In high school translate Turkish
5,982 parallel translation
I played hockey in high school.
Lisede hokey oynardım.
Look, you given any though to re-enrolling in high school?
Şey, sen, hiç tekrar liseye gitmeyi düşündün mü?
He, uh... he played chess in high school ;
O, lisedeyken, satranç oynuyormuş. Heyecanlı biraz. Şah.
In high school, I was voted "most appropriate."
Lisede "en uygun" seçilmiştim.
Since we were still in high school.
Phuong'u severdim.
Dude, in high school, going to a Prince party would've been your dream come true. You were obsessed.
Dostum, lisedeyken Prince'in partisine gitseydin hayallerin gerçekleşmiş olurdu.
But I'm sure all the boys back in high school told you that.
Ama kesin lisedeki bütün oğlanlar bunu söylemiştir.
But then I got to thinking, maybe I should rent it out to a couple of nerds I knew back in high school.
Sonra tekrar düşündüm, Belki de bir zamanlar liseden Tanıdığım iki salağa kiralarım.
I told you he gave my BMX boyfriend in high school $ 15,000.
Lisedeki bisikletçi sevgilime 15 bin dolar verdi demiştim.
I'm in high school.
Liseye gidiyorum.
Aw, everybody in high school feels like that at some point.
Lisede herkes bir noktada böyle hisseder.
I need to get back to my original goal- - making sure everybody knows everybody, because we all know the friends you make in high school are the friends you have for life.
Asıl hedefime geri dönüp herkesin tanışmasını sağlamalıyım. Çünkü herkes bilir ki lisede edindiğin arkadaşlıklar tüm ömrün boyunca devam eder.
I was in high school.
Lisedeydim.
I used to play in high school.
- Lisedeyken oynardım.
Back in high school... Scheming to steal someone else's man, talking behind each other's backs.
Lisedeyken... başkasının sevgilisini çalmak için planlar yaparak birbirinin arkasından konuşarak...
She's back in high school.
Tekrar liseye dönmüş.
This turd in high school who used to call me wide load.
Lisedeyken bana ağır vasıta diyen ibnenin teki.
I made fun of all the fat girls in high school.
Lisedeyken tüm şişman kızlarla dalga geçerdim.
Look, I dated this girl, Cassidy, in high school, and, uh, she was the first girl
Lisede Cassidy'le çıkmıştım.
The big deal is, Sue is still in high school, and she should be doing high-school things.
Fark eden şu Sue hala lisede ve lise öğrencisi gibi davranmalı.
Because this prom reminds me that... you had, like, a million friends in high school and everyone thought you were awesome, and I spent four years making fun of everyone and hiding mops so the janitor would think he was going insane.
Çünkü bu balo bana senin lisede bir ton arkadaşın olduğunu herkesin seni sevdiğini ve benim 4 yıl boyunca herkesle dalga geçtiğimi ve hademe delirdiğini sansın diye paspası saklayıp durduğumu hatırlatıyor.
Hey, maybe we wouldn't have gotten together if we were in high school.
Evet, belki lisede olsak bir araya gelmezdik.
But that's because kids in high school are idiots.
Ama bunun sebebi liselilerin geri zekâlı olması.
This was my conversation with my friends every Monday in high school :
Lisedeki arkadaşlarımla her Pazartesi günkü konuşmam :
I stopped pretending to like girls in high school.
Kızlardan hoşlanıyormuş gibi davranmayı lisede bıraktım.
OR, AS EVERYONE IN HIGH SCHOOL USED TO CALL ME... all :
Ya da eskiden lisede herkesin bana şöyle dediği...
- NO, LOOK, THE WHOLE POINT OF GOING TO COLLEGE IS TO GET AWAY FROM ALL OF THE PEOPLE THAT YOU HATED IN HIGH SCHOOL.
Hayır, bak, üniversiteye gitmenin özelliği lisede nefret ettiğin tüm kişilerden uzaklaşmaktır.
REALLY SENSITIVE AND EVERYTHING. SHE WAS NOT INTO YOU IN HIGH SCHOOL.
Lisedeyken seninle ilgilenmiyordu.
I RECALL IT GOING A LITTLE BIT DIFFERENTLY IN HIGH SCHOOL.
Bunun liseden biraz daha farklı olacağını yeniden hatırlatıyorum.
YOU'RE, LIKE, SO STUCK IN HIGH SCHOOL.
Lisede tıkılıp kalmışsın sanki.
YOU KNOW, IN HIGH SCHOOL, THEY USED TO CALL ME A DEPRESSED DOG.
Eskiden lisedeyken bana "bunalıma girmiş köpek" derlerdi.
She had a wreck in high school, had to have surgery.
Lisede kaza yapınca ameliyat olmuştu.
