Just down there translate Turkish
1,722 parallel translation
Just down there is the misty glade and the Diamond Castle.
İşte şurada sisli bir boşluk var ve Kristal Şato.
Just, Tara, please, I can't feel my feet, so if you could come over here and help me down... there you go.
Tara, lütfen. Bacağımı hissedemiyorum. Eğer bir gelip yardım edebilirsen...
Kids, the car was just sitting there at the side of the road, And this lot thought it would be a good place to bunk down, two, maybe three clean folks gone,
Çocuklar araba hemen yolun kenarında duruyor düşündüm de burası yatmak için iyi bir yer olabilir tüm bu kötü şans yüzünden iki belki de üç temiz insan öldü.
Well, uh, sure, she's just saying, you know, she can't go back down there because she's tired of him suckering her back in.
Diyor ki aşağı inemezmiş çünkü adam onu yine kandırmayı başarırmış.
We had to wait for the logistics to be able to get down here, because with the other operations going on, there just wasn't enough planes to get everybody down here.
Lojistiğin buraya gelmesini beklemek zorunda kaldık. Çünkü başka yerlerde operasyonlar olduğundan askerleri buraya getirmeye yetecek uçak yoktu.
'Cause I feel like you down, man. You gotta, you know what I'm sayin', just lay up there and just
Moralinin bozuk olduğunu görüyorum.
Just last month I got my house appraised and it went down 5 % because there's a sex offender in the neighborhood now.
Evimi daha geçen ay almıştım ama değeri yüzde 5 düştü. Çünkü buralarda cinsi bir sapık oturuyormuş.
We should just go out there ourselves and take that tree down.
Hadi üçümüz dışarı çıkıp o ağacı yerle bir edelim.
And then he got across the hospital there, down that alley and just went...
Sonra oradaki hastaneye gitmek için sokağın aşağısına indi ve gözden kayboldu...
Just it was kind of crazy to be down there all of a sudden.
Birden bire orada, aşağıda olmak bir çeşit çılgınlıktı.
Can you imagine just sitting down and coming up with the melody to "Small Hotel"?
Öylece oturup, "There's a Small Hotel" gibi bir melodiyi yazdığını hayal edebiliyor musun?
I'm just going down there to get the Haitian, then I'm coming right back.
Oraya gidip Haitili'yi alacağım ve hemen geri döneceğim.
It's just hanging out down there for five days, no books.
5 gündür aşağıdaydım. Kitap yoktu.
You know, you'd probably like a job like that, down there in the dark, just you and a computer.
Sanırım bu işleri seviyorsundur. Aşağıda karanlıkta, sadece sen ve bilgisayar.
Where you been? Ah, I just got talking to Phil down the hall there.
Koridorun sonunda oturan Phil ile konuşmaya dalmışım.
And, like, I'll put her down to do something, and I'll be like, "That's, that's just lame. I'm just leaving her there to stare at nothing so that I can..."
Bir de onu koyuyorum mesela bir şey yapacağım diyelim ve sonra tam bir rezillik sanki oracıkta bırakıyorum onu dikilip bana bakıyor sonra...
Now will you just get down there?
Şimdi şuraya inecek misin?
Just put the pizzas down and walk away. Get outta there.
Pizzayı yere bırak ve oradan uzaklaş.
Two totally separate legs, with a whole area between, and the briefs go up into this little valley, this little area, and they come down like this, and they can just tuck up in there and just hold them nicely because he's
Aralanında koca bir boşluk. Slip bu vadiyi örter ve orta kısma cuk diye oturur. Güzelce kavrar ve tutar.
Don`t just stand there and look at me.. help me down
Öylece orda durup bana bakıp durmayın... inmeme yardım edin
You know, there's the Alpine Motor Lodge just down the road. It's about a 20-minute drive.
Buradan 20 dakika uzaklıkta olan Alpine Motel'i deneyin isterseniz.
And, uh, there's a motel just down the turnpike.
Ve şu otobanın aşağısında bir motel var.
Um, now... now, mom, when you kiss teddy, they're gonna be released on the deck, but just so you know, there's a 50-50 chance that seagulls will swoop down and rip them to shreds.
Şimdi... şimdi, anne, sen Teddy'yi öperken, onlar kutudan çıkmış olacak, ama sadece yarı yarıya şansımız var ki martılar saldırıp onları parçalamazsa.
So he was just lying there with his pants down?
Yani pantolonu inik halde Öylece uzanıyor muydu?
You're not supposed to be in there! Sorry, if you could just sit down...
Afedersiniz, yerinize oturursanız...
she's just down there.
Şurada işte.
