English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lights up

Lights up translate Turkish

927 parallel translation
Lights up perfectly.
Mükemmel aydınlatıyor.
See those white lights up there?
Beyaz ışıkları gördün mü?
Lights up.
Işıkları yakın.
Why, she lights up like a firefly whenever you're around.
Seni görünce ateş böceği gibi kızarıyor.
A single glass of water lights up the world.
Tek bir bardak su dünyayı ışıkla donatır.
It is you who lights up my life
Benim hayatımı aydınlatan sensin.
I know everybody's seeing flying saucers and screwy lights up in the sky.
Birçok kişinin uçan daire ve parlak ışıklar gördüğünü biliyorum.
When she gets mad... she certainly lights up, doesn't she?
Kızdığı zaman acayip parlıyor, değil mi?
You just walk in, a stranger out of nowhere,..... and for the first time it all lights up.
Sadece içeri girersin, bir yabancı gibi ve o zaman herşey birden belirir.
At the first light of day while Octavian's glow still lights up the sky we will attack.
Günün ilk ışıklarında Octavian'ın ateşleri göğü aydınlatmayı sürdürürken saldıracağız.
But sir, the orange lights up!
- Ama efendim, portakal ışıldıyor.
Can you imagine what would happen if the whole of it lights up?
Işıkların hepsi yanarsa ne olmuş olabileceğini tahmin edebilir misiniz?
When Fantomas shows up, you press the button, the bulb lights up and...
Fantomas geldiğinde, anahtara basacaksınız ve... Kırmızı lamba yanıyor!
When something happens to him, America lights up.
Ona bir şey olsa Amerika ayağa kalkar.
Now, when the card hits the table, the identity lights up here and I tell Jim what it is through the receiver in his glasses.
Kart masaya dokununca, buradaki özdeşi yanıyor ben de Jim'e gözlüğü aracılığıyla ne olduğunu söylüyorum.
Shahna, don't you ever look at the night sky? The lights up there?
Geceleri gökyüzüne, oradaki ışıklara bakmıyor musun?
And it lights up, saying, "lion-tamer" in great big neon letters so you can tame them after dark, when they're less stroppy.
Üzerinde ışıklı "aslan terbiyecisi" yazıyor karanlıkta da eğitebileyim diye.
In a few months, it'll be up in lights on Broadway :
Bir kaç aya kalmaz, Broadway'in ışıklı tabelalarında olur :
Mac puts my name up in lights, and the only person I wanna see gets tangled up.
Mac adımı ışıklandırmaya yazdırdı ve şansa bak, en çok görmek istediğim adam çok meşgul.
I suppose the clearing was all lit up... by lights from the tar barrels.
Sanırım ağaçsız alan fıçıların alevinden dolayı baya aydınlanmıştı.
And every time he lights the gas up in that room, so it dims down here.
Ve ne zaman yukarıdaki gaz lambasını yaksa buradaki gaz ışığı azalıyor.
Lights up ahead.
İleride ışıklar var.
Put it up over the lights.
Işıkların üzerine koy.
My lights went out and soon afterwards he knocked at my door and told me the porter had sent him up.
Elektriklerim gitti, ardından kapıyı çaldı ve kendisini kapıcının yolladığını söyledi.
Boys, hit your lights and keep them on the singer until the others come up, will you?
Farlarınızı yakın ve diğerleri çıkana kadar şarkıcıya doğru döndürün, olur mu?
And then when I turn out the lights, when everything's dark here you come up and take the poor man down to the canal.
Sonra... ben ışıkları söndürünce, her yer kararınca... yukarı çıkıp zavallı adamı kanala götürürsün.
I'll wait until you're up and then turn out the lights.
Siz yukarı çıkana kadar bekleyip ışıkları kapatayım ben.
No, I just happened to be in the neighborhood and saw your lights burning so I took the liberty of looking you up.
Hayır, yolum buralara düşmüştü ışığınızın yandığını gördüm. Bunun üzerine teklifsiz sizi görmeğe geldim.
And tonight I'll be right up there among the bright lights on 23rd.
Ve bu akşam ben de 23. Caddenin parlak ışıkları arasında olacağım.
But that first test of Maria Vargas lit up all the lights in show business
Maria Vargas'ın deneme filmi gösteri dünyasını bir birine kattı.
You get up in the meeting, you make a motion, the lights go out, then you go out.
Toplantıda bir şey söylemeye kalkarsan birden ışıklar söner, kendini dışarıda bulursun.
... up there in lights.
Işıklarda.
When you make a liberty in a blown-up place with no lights and no water no Scotch or women you might think of me in a land with a million pretty nurses.
Suyu ya da ışığı, viskisi ve kadını olmayan bir yerde hayal kurarsan benim etrafımda binlerce güzel hemşire ile olduğumu düşün.
My name up in lights.
Adım ışıklı harflerle yazılacak.
That my next clear memory is of starting up in that chair at about 4 : 00, noticing that it was nearly daylight and someone had turned off the lights.
Bir sonraki açıkça anımsadığım şey, o sandalyede yaklaşık saat 4 : 00'te irkilip kalkmam, neredeyse günün ışıdığını fark etmem ve birinin ışıkları söndürmüş olması.
In a moment he'll get up and rush over and turn on the lights.
Birazdan kalkacak ve fırlayıp, lambaları yakacak.
Put his name up in lights. - Right.
İsmini ışıklı bölüme yaz.
Tidy up and turn the lights out, I'll be back very late
Her şeyi kapat ve etrafa biraz düzen ver. - Bu gece geç döneceğim.
When the city lights go up, the street walker`s endless beat begins
Şehir ışıkları yükseldiği zaman, fahişenin sonsuz yolculuğu başlar.
I'll just get up and turn off the lights.
Işık.
'And the lights went up and two men lay stiff and stark
" lşıklar yandığında iki adam yerde yatmaktaydı
From bright lights to punching a time clock. Well, I got fed up with the champagne and caviar, and holding hands with tired businessmen, so I reformed.
Parlak ışıklardan çetele tutmaya yorgun işadamlarıyla el tutuşmaktan nedamet getirdim.
As soon as you put a cigarette in your mouth, a woman lights it up.
Ne zaman ağzına bir sigara alsan, bir kadın gelip onu yakıyor.
The mayor went up five minutes ago, shortly after the lights came back on.
Elektrikler gelmeden az önce, Binbaşı yukarı çıkmış.
Let's get back, and get those lights strung up.
Geri dönüp şu lambaları asalım.
I nipped out before the house lights went up.
Tiyatronun ışıkları yanmadan oradan sıvışmıştım.
Before the lights went up?
Işıklar yanmadan mı?
One day, I was practicing crossing at the lights and the cars were piling up around me like mad, and suddenly, a man named Sam grabbed me.
Bir gün, trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçme egzersizi yapıyordum arabalar etrafımda deliymişim gibi toplanıyorlardı ve bir anda, Sam adında biri beni yakaladı.
That spotlight on your wife lights you up too.
Karının üstündeki spotlar seni de yakıyor.
Let's come down a little bit with the lights and up very softly with the music, huh?
Hafif de bir müzik koyalım, ha?
Now, then... There was a scream... Then just before the lights went up, there was a shot.
Bir çığlık atıldı ışıklar yanmadan hemen önce bir el ateş edildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]