It should be fine translate Turkish
143 parallel translation
I think it should be fine. what did you do to me?
Hey, bana ne yaptınız?
Some units are aligned with Duke Red but it should be fine.
Bazı birimler Dük Red'i destekliyor ama sorun olmaz.
Then it should be fine, as long as you can be responsible.
Öyleyse sorun yok, tabii tüm sorumluluk senin omuzlarında olacak.
It should be fine, - shouldn't it?
Oldu sanırım değil mi?
It should be fine this way.
Böyle devam etmek zorundayız.
It will ache for a few days, but it should be fine.
Birkaç gün ağrıyacak ; ancak düzelecektir.
It should be fine.
Burası iyi.
It should be fine.
Şimdi düzelir.
sir. It should be fine.
Normalden fazla değil aslında.
The doctor said it should be fine.
Doktor sorun olmayacağını söyledi.
I mean, I'll have to ask to make sure... but it should be fine, yeah.
Yani, emin olmak için ona da sormam lazım... ama sorun olmayacaktır, çok güzel.
It should be fine.Just don't- - don't fiddle with it.
İyi olacaktır. Sadece... ikide bir oynayıp durma.
It should be fine, thank you.
Çıkmamalı, teşekkür ederim.
- It should be fine.
Eminim değildir.
It should be fine.
Düzelmek zorunda.
I mean, they all have their shots so it should be fine.
Hepsi aşılı. O yüzden bir şey olmaz.
No, it should be fine.
- Sanmıyorum, bir zararı olmaz.
It should be fine now.
Artık sorun olmaz.
- Oh, sounds like it should be fine.
Anlaşılan sorun olmayacak.
Yeah, it should be fine.
Evet, sorun değil.
Then it should be fine.
İyi olur.
It should be fine.
Yetecektir.
But, if you don't see anything, it should be fine!
Ama eğer bir şey görmüyorsan, sorun yok demektir!
It should be fine in an hour.
Bir saat içerisinde tamir olur.
It should be fine for 1 Ø years if you look after it.
İyi bakarsan 10 sene dayanır.
It would be a very fine thing I believe to pass our lives together with our common scientific dream to work together constantly in our search and any discovery that we should make no matter how small would deepen the friendship
İnanıyorum ki hayatımızın geri kalanını birlikte, ortak bilimsel ruyamızla geçirmemiz iyi olur. Araştırmalarımızda devamlı beraber çalışmak ve yapacağımız her buluş ne kadar küçük olursa olsun halihazırda olan arkadaşlığımızı derinleştirecek ve birbirimize olan saygımızı artıracak.
It should be just fine
Tam istediğiniz gibi olacak.
Don't you find it interesting that of all the fine restaurants in Boston to dine, that Evans should repeatedly dine at Melville's right upstairs from where I can be found every day of the week? No, no.
Sam, sence de Boston'da tonla iyi restoran varken Evan'ın sürekli Melville's'de. benim haftanın her günü bulunduğum yerin üst katında yemek yiyor olması çok ilginç değil mi?
Well, it's all right, it's fine, I believe you're too young to be informed but since your friends are trash mouths, I think you should hear it
Bunu öğrenmek için daha çok küçüksün ama arkadaşların çok argo konuştuğu için benden duymalısın.
You've shown yourself a fine dancer despite all your protests... and it should not be improper for us to dance.
Bütün karşı çıkmalarına rağmen çok iyi dans ettiğinizi gösterdiniz. Ayrıca bizim dans etmemiz yanlış olmaz.
It'll take some adjustment but as long as we anticipate all of the problems then everything should be fine.
Ama bütün sorunlarını halledebilirsek her şey yoluna girecek.
It'll be a rough set-down, but we should be fine.
Sert bir iniş olacak, ama ineceğiz.
If you treat it with a lime / sulfer mix diluted 120 times, from... ... after it bloomes, until the end of May, it should be just fine...
Limonu hafif sülfürle 120 ölçü karıştırıp, sulandırırsanız Mayısın sonuna doğru çiçek verecektir.
That in no way should it be a mark against the Strip's other fine hotel casinos.
Stip, otel ya da gazinolar hakkında incitici şeyler söyleyemezsin.
If we can hold it until we leave the park, then that should be fine.
parktan ayrılana kadar burayı tutabilirsek iyi olacagız.
- Well, Stan, the truth is marijuana probably isn't going to make you kill people and it most likely isn't gonna fund terrorists, but, well, Son, pot makes you feel fine with being bored, and it's when you're bored that you should be learning some new skill, or discovering some new science, or being creative.
Şey, Stan, gerçek şu ki marihuana muhtemelen seni bir katil yapmayacaktır ve terörizme kaynak sağlamayacaktır fakat Oğlum, sarma canın sıkıldığında kendini iyi hissetmeni sağlar ve yeni bir şeyler öğreniyor olman gereken zamanda veya bir şeyler keşfedip yaratıcı olman gereken zamanda kullanırsın.
Then it... should be fine if we were to... go to the beach.
eğer sahile gitmiş olsaydık... sonrasında... iyi olabilirdi.
- He should be fine. It's just bruised.
- Sadece incinmiş.
However, the material is made up of a close-knit fibre similar to Kevlar, meaning something small and sharp should be able to penetrate it, such as a fine-tipped trinium dart.
Ancak, madde Kevlar'a benzer sıkı dokunmuş fiberden oluşuyor, bu da demek oluyor ki küçük ve keskin birşey onu delebilir, iyi uçlu bir trinyum oku mesela.
If they're happy with the way things are, then I should be fine with it too.
Bu durumdan memnunsalar benim de mutlu olmam gerekir.
Then everything should be fine for you, isn't it, Mr Mohr?
O zaman sizin için her şey yolunda değil mi, Bay Mohr?
Dr. Burke repaired it and you should be fine.
Dr. Burke kurtardı ve iyileşeceksin.
I think we should be telling our kids it's fine as long as they're healthy. Right.
- Bence sağlıklı oldukları sürece çocukların üzerine gitmemeliyiz.
No, so far it's unique to these guys. And we should be checking into armored transport, and-and jewelry, fine art, right? I mean, they could've started in any one of those and, uh, moved on to banks.
Bu onlara özgü ve askeri mühimmat transferlerini kontrol etmeliyiz ve... ve kuyumcular, güzel sanatlar demek istediğim bankaya gitmeden bulunabilecekleri her yeri...
Hey, I'm not gonna be able to make it tonight. But, uh, the wood's ordered, and you have the plans, so everything should be fine.
Hey, ben bu akşam gelemeyeceğim, ama, uh, odun siparişi verildi ve planlar da elinde, bundan sonrasını tek başına halledebilirsin.
- It should be fine.
İyileşecek.
Well, as long as the surgeons find the bleeding and stop it, he should be fine.
Cerrahlar kanamayı durdurursa iyileşir.
One of the sutures came undone, but we got it in time. He should be fine now.
Ameliyat dikişlerinden birisi atmış ama zamanında müdahale ettik.
Leaving it like that should be fine.
Bu konuda bir şey yapmana lüzum yok.
It's a prototype, but I should be fine.
Prototip ; fakat idare etmesi lazım.
- The building frame is steel, but it's encased in concrete, so we should be fine.
- Binanın çatısı çelik ve betonla kaplı. Yani durumumuz iyi.