Into it translate Turkish
42,727 parallel translation
I never should have gotten into it with nathan.
Nathan hiç didişmeyecektim.
Don't rush into it.
Acele karar verme.
I'm totally into it.
Tamamen içine girdim.
But don't rush into it.
Ama hemen karar verme.
- I'll have Cooper look into it.
- Cooper'a araştırtırım.
So I got into it, and like, I really love it so far.
Öyle başladım, şimdilik gerçekten seviyorum.
One, you give me your phone, two, I put my number into it...
İki, numaramı kaydedeyim.
I appreciate all the hard work you guys put into it.
Bu kadar emek vermenizi takdir ettim.
Not if we bring Bryce into it with us.
Bryce'ı da yanımıza çekersek olmaz.
The teachers feed into it.
Hocalar da onları cesaretlendiriyor.
Bolan feeds into it.
Bolan cesaretlendiriyor.
But if you want to die slower than that, I'm super into it.
Ama daha agir bir sekilde öleyim diyorsan bana uyar.
I didn't ask to be born into it.
Bu ailede doğmayı ben istemedim ki.
I don't normally either, but Madeline roped me into it.
Normalde benim de aram iyi değil ama Madeline çok ısrar etti.
She says she'd rather die than be forced into it.
Birlikte olmak yerine ölmeyi tercih etti.
The only way it could have been smuggled into the country was on board the inaugural flight from New York.
Ülkeden kaçırılmasının tek yolu New York'taki açılış uçuşu idi.
Her gpa was 3.9 coming into the year, so, you know, it's early.
Sene başında not ortalaması 3.9'du. Toparlamaya vakit var, panik olmayalım.
Whether it's i need to get into stanford- -
Stanford girmek mecburiyeti mi...
You bait me into talking about shit that I don't want to talk about and then when I talk about it, you mock me!
Bok hakkında konuşmak için bana yalansın. Hakkında konuşmak istemiyorum Ve sonra onun hakkında konuştuğumda, beni alay ettin!
I was also asked by Harriet to inform you all that she has bequeathed her house to the town of Bristol so it can be turned into a new public library.
Harriet tarafından hepinize sizi bilgilendirmesi istendi. Evini Bristol kasabasına saklamış olduğunu söyledi Bu yüzden yeni bir halk kütüphanesine çevrilebilir.
I went out for, I went out for some air last night and I run into her... and I can barely remember any of it but now the thought of a cigarette makes me want to throw up.
Dun gece biraz hava almaya cikmistim onunla karsilastik, sonrasini neredeyse hic hatirlamiyorum ama sigaranin dusuncesi bile midemi bulandiriyor simdi.
Although I find it idifficult to go into detail... because I haven't had much desire to leave the house in a while.
Gerci ayrintiya pek giremeyecegim bir suredir hic disari cikmayi arzu etmedim.
Although it seems absurd, turn your bark into a word!
Görünen o ki, başladım saçmalamaya, Havlamak yerine başlasın konuşmaya!
Usually, it's the head... or the barrel goes into the mouth.
Genelde herkes başına ya da ağzına dayar.
The more gigs I could do where it wasn't just about me fucking or being naked, the more I could cross-pollinate and start to get into what was gonna be my reality one day, being dressed.
Seks yapmadığım ya da çıplak olmadığım ne kadar çok iş alırsam, farklı yollara gidebilirdim ve bir gün hayatım olacak bir şeye başlayabilirdim. Giyinik olmak.
But for some reason, boy, it just splashed over into something that Judith Crist dubbed "porn chic."
Ama bir nedenle, Judith Crist'i "porno gülü" yapan bir şeye dönüştü.
I fell into the porn industry and it was just one gig after another.
Porno sektörüne düştüm ve ardı arkasına filmler çekiyordum.
"I want to make it into a porn, and I want you to be the star in it."
Bir porno filmine dönüştüreceğim, senin de başrol olmanı istiyorum. " dedi.
When I got into the "Green Door." I got in the "Green Door" like I stumbled over it backwards falling, right?
Green Door filmine seçildiğimde, sanki ayağım takıldı da düşüyor gibi oldum.
It's like, it's all about pounding you into the next room, and choking you.
Bütün olay sizi ezmekle, boğmakla ilgili.
It's like, 10 : 00 a.m. and you're having, like, a 20-inch cock shoved into your ass, right?
Sabahın onunda, kıçınıza 50 cm'lik bir alet girmiş.
Yeah, the Internet wasn't around when I first got into the business, and then it destroyed the business pretty much.
Sektöre ilk girdiğimde internet yoktu. Sonrasında sektörü epey mahvetti.
I wasn't prepared for it, which led me into taxes.
Buna hazır değildim, vergi sorunlarına.
I get that it's a thrill... looking into someone's life.
Birinin hayatını izlemenin heyecan vermesini anlıyorum.
Someone slipped it into my locker last year.
Biri geçen sene dolabıma koymuştu.
I found a way to reach into the past... and undo it.
Geçmişine uzanmanın yolunu buldum. Her şeyi geri almanın.
Well, if, and it's a big if it's ever going to happen, but if we run into trouble we'll just, you know use them to make sure they cooperate.
Eğer öyleyse ve eğer büyükse Her zamankinden gidiyor Olur, ama eğer biz Başın derde girmek Biz sadece, biliyorsun
It's a basic data chip built into the pager itself.
Çağrı cihazının içinde yerleşik bir data çipi bulunur.
Yeah, and then we de-solder the data chip from this, solder it into the working version and see what we get.
Evet, sonra çipi bundan söküp çalışan cihaza takıp ne bulacağımıza bakarız.
I carry extra in case I run into someone who needs it.
İhtiyacı olan birine rastlarım diye fazladan getirdim.
Or stare him into submission... Whatever it takes.
Ya da delici bakışlarınla ona boyun eğdir, ne gerekiyorsa artık.
She ran away from me right into a mess of dead ones, so, I, uh... made it quick.
Benden kaçıp ölülerin arasına karıştı. Ben de hızlıca hallettim.
Shoney's. -... or the Series 9000 is going to turn it into mush.
- Shoney's'i. -... ya da 9000 serisi onu püre yapacak.
It their DNA gets into Earth's food chain, our entire species could be sterilized.
Eğer DNA'ları Dünya'nın besin zincirine bulaşırsa bütün insanlığı kısırlaştırabilir.
How it works is when they convict you, it turns into a fact.
Seni mahkum ettiklerinde gerçek bir suça dönüşüyor.
We're looking into motive, but it's, it's definitely him.
Güdüsel olarak inceliyorum, ama kesinlikle o.
It's not the sort of thing you'd chuck into a conversation, is it?
Konuşma içinde öyle durup dururken anlatacağın bir şey değil.
Supposing you can break into Munk's room, his computer, it must have a password. Of course.
Munk'un odasına girip bilgisayarına eriştin diyelim, onun şifresi olmalı.
What is it? Steady, now. She drifted into the harbor a little while ago.
Ne oldu? Limana kısa bir süre önce gelmiş.
Maybe turn it into condos one day. Right.
- Belki bir gün apartman dikeriz diye.
The history between you two and how it made you go crazy, and hire a doofus to break into his house.
İkinizin arasındaki mazi ve seni evini soyması için bir aptal tutacak kadar delirtmesi.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
it's not 5855
itch 25
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
itch 25
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287