Left side translate Turkish
1,595 parallel translation
Here's Williams on the left side now!
Williams şimdi de sol tarafta.
Saracen with another pitch to Smash Williams on the left side...
Saracen, sol tarafındaki Smash Williams'a bir pas daha veriyor.
Her left wrist was 2 inches shorter than her right. I mean, why? Why cut off more on the left side than the right?
Niçin solu sağa oranla daha fazla keser ki?
Out on the left side, gets away from one man, breaks another tackle, and gets about a 25-yard gain out to the 40-yard line.
Sol taraftan ilerliyor ve bir adamı geçti. Bir savunma oyuncusundan daha kurtuldu ve yaklaşık 25 yard kadar, 40-yard çizgisine yaklaştı.
Coy Awnee brings back the kickoff for Westerby, and up the left side, the near side, he gets away, and gets a beautiful run back to the Dillon 40-yard line.
Coy Awnee başlama vuruşunu yapıyor ve topu sol tarafa gönderiyor. Yakın taraftan kolayca sıyrıldı ve güzel bir koşu yapıyor. Dillon'ın 40-yard çizgisine gelmeyi başardı.
Down on the left side.
Sol tarafa yöneliyor.
Goes off the left side.
Sola doğru gidiyor.
You can turn around by electro-dynamic means, discharging air on the right or left side.
Havanın sağ ya da sol tarafından tahliyesi ile elektrodinamik olarak etrafında döndürebilirsiniz.
Impact was from the left side.
Çarpma sol taraftan olmuş.
Whole left side of his car got crushed.
Arabanın sol yanı tamamen parçalanmış.
Stay on your left side and whatever you do, do not push.
Sol tarafına uzan ve ne yaparsan yap, ıkınma. Tamam mı?
Smash Williams do the left side!
Smash Williams sol tarafa gidiyor.
That's a negative I can only see the left side of the room, boss.
Hayır. Sadece odanın sol tarafını görebiliyorum patron.
I slept on my left side instead of my right.
Sağımın aksine, sol tarafımın üzerine yatıyorum.
Now, down on your left side of the nav console, there's a little square marked "A.L.B."
Şimdi, navigasyon konsolunun sana göre sol aşağı tarafında içinde A.L.B. yazan küçük bir kare olmalı.
As my left side...
Benim sol tarafımda...
No, I mean, as your left side... I only have 1, 000 won.
Hayır senın sol tarafında demek istiyorum... Bende sadece 1,000 won var.
Then on the left side.
Bölge 11 Yok mu?
Then on the left side.
Ya sol tarafta?
We could take it out, but then you wouldn't be able to move the left side of your body.
Onları çıkarırsak vücudunun sol tarafını hareket ettiremeyebilirsin.
Left side of the bed.
Yatağın sol tarafı.
Check out the third vertebrosternal rib, left side.
3. vertebrosternal kaburgaya bak, sol taraftaki.
- Now the left side.
- Şimdi de sol tarafı.
He sustained heavy blows to the left side of his face and skull.
Yüzünün ve kafatasının sol tarafından ağır darbelere maruz kalmış.
- The left side of the bow.
- Fiyonku yarım kaldı.
A cheek dimple on the left side... cleft chin and detached earlobes.
Yanağın solunda gamze, yarık çene ve ayrı kulak memesi.
He has a scar on the left side of his face.
- Yüzünün solunda bir yara var.
Big ass bandage on the left side of his face.
Yüzünün sol yanında koca bir bandaj vardı.
Registration unknown but the left side mirror, front and windscreen may be damaged.
Plakası bilinmiyor ama sol aynasında tamponda ve ön camda hasar olabilir.
The next time we turn, I want you to shoot to the left side of that truck.
Bir sonraki dönüşte, kamyonun sol tarafına ateş etmeni istiyorum.
Damage here on the left side of the skull suggests a strong blow to the left temporal bone.
Kafatasının solundaki hasar sol şakak kemiğine, güçlü bir darbe aldığını gösteriyor.
Left side down, right side up.
Sol taraf aşağı, sağ taraf yukarı.
Make sure you have enough car left in case you need to ask for a lot in a hurry and remember, the gas tank on this thing ] is on the left-hand side so if somebody decides to start shooting at you
Arabaya yeteri kadar benzin aldığınızdan emin olun. Daha fazlasına itiyacınız olursa acele edin. ve unutma benzin deposu sol tarafta.
Make sure you put the instrument tray on his left-hand side.
Uzayın. Alet tepsisini sol tarafına koyun.
It's the left-hand side of a Virginia license plate.
Virginia'ya kayıtlı bir plakanın sol tarafı.
Neither have I. Narrow-focus trauma on the left humerus, posterior side.
- Ben de öyle. Sol humerusta, dış tarafta küçük bir darbe izi var.
His right side looks fine... but what about his left?
Sağ yanı iyi görünüyor, peki solu?
- Pull up the bar on the left-hand side.
- Sol tarafındaki kolu yukarı kaldırsın.
Um, so it's--so it's- - so it's left, right and then and then which--which side?
Yani - sol, sağ ve sonra - - Sonra hangi taraf? - Hayır, hayır, senin için Kitty, tam tersi.
See, you go right, left, side, together.
Bak, sağa git, sola, yana.
You mean when you left me on the side of that road?
Beni sokağın ortasında terkedip gitmeni mi söylüyorsun?
This is great, because his little left thumb is over my left lactating spot, and I carry my purse on my right side, so I'm good to go.
Bu harika, çünkü küçük sol baş parmağı, sol mememin üstünde, çantamı da sağ tarafta taşıyorum, sorun yok demektir.
You got three days to find whatever money is left over from your little side business.
Yan işinizden geriye kalan parayı bulmak için üç günün var.
You can only really see what's left on the side of the page, but it's definitely Gideon's handwriting.
Sadece bu sayfanın solundakiler görünüyor, ama yazı kesinlikle Gideon'un.
Yeah, I left him by the side of the road.
Evet, yolun kenarına bırakıverdim.
All right, on-side left!
Pekala, sol taraftan!
There had to be somebody left on the upper east side.
Doğu yakasında, birileri de seninle yatmamış olsun.
There were some design flaws which left parts of the side and shoulders unprotected.
Sol tarafın yan ve omuz kısımlarını korunmasız bırakan bazı dizayn hataları vardı.
He actually had a tire on the left hand side of his car changed before the accident and the police thought there was something to do with that.
Sol elinde bir lastik izi vardı... polis bunun olayla bir ilgisi olduğunu söylüyordu.
Lily experienced a flood of endorphins from the scent of bottled sunshine as Napoleon Lenez experienced a flood of endorphins from his media blitz, which left the pie maker to carry out a blind-side blitz of his own.
Napoleon LeNez'in de medya baskınından dolayı bir endorfin seli yaşaması turtacıya görünmeden kendi baskınını gerçekleştirmesine olanak tanımıştı.
You left your side arm in the glove compartment.
Silahını torpido gözünde bırakmışsın. Tabancalar ya taşınmalı ya da kilitli bırakılmalıdır.
side 253
sideways 34
sides 51
sided 108
sidekick 32
sidebar 61
side up 19
side note 16
sideshow bob 30
side door 25
sideways 34
sides 51
sided 108
sidekick 32
sidebar 61
side up 19
side note 16
sideshow bob 30
side door 25
side by side 69
side pocket 20
side to side 29
sided love 19
left and right 28
left a message 20
left or right 39
left arm 20
left turn 39
left here 19
side pocket 20
side to side 29
sided love 19
left and right 28
left a message 20
left or right 39
left arm 20
left turn 39
left here 19