Dating a college guy made it harder to get into high school stuff, some of which I hated in the first place, like being cheer bitch, but sadly, while my heart was in college, my head was stuck in high school,
Üniversiteli bir erkekle çıkmak liselilerin arasına girmeyi zorlaştırıyordu. Özellikle bazılarından nefret ediyordum. Mesela pon pon kız saçmalığı gibi.
Listen, I'm sorry I didn't tell you about the pageant, but this is why I didn't want you to come, because I'm still in high school, and I have embarrassing parents, and a ridiculous amount of ex-boyfriend drama,
Dinle, sana güzellik yarışmasını söylemediğim için üzgünüm ama işte bu yüzden gelmeni istemiyordum. Çünkü ben hala lisedeyim ve beni rezil eden bir ailem var ve saçma derecede çok eski sevgili draması ve eğer bunlarla başa çıkamayacaksan anlarım.
But if it does, you're gonna do whatever you did on all those lonely nights in high school, okay?
Ama açılırsa, lisedeyken geçirdiğin yalnız gecelerde yaptığını yapacaksın.
In high school,
Bak. Lisedeyken
Things never got... too serious for us back in high school for a number reasons, but the truth is, things haven't gotten too serious for me with anyone.
Lisedeyken birçok sebepten ötürü olaylar işler bizim için asla ciddileşmedi... ama gerçek şu ki işler benim için kimseyle ciddileşmedi.
In high school I did everything I could not to take my shirt off in front of other people.
Lisedeyken tişörtümü diğer insanların önünde çıkarmamak için her şeyi yapardım.
You know, it's not gonna be romantic as if I were back in high school, and I don't need, like, a big moment or anything, but... as silly as it sounds,
Bilirsin işte lisedeymişiz gibi romantik olmayacak. Ve ben öyle büyük bir şey falan da istemiyorum. Ama...
We're not in high school anymore.
Artık lisede değiliz.
The me that just started high school, fell in love with Saeko-san, who was one year my senior, at first sight.
Böylece liseye başladığımda bir yıl üstüm olan Saeko-san'a aşık oldum. Hem de ilk bakışta.
I first met the bride Saeko-san in the first year of high school.
Saeko-san'la liseye başladığımda tanıştım.
Wow, so high school in England.
- Vay, demek liseye İngiltere'de gittin.
Well, if it was high school students, I'd say a visit to the queen bees is in order.
Eğer lise öğrencileriyse, kraliçe arıları ziyaret etmenin zamanı geldi.
In Alaric's defense, he couldn't exactly compel himself a job back at the High School.
Alaric'in mazereti kendisini tekrar lisede öğretmenlik yapmaya ikna edememesiydi.
She could've been awkward in high school.
Muhtemelen lisede tuhaf biriydi.
She's gonna be in her high school talent show.
Lise yetenek gösterisine gidecekmiş.
Kids grow only in this town from kindergarten to high school.
Anaokulundan liseye kadar iğne ucu kadar değişmedi.
Pageant prep was in high gear, and all I could think about was how this would look to Luke, like a high school freak show.
Yarışma için hazırlıklar tam gaz devam ediyordu. Ve ben tüm bunların Luke'a nasıl görüneceğini düşünüyordum. Ucube liseli gösterisi gibi.
With Matty's dirty secret finally out in the open, my high school drama had taken center stage... and it turns out that Luke couldn't handle the show.
Matty'nin kirli sırrının açığa çıkmasıyla beraber benim lise dramam sahnedeki yerini almıştı ve görünüşe göre Luke gösteriyi kaldıramamıştı.
Ah, high school, that carefree time in your life when the stress of the real world seems miles away- - at least, it used to be.
Lise... Gerçek dünyanın stresinin çok uzak göründüğü hayatın kaygısız devri. En azından, öyleydi.
in high 25
high school 173
school 616
schools 68
schooled 38
school's out 28
school teacher 23
school sweetheart 16
school bell rings 101
school bell ringing 72
high school 173
school 616
schools 68
schooled 38
school's out 28
school teacher 23
school sweetheart 16
school bell rings 101
school bell ringing 72
in his bedroom 16
in his infinite wisdom 17
in his own way 38
in his defense 27
in his office 49
in his car 20
in history 31
in his heart 21
in his house 18
in his room 52
in his infinite wisdom 17
in his own way 38
in his defense 27
in his office 49
in his car 20
in history 31
in his heart 21
in his house 18
in his room 52
in his head 18
in his way 22
in his 52
in hindsight 63
in his eyes 23
in his hands 21
in his case 29
in his words 17
in his mind 49
in his way 22
in his 52
in hindsight 63
in his eyes 23
in his hands 21
in his case 29
in his words 17
in his mind 49