It should be me translate Turkish
807 parallel translation
It's far better that one of us takes the blame and it should be me.
İçimizden biri suçu üstlenir diğerleri kurtulur..
Before we're too close and before emotions get deep... we should just end it quick. That way, you won't be hurt and it'll be easier to forget me.
Duygular derinleşmeden işi baştan kesip atmak daha iyi...
I think it should be fine. what did you do to me?
Hey, bana ne yaptınız?
Since you like me much more than I like you... it's a given that your heart should be in bigger pain than mine.
Sen beni daha çok sevdiğin için daha fazla acı çekmen gerek.
It annoyed me that there should be another woman who looks exactly like me.
Aynı benim gibi görünen başka bir kadın daha oluşu sinirimi bozdu.
It seems to me we should be concerned about getting home.
Bence eve nasıl dönebileceğimizi düşünmeliyiz.
Can you show me any Englishwoman who speaks English as it should be spoken?
İngilizce'yi konuşulması gereken şekilde konuşan bir İngiliz kadını gösterebilir misiniz bana?
It seems to me a little more respect should be shown for our position.
Bence bizim pozisyonumuza biraz daha fazla saygı gösterilmeli.
Take it from me. No woman should be trusted to long.
Beni dinle hiç bir kadına uzun süre güvenilmez.
I should like to be able to say that it was the thought... of you and the children that prevented me, but it wasn't.
Beni alıkoyanın, senin ve çocukların düşüncesi olduğunu söylemek isterdim ama değildi.
It seems to me if you're buying anything, it should be the best.
Bence bir şey satın alırken en iyisini almalısın.
How you talk to me! Lieutenant, it should not be too difficult to grasp the situation.
Teğmen, duruma hakim olmak o kadar da zor olmasa gerek.
Since it has value to you and not to me, it should be yours.
Senin için değerli ama benim için değersiz olduğundan bu senin olmalı.
After it's done, after it's all over and we're safe, it'll be just you and me, you and me, the way it should've been all along from the start.
Bitince, her şey bitip tehlike geçince yalnızca sen ve ben olacağız. Sen ve ben, ta en başında olması gerektiği gibi.
Your next move, it seems to me, should be towards television.
Bir sonraki denemen televizyonda olmalı.
It's rather strange that you should be asking me.
Soruları sizin bana soruyor olmanız tuhaf.
- It should be. It cost me $ 300.
- Olsa iyi olur, 300 dolar verdim.
If he should make love well after this, pay no attention. It will be me.
Eğer bundan sonra sırılsıklam aşık olsanda, bu benim hiç umurumda olmayacak.
If you are going to do a poster, it should be of me.
Bir poster yapacaksan Henri, benimki olmalı.
Should you be unable to cope with any disturbances, the commander here will report it to me.
Kargaşayla baş edemeyecek olursanız, buradaki komutan bunu bana bildirir.
Should you ever think of me in Earls Court, that's where I'll be, helping Harry's parents with the lodgers, if you do ever think of me, try not to let it be too harshly.
Earls Court'da, pansiyonerlere hizmet için Harry'nin ailesine yardım ederken düşünebiliyor musun beni? Hiç aklına gelir miydi çok sert olmamaya çalış.
Is it me who should be forgiven? Is it me who should be understood?
Affedilmesi gereken ben miyim?
It's amazing at least to me, that you should be here.
Olağanüstü olan, en azından benim için, senin burada olman.
Tell me to whom it should be given and I'll give it.
- Kime verilmesi gerekiyorsa söylersiniz ben de veririm. - Ne kadar kolay söyledin.
But, oh, please, if it should not be you, don't ever tell me.
Ama lütfen, eğer o değilsen bana asla söyleme.
If you ask me, Sheriff, it ain't only Sam Hall you should be hanging.
Bana sorarsan, Şerif, bir tek Sam Hall'ü asmak yetmez.
You know, Lieutenant, it seems to me that, somehow or other, the law should be changed.
Biliyor musun, Komiser, bana öyle geliyor ki, şöyle ya da böyle, yasa değiştirilmeli.
If you should get "no" for an answer, let me tell you, sister... it's gonna be that other.
Eğer cevap hayır olursa, sana söyleyeyim, rahibe öteki kişi olacak.
But it seems to me that if it's all right for them, it should be all right for anybody else.
Fakat kanımca onlar için normal olan şey herkes için normal olmalı.
Why should it be up to me?
Neden ben karar vereyim ki?
- So tell me, what it should be done now.
- Peki ne yapalım?
Then it should be possible not to keep me here with you, but to take me out on Sundays.
O zaman burada yanında kalma değil de, beni Pazar günleri çıkarma ihtimalin olur.
It seems to me a lad in your condition should be in hospital, not roaming the streets.
Bana göre, senin durumundaki biri sokaklarda koşturacağına hastanede yatmalı.
It'd take 14 to nail me so we should be talking around 15.
Beni burada tutmak için ise en az 14 bin şart.
If anyone should be afraid here, it's me.
Burada korkması gereken biri varsa, o da benim.
If anyone calls me his enemy, it should be Hyoma, Bunnojo's brother.
Biri bana onun düşmanı olduğumu söylerse bu Bunnojo'nun kardeşi, Hyoma olmalıdır.
You've hurt me more than I can say Why should it be this way
Kalbimi kırdın ki onarılmamacasına Neden böyle oldu kendine bir sorsana
I'm the big brother, it should be on me
Ben büyük kardeşim, benim ödemem gerekir
Because if anyone here should lead the law to me and I gets to hear of it, then it will be your neck.
Eğer içinizden biri beni ispiyonlarsa ve bu benim kulağıma gelirse, senin boynun gider.
It should come naturally, and you shouldn't be dependent on me.
Doğal olarak gelişmeli ve bana bağımlı olmamalısın.
They told me it might be a mistake, that I should be patient. No doubt, they'll let you go.
Pek çok defa farklı subaylara hapishaneye neden atıldığımı bilip bilmediklerini sordum.
To me, this seems quite as it should be.
Göründüğü gibi.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
A book, to me, means love... because when you give a book about a romantic place... it's like saying that all the days of your life should be as romantic as Spain... and surrounded by a cover of happiness.
Bir kitap, benim için aşkı temsil eder çünkü kitabı romantik bir yerde verirsen kalan bütün günlerinin İspanya gibi romantik olmasını ve mutlulukla geçeceğini söylemeye benzer.
Look, it's me who should be sick, not you!
Hasta olan benim, sen değil!
It seems to me that you, as mayor, should be giving lead, you know, not trying to keep your head on straight.
Bana sorarsan Belediye Başkanı olarak savunduğun bu kasabanın haklarını pek iyi koruyamıyorsun.
It's me who should be here now!
Şimdi burada olması gereken benim!
To be uninitiated it may seem incomprehensible... that Stalin plea to the first exile me... and then should attemt to kill me, abroad.
Durumdan bihaberseniz,... Stalin'in önce sürgün edip sonra da beni yurtdışındayken öldürmesi gerektiğini anlayamayabilirsiniz.
Tell me why should it be you have the power to hypnotize me
Söyle hadi Beni hipnotize edecek Güç
" So tell me why should it be true...
" Söyle bana neden böyle
- Why should it be over me?
- Neden benimle ilgili olsun ki?