English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lighting

Lighting translate Turkish

1,874 parallel translation
She was lighting a fart, and her bush caught fire. "
Osuruğuna çakmak tutuyordu ve şeftalisi tutuştu. "
'Cause, I mean, I sit around here for hours while they're like lighting or whatever.
Çünkü onlar ışıkla filan uğraşırken saatlerce oturuyorum.
They're gonna cover the pageant and the tree lighting.
Gösteriyi ve ağacın ışıklandırılmasını yayınlayacaklar.
We'd love to share... our Christmas candle lighting ceremony with you.
Noel mumlarını yakma törenimizi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyarız.
I won the contract for all the lighting. Right?
Isiklandirma isini benim firmam üstlenmisti.
It's the flame-lighting thing that does not have us inspired.
Aşkı alevlendirme olayı bize pek hitap etmiyor.
Cut the lighting!
Işığı kapat!
I can change the lighting and shoot at night.
Işıkları değiştirebilirim, akşam da çekebiliriz.
Well, I imagine she's lighting the candles on my cake.
Sanırım pastamın mumlarını yakıyor.
There's a fridge filled with film stock in the back and lighting and sound. The whole nine yards.
İçi film malzemeleriyle dolu bir buzdolabı var arkada ayrıca ışık ve ses, her şey var.
Word gets out, townsfolk start lighting the torches.
Eğer duyulursa, kasaba halkı köpürmeye başlar.
All the things you probably hate about traveling, the recycled air, the artificial lighting, the digital juice dispensers, the cheap sushi, are warm reminders that I'm home.
Seyahatle ilgili nefret ettiğiniz bütün her şey, geri dönüştürülmüş hava, yapay ışıklandırma, dijital içecek makineleri, ucuz suşi bana eve döndüğümü hatırlatır.
We should hire a lighting designer.
Profesyonel bir ışıkçı tutmalıyız.
No, we had a lighting rig come loose in philly.
Hayır, Philly'de şimşek için bir donanımımız vardı.
What's with this Fort Knox lighting?
Ne bu hapishane ışıkları?
There's a town not far, Cold Spring. - Lighting up with demon sign.
Oradan uzakta olmayan bir kasabada yıldırımlar ve soğuk hava akımları yani şeytan olduğuna dair işaretler var.
Hey, you want to watch from the lighting booth?
Işıklandırma odasından seyretmek ister misin?
Lighting and design, that sort of things.
Işık ve dizayn, o tür şeyler.
And our hope is that we'll be able to find ways to use microbial fuel cells to power, maybe outdoor landscape lighting, or even bring lights to rural remote regions of the U.S.
Mikrobik yakıt hücrelerini enerji elde etmek için kullanacak yöntemler bulacağımızı umuyoruz. Belki dış mekan peyzaj aydınlatması, veya hatta Birleşik Devletler'in uzaktaki kırsal kesimlerini aydınlatmak için.
Lighting by Yasuhiko Matsuoka
Lighting by Yasuhiko Matsuoka
Don't you have anything else you could be doing, like magically lighting small animals on fire?
Şimşekler çıkartarak küçük hayvanları yakmak gibi yapacağın başka şeyler yok mu?
As one of the 10-K is dead, it will be hard to have good lighting.
Çünkü bildiğin gibi 10-K'lardan biri yine patladı, aydınlatma problem olabilir.
He was lighting some M-80s and they exploded and blew his pinkie off.
Kestane fişekleriyle oynuyormuş.. ... elinde patlamışlar ve küçük parmağı kopmuş.
A little mood lighting, huh?
Ruh haline uygun bir aydınlanma, ha?
Could we also check the lighting over here?
Buradaki aydınlatmayı kontrol edebilir miyiz?
This is emergency lighting.
Bunlar acil durum ışıkları.
- Now can we get off the lighting?
- Şu ışık olayından vazgeçebilir miyiz artık?
Hallelujah! Well, we are not "lighting cigars with $ 5 bills" rich, but we are headed in the right direction.
Yani, henüz para içinde yüzmüyoruz ama bunun için doğru yoldayız.
you mean, like an upgrade, something with a couch and softer lighting?
Yani koltuğu ve daha hafif ışığı olan, kaliteli bir yer gibi mi?
And all the makeup and dim lighting in the world can't seem to stop it.
Ne makyaj, ne de dünyanın loş ışığı onu durdurabiliyor.
It's not like I'm lighting candles and putting on Barry White.
Barry White dinleyip mum falan yaktığım yok.
You wouldn't mind lighting my fag?
Sigaramı yakarsam rahatsız olmazsınız, değil mi?
There's a spot in the cingulategyrus that's not lighting up.
Singulat girusta bir parlayan bir nokta var. Bir oy fark yaratır mı?
If it's true, this time tomorrow we could be lighting up the night sky.
Doğruysa, yarın bu saatlerde gökyüzünü aydınlatabiliriz.
Never before did a blaze lighting test have such a beautiful subject.
Işık ayarlama testlerinden önce sakın böyle olma.
Slightly moody lighting in case I have totally lost my mojo and this is actually a date, check.
Kendimi kaybedip, bunun bir randevuya dönüşmesi olasılığına karşı hafif karanlık bir ışık, tamamdır.
All these years the lighting guys have been fucking you around.
0nca yıldır hep yalnızdın ışıklarla
heating the air, lighting empty offices, energy is so ridiculously cheap it makes perfect economic sense to just pick it away.
havayı ısıtmak, boş ofisleri aydınlatmak, enerji o kadar ucuz ki, onu öylece harcamak ekonomik olarak oldukça mantıklı.
The switchboard's lighting up, so let's go to the phones.
Telefonlar gelmeye başladı.
Yeah, it's a distant second to dousing her in kerosene and lighting a match, but under the circumstances, it'll have to do.
Ama bu durumda, bu da işimizi görecektir. Şimdi, bunu kullanmaya hazır mıyız, değil miyiz?
Nice mood lighting.
Güzel ışıklar.
I was having a drink and lighting a cigarette, and the bed caught on fire.
- Bir kazaydı. Kendime bir içki koydum ve sigara yakıyordum. Sonra yatak alev aldı.
She's like this'cause the sky keeps lighting up!
Gökyüzü parlayıp durduğu için böyle.
We're about to do the candle lighting.
Mum yakma merasimine başlamak üzereyiz.
I mean, the lighting, the shadows, they all sync up perfectly.
Yani, ışık, gölgeler, her şey çok uyumlu.
I spent 10 minutes lighting the wrong end.
10 dakika boyunca tersinden yakmaya çalışmıştım.
Tony said he couldn't walk on consecrated ground without lighting on fire.
Tony kutsal yerlere alev almadan giremediğini söyledi.
Lighting him up like that.
Onu böyle mi ateşlendiriyorsun?
I figured we could go somewhere quiet, maybe with low lighting and...
Düşündüm ki, sessiz, belki loş ışıklı bir yere gidebiliriz...
The lighting was surprisingly poor.
- Aydınlatma şaşırtıcı derecede zayıftı.
- Must be the lighting.
Işıktandır. Hayır, hayır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]