English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ K ] / Kill it

Kill it translate Turkish

14,468 parallel translation
That's because Darhk's been spending the past year trying to kill it.
Çünkü Darhk bir yıldır dünyayı yok etmeye çalışıyor.
Kill it!
Öldür onu!
Shh. Mommy will kill it. Mommy's gonna kill it.
Annen onu öldürecek.
How would you like... to kill it out here?
Bunun dibini birlikte... görsek nasıl olur?
Don't let him kill it.
Onu öldürmelerine izin verme.
Please don't kill it.
Lütfen öldürme.
Beowulf, he's gonna kill it!
Beowulf, onu öldürecek!
Your mother told you to kill it or to kill me.
Annen sana, onu ya da beni öldürmeni söylemişti.
Here to see my friend kill it out there.
Arkadaşımın yarışı kazanışını görmeye geldim.
It takes a monster to kill a monster.
Bu bir canavarı öldürmek için bir canavar alır.
It's left me with some time to kill, so to speak.
Ve plan "B" ile gitmek Tabiri caizse, öldürmek için bir süre beni bırakılır.
Taiana, if you want it back, you're going to have to kill me, and I'm betting you won't.
Taiana, bunu almak istiyorsan beni öldürmek zorunda kalacaksın. Ve ben öldürmeyeceğine inanıyorum.
Sorry, but it won't kill you.
Kusura bakma, ama öldürmez.
It could kill you.
Seni öldürebilir.
Anyone so much as sneezes, and it might kill you.
Biri hapşırsa bile ölebilirsin.
They use it when they kill a bear.
Ayı öldürürken kullanırlar.
Well, well, well, if it isn't the hothead that tried to kill my bodyguard.
Vay, vay, vay. Korumamı öldürmeye çalışan deli fişek de buradaymış.
In Savage's case, it's kill people.
Savage'in durumunda adam öldürmek için.
Which means it may be impossible to kill.
Bu da onu öldürmek imkansız demek.
The kill switches to our vests, if it comes to it.
Yeleklerimizin imha anahtarı, iş o noktaya gelirse diye.
If whoever it was finds me, they'll kill me.
O kişi her kimse beni bulursa öldürür.
It's one you'll want to hear rather than kill me.
Beni öldürmektense duymak isteyeceğin bir teklif.
And it won't just kill a man, it'll bury him too.
Adamı öldürmekle kalmaz, mezarını da kazar.
It's angry, it could kill again.
Çok kızmış, tekrar öldürebilir.
And the minute that it's done, she's going to kill him.
Ve işini bitirdiğinde Ben'i öldürecek.
So not only do we have to get her away from the Feds, we have to do it before the Hamlins try to kill her.
Yani tek işimiz onu Federaller'in elinden almak değil bunu Hamlinler onu öldürmeden yapmalıyız.
- It could kill her.
- Daha iyisini yapabiliriz.
Look, if you're gonna kill me, just do it already.
- Eğer beni öldüreceksen öldür artık.
It's only right you kill him.
Siz öldürün.
I know what it's like to be trained by an organization for one purpose, to kill, and the kind of loyalty that it can inspire.
Bir örgüt tarafından sadece tek bir amaçla ; öldürmek için eğitilmenin ve bu görevin nasıl bir sadakat ile geldiğini iyi bilirim.
White oak seems wasted on you but it will kill you, just the same.
Akmeşe ’ n boşa gitmiş gibi duruyor ama aynı şekilde, bu seni de öldürür.
I know who I want to kill and how exactly I intend to do it.
Kimi öldürmek istediğimi de bunu nasıl yapacağımı da çok iyi biliyorum.
It's bad enough that Lucien's bite could kill you.
Lucien'ın ısırığının seni öldürebilmesi.. .. yeterince kötü.
Now it be fun. The kill.
Şimdi eğlenceli geliyor.
A Farrell's gonna kill another one of these days, only that day, it's now.
Bu günlerde bir Farrell diğerini öldürecek. İşte o gün geldi de çattı bile. - O günün yaklaştığını görmüştüm.
Hmm. So it's all right for me to kill Asa. That's okay.
Yani Asa'yı öldürmemde bir sakınca yok.
So before you go and kill our paradise, that mountain wanted you to know what it felt like to die, and now you do.
Gidip cennetimizi yok etmeden önce dağ, ölümün nasıl bir şey olduğunu tatmanızı hissetti ve tattınız.
- Well, either the cops get the freaks off the mountain and we win, or the freaks shoot and kill one of the cops and it turns into a situation for the feds, and we win.
- Polisler o manyakları dağdan indirirse biz kazanırız. Ya da manyaklar polislerden birini vurup öldürür. Olay federallere taşınır, yine biz kazanırız.
Don't twist it! God! You put an air bubble in there, you'll kill me.
Hava baloncuğu bıraktın, öldüreceksin beni.
It's about being able to walk up to a complete stranger and kill him.
Bu bir yabancıyla karşılaşıp onu öldürebilmenle ilgili.
It's coming into the kill-zone.
Patlama noktasına geliyor.
Well, if it makes you feel any better, I want to kill both of you.
Eğer bu içini rahatlatacaksa ben ikinizi de öldürmek istiyorum.
And if you kill me, well, it's better than being locked up in this place like some kind of circus freak.
Ve eğer sen beni öldürürsen e yani burada bir sirk ucubesi gibi kapalı kalmaktan iyidir.
Beat it or I'll kill you!
Yıkıl karşımdan yoksa seni gebertirim.
Shut it or I'll kill you!
Kes sesini yoksa seni öldürürüm!
It has the power to create new Shadowhunters, control demons and even kill a mundane if they drank from it.
Gölge Avcıları yaratıp iblisleri kontrol edebilir ve içen sıradanları öldürebilir.
What happened to Frank's family is a tragedy, Karen, but it doesn't give him the right to kill...
Frank'in ailesinin başına gelen bir trajedi Karen ama bu ona öldürme hakkı vermez.
It's almost as if someone didn't want it known that you violated a witpro contract, jeopardized the safety of said witness, and then ordered a shoot-to-kill on Castle.
Sanki birisi sizin anlaşmayı ihlal ettiğinizin bilinmesini istememiş ve söylenen tanığın güvenliğini riske etmiş ardından da Castle'a vur emri çıkarmış.
It was, "One shot, one kill."
"Bir atış, bir ölüm."
So after that horrible decision, you made it worse. You tried to kill him and ruin us to save your own political ass.
Yani o yanlış fikirsen sonra daha da kötüye gitti onu öldürüp bizi de mahvederek kendini kurtarmaya çalıştın.
And it's wrong to kill one of ours.
Ve bizden birini öldürmek yanlış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]