarıyorum, seni hiç acımadan öldürürüm.
One morning he was taken out and shot, murdered in cold blood.
Bir sabah, hücresinden alınıp dışarı çıkarıldı ve soğukkanlılıkla öldürüldü.
You can murder a man, kill in cold blood... but you cannot pull a man's beard!
Soğukkanlılıkla bir adam öldürebiliyor ama onun sakalını çekemiyorsunuz!
Your own son almost murdered in cold blood.
Çocuğun neredeyse soğukkanlılıkla öldürülüyordu.
- In cold blood?
- Acımasızca?
In battle, yes! But not in cold blood like this!
Savaştayken tamam ama böylesine soğukkanlılıkla yapılanı görmedim.
This was done in cold blood.
Bu soğukkanlılıkla yapılmış.
You've killed a man in cold blood.
Soğukkanlılıkla bir insanı öldürdünüz.
Just don't want them fancy friends of yours... to say you had a brother who shot you down in cold blood.
Züppe arkadaşlarının ağabeyini gözünü kırpmadan vurdu demelerini istemiyorum. Hepsi bu, Jesse.
In cold blood like that?
Böyle soğukkanlılıkla?
They were gonna kill Lufton in cold blood when I stepped in.
Ben engellemeseydim, Lufton'u soğukkanlılıkla öldüreceklerdi.
He shot me down in cold blood.
Beni soğukkanlılıkla vurdu.
DO YOU THINK YOU CAN KILL A MAN IN COLD BLOOD
- Nasıl? soğukkanlılıkla bir insanı öldürebildiğini ve bunu unutabildiğini düşünüyormusun.
- In cold blood?
- Soğukkanlılıkla mı?
He's not a fool... he's not going to shoot me like this in cold blood.
O bir aptal değil... beni böyle soğukkanlılıkla vurmayacak.
You wouldn't kill me in cold blood, would you?
Beni soğuk kanlılıkla öldürmezsin, değil mi?
You wouldn't kill them in cold blood.
onu soğuk kanlı öldürmeyin
One minute you're ready to shoot him down in cold blood.
Bir dakika sen soğuk kanlılıkla ona ateş etmeye hazırsın..
The blow was provoked, you know it, provoked in cold blood.
Düello için tahrik vardı, bunu sen de biliyorsun, soğukkanlılıkla yapılan bir tahrik!
We do not kill in cold blood.
Soğukkanlılıkla öldüremeyiz.
I killed her deliberately and in cold blood... and she wasn't my first victim either.
Onu soğukkanlılıkla ve kasten öldürdüm... ve o benim ilk kurbanımda değildi.
You make it sound as if you shot him down in cold blood.
Onu soğukkanlılıkla öldürmüş gibi anlatıyorsunuz.
In cold blood?
Soğukkanlılıkla mı?
But did I have it in me to kill him in cold blood?
Peki ama O'nu öldürebilecek soğuk kanlılığa sahip miydim acaba?
Are you sure you'd be able to use it in cold blood?
Bunu soğukkanlılıkla kullanabileceğinden emin misin?
Could you use it in cold blood?
Soğukkanlılıkla kullanabilir misin?
He's never shot down a man in cold blood.
Hiç kimseyi soğukkanlılıkla öldürmüyor.
I guess he deserved it, killing those two women in cold blood like that.
Kılını kıpırdatmadan iki kadını öldürmekle, bence bunları hak etti.
These hands that once caressed you killed a man in cold blood.
Bir zamanlar seni okşayan bu ellerle bir adamı hunharca öldürdüm.
- I know he killed a boy in cold blood.
Soğuk kanlılıkla bir çocuğu öldürdüğünü biliyorum.
Roberto was killed in cold blood by three guys who hated him because he had darker skin.
Roberto daha koyu bir teni olduğu için ondan nefret eden üç adam tarafından öldürüldü.
Not in cold blood.
Soğuk kanlılıkla değil.
This guy killed a man in cold blood, and he's going to pay for it.
Bu adam birisini soğuk kanlılıkla öldürdü ve bunun bedelini ödeyecek
- That lawyer shot him in cold blood!
- Avukat onu soğukkanlılıkla vurdu!
I start to figure maybe they won't take me... and some cold sweat runs down the middle of my back, and my head begins to buzz... and everything in the middle of the room begins to swim... and I get black spots in front of my eyes... and they say I've got high blood pressure again.
Belki de beni hiç almayacaklarını anlamaya başlarım ve sırtımdan aşağı soğuk terler akarken, beynim çınlamaya başlar ve odanın ortasındaki her şey havada yüzerken gözüm kararmaya başlar ve gene tansiyonumun yükseldiğini söylerler.
It is quiet, but killed his brother in cold blood, in Dermot.
Kardeşini soğuk kanlılıkla, gözünü kırpmadan öldürmüş.
Even now, when I think of his eyes, my blood turns cold in my veins.
Şimdi bile, onun gözlerini düşündüğüm zaman, kanım damarlarımda donuyor.
Not until you can do it in perfectly cold blood.
Sen bunu sakin bir şekilde yapana dek olmaz.
I could tell you things that would make your blood run cold in your veins... and I'm not kidding!
Kanınızı damarlarınızda buz kestirecek şeyler anlatabilirim şaka yapmıyorum!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]