Do I just shove her hand down there when we start kissing goodnight, and watch her move it like she got cerebral palsy or some shit?
"İyi geceler öpücüğü verirken elini aşağıya ittirip... "... özürlü gibi bulmaya çalışmasını mı seyredeyim?
You know what, maybe I'll just go down there.
Belki de yanlarına gidebilirim.
Even if you manage to scrape out of this one there's just gonna be something else down the road.
Eğer bu işten kurtulsan bile seni yolun sonunda başka bir şey bekleyecek.
uh... down there. People have just died, Grant.
Bir sürü insan ölmüş durumda.
Grant. Grant, I just need you to sit back down... You stay there, okay?
Grant, sana burada ihtiyacım var.
There's just no other way. I'm telling you, we can't make it down to the river.
Sana söylüyorum, nehri geçemeyiz.
Just take a left downstairs, walk down three blocks. Turn right, take the shortcut through the bushes and you're there.
Sadece alt yola in ve 3 sokak ilerle, sonra sağa dön, ve 2. sokaktan sola dön, restoran hemen karşında olacaktır.
To get there, you just go Straight down ngo dinh diem boulevard Until you see a sign that says "detour."
Oraya gitmek için Ngo Dinh Diem bulvarından dolambaçlı yol yazan tabelayı görene kadar aşağıya inin.
All right, now you have to keep yours and just go down there and wait with the nurse.
Şimdi de sen yapmalısın. Aşağıya in ve hemşireyle bekle.
Anyway, I was giving it some thought, and there's no reason that two attractive, good looking, intelligent, funny, attractive people can't, you know, just sit down and work this whole Meredith thing out.
Neyse,... düşündüm de, senin ve benim gibi güzel görünen, zeki, eğlenceli çekici iki insanın, oturup bilirsin işte şu Meredith konusuna bir çözüm bulamaması çok saçma değil mi?
I just did a sensor sweep, and there's nothing down there but ocean.
Biraz önce bir tarama yaptım ve okyanus dışında aşağıda hiçbir şey yok.
Well, there's none... but there is a parking structure just down the street.
Hiç yok. Ama sokağın aşağısında bir otopark var.
I'll just sleep with my head down there.
Başım bu tarafta olacak şekilde yatacağım.
I'm not just gonna let my man lay down there like that.
Adamımı orada öylece bırakamam. Yardım edin!
Just put the gun down and come down or we will come in there.
Ya silahını yere bırakır ve aşağıya gelirsin yada biz oraya geliyoruz.
It's pretty hard to see through the forest. - Well, honey, just put it down over there.
Pekala, tatlım, onu şuraya biryere koy.
I have fallen down more times than I can count. Just like so many other housewives out there.
Benim de, dışardaki pek çok ev hanımı gibi, defalarca başarısızlıklarım oldu.
Just get down there, Doctor.
Hemen buraya gel, doktor.
You could walk down the road with a big massive stupid hat and people would just go, "Look, there's a guy with a big massive stupid hat."
Kafanda kocaman aptal bir şapkayla yolda yürüyebilirsin, insanlar sadece "Bak, kocaman aptal şapkalı bir adam." der ve geçer gider.
I'd look down in the rec room and there would be just bodies down there.
Video kayıtlarından bakardım ve aşağıda sadece vücutları görürdüm.
SO WHY DON'T I JUST GIVE YOU A LITTLE TIP - - DON'T LET YOUR STABLE BURN DOWN, THERE, BOSS.
Yani, sana bir tavsiye vereyim ahırını yakmalarına izin verme, patron.
- You know, Viv, I was thinking, if there's other pedophiles on that tape that Chris took, he could just be going down the list.
- Bilirsin, Viv, düşündüm de, Chris'in aldığı kasette başka sübyancılar da vardı. Listeden gidiyor olabilir.
And just look at the yard... the inmates look like zombies down there!
Bahçeye bak bütün mahkumlar zombi gibi olmuş!
In June of that same year, just a couple of month later, he also went down in an airplane crash, which, there's no question, was executed by CIA sponsored jackals.
Aynı yıl Haziran ayında, sadece bir kaç ay sonra CIA tarafından finanse edilen çakallar tarafından tertiplendiği kuşkusuz olan bir uçak kazasında öldü.
He's not the only one though, there's Lincoln Kirstein, and Lucia Chase and Agnes DeMille... she has just torn up all those conventions, all that straight up and down stuff...
Sadece o yoktu tabii. Lincoln Kirstein, Lucia Chase Agnes DeMille bütün gelenekleri yıktı bütün o klasik zıplayıp yere inmeleri dansın tekniği değil, dansçının duyguları önemliydi.
just down the hall 16
down there 402
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
down there 402
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35