It should be easy translate Turkish
169 parallel translation
It should be easy to find a Tulip in Paris.
Paris'te bir Tulip bulmak kolay olmalı.
It should be easy.
Kolay olacak.
It should be easy. She's pretty
Güzel kız, bulmak zor olmaz.
It should be easy for you to crawl through it.
Oradan sürünmeniz sizin için kolay olmalı.
- It should be easy to find him.
- Onu bulmak kolay olur.
It should be easy to find the guy who offered her a ride.
Kendini arabayla bırakacak birini bulması hiç zor olmazdı.
It should be easy.
Kolay olmalı.
As a young officer at the embassy It should be easy to meet women.
Ama ben şanssızdım. Belki de buranın kızları da, aynı iklimi gibi soğuktu.
It should be easy.
Bu zor olmasa gerek.
It should be easy if you don't leave too late.
Eğer çok geç kalmazsan kolay bir iş olmalı.
It should be easy to spot.
Bulunması kolay olmalı.
Well, it should be easy to find a way out.
Şey, bir çıkış yolu bulmak kolay olmalı.
Everyone agrees the land is worthless, so it should be easy to negotiate a price.
Herkes o arazinin değersizliğiyle ilgili hemfikir olduğuna göre fiyatta anlaşmak kolay olacaktır.
Should we ever need to revive the Toaster technology... it should be easy enough.
Toaster teknolojisine tekrar ihtiyacımız olursa... bu kolay olacak.
It should be easy to find.
- Kesinlikle. Arabayı bulmamız kolay olacak.
So it should be easy enough to triangulate the source.
Enabran Tain'den. Tain?
it should be easy.
anlaması kolay.
It should be easy...
Kolay görünen...
It should be easy....
Kolay görünen....
It should be easy enough to find out. They have tests for that kind of thing now, m'kay?
Şimdilerde testler sayesinde sorunu anlamak çok daha kolay olabiliyor, m'kay?
It's just an evaluation, it should be easy.
Sadece bir değerlendirme, kolay olmalı.
It should be easy in, easy out.
Kolay olacak.
Information about the dangerous sectors is accurate, it should be easy for us to evade them.
Tehlikeli sektör bilgileri doğru, onlardan kaçınmak bizim için kolay olacak.
It should be easy for our men to get to him, right?
Adamımız ona kolayca ulaşabilir, değil mi?
Oh, come on, it should be easy for you :
Ooo hadiii, senin için kolay olmalı :
Oh, good, so it should be easy to find them.
Bu iyi, bulmamız kolay olacaktır.
- Oh, it should be easy.
- Bu o kadar da zor değil.
- I mean, with your mom it should be easy.
- Senin annenle çok daha kolay.
It should be easy.
Çok kolay olmalı.
Well, it should be quite easy to get a job.
Bir iş bulmak çok kolay olacaktır.
She should be easy to spot, it's awful bare country around here.
Bulmak kolay olacak. Her yer çıplak arazi.
Life should be as easy as a man can make it.
Hayat, insanın yaşayabileceği kadar kolay olmalı.
Then it should be quite easy for you to return to London.
Ondan sonra Londra'ya dönmek sizin için oldukça kolay olur.
You have a well-shaped body free and easy, as it should be and one which gives no sign of infirmity.
İşte endamlı, boyu posu yerinde, nefis bir beden. En ufak bir hastalık belirtisi de yok.
It should be read by a fire, in a leather easy chair... not on some second-hand, overstuffed seat... in a broken-down brownstone front.
Şömine başında, deri bir koltukta okunmalı. Elden düşme, kabarık bir koltukta değil. Ne de yıpranmış kumtaşı cepheli bir binada.
It's easy to be overwhelmed sometimes, but that's when we should force ourselves to push on.
Bazen bunaldığını hisseder insan... ama o zaman kendimizi güçlü olmaya zorlamalıyız.
You should be glad you're not someone who has it easy who has no problems, because those people are often uninteresting.
Kolay bir hayatı olan biri olmadığına sevinmelisin sorunsuz biri olmadığına. Çünkü o insanlar genellikle sıkıcıdır.
Since it's man-made, the trip down should be easy if there hasn't been too much collapse in the tunnels.
İnsan yapımı olduğundan, aşağı inmek kolaydır. Eğer tünellerde fazla çökme olmamışsa.
Where the reserve is surrounded you really need a management plan and working together with trappers of the region and government officials it should be very easy to come up with a plan that could safeguard this population for future generations.
Civarda yeterli rezerv olduğu zaman, ciddi bir yönetim planına ihtiyacınız vardır, bölgedeki tuzakçılar ve hükümet memurlarıyla bir arada çalışmanız gerekir. Bu kurt nüfusunu gelecek nesiller için muhafazaya alacak bir planla ortaya çıkmak çok kolaydır.
It should be something easy to remember.
Monte eden adam, şifrenin kolay hatırlanır birşey olmasını söyledi.
- I was thinkin it should be pretty easy to finish those stairs.
O merdivenleri bitirmek çok kolay olacak.
It should be easy enough to crack.
Bulması kolay olur.
Destroying the device should be easy. It's the size of a shoe.
Aleti yok etmek kolay ayakkabı kadar bir şey.
- He said annulling it should be fairly easy.
- İptal ettirmenin kolay olduğunu söyledi.
But in the meantime, She should still be taking it easy.
Ama bu süre zarfında, yine de işleri ağırdan almalı.
You should be taking it easy.
Kendinizi yormamalısınız.
- Then it should be an easy fuck.
- öyleyse kolay lokmadır.
It's easy enough to loose sight of what we should be preparing for.
Hazırlıklı olmamız gereken şeyi unutmak kolaylaşır.
Then it should be fucking easy, don't you think, douche bag?
Demek ki kolay olacak, öyle değil mi serseri?
From there it should be a relatively easy drive to the Algerian border.
Oradan Cezayir sınırına daha kolay bir yol kalıyor.
From there it should be relatively easy drive to the Algerian border. Sorry.
Oradan Cezayir sınırına kadar daha güvenli olur.