English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Light them up

Light them up translate Turkish

115 parallel translation
All right, light them up.
Pek âlâ, fitilleri yakın.
Light them up!
Yak şunları!
You want to light them up?
Ateş mi açacaksın?
- We're gonna light them up.
- Onlara ateş açacağız.
All right, Seven... light them up.
Tamam, Seven... aydınlatalım.
Let's light them up.
Onları yakalım.
Light them up!
Işıklandıralım!
We light them up with our shillelaghs.
Biz shillelaghs ile yanar.
Don't just stand there, light them up!
Orda öylece durmayın. Ateş edin!
So, pops... I was telling these guys I'm gonna have to light them up in the Classic tomorrow night.
Baba, bende çocuklara yarın geceki turnuvada onlara, günlerini göstereceğimizden bahsediyordum.
Light them up.
Yakın.
Once the weather dies down, we'll go light them up by the lake.
Hava biraz kuruduğunda, göl başında bunları patlatacağız.
If we light them up, it will deter soldiers from going down the same path.
Eğer bunu şimdi durdurursak bu başka askerlerin de bu yola girmesini önler.
Your son Shawn looks real good in practice. I keep telling him he's gotta stay focused, keep working. He's really gonna light them up this year.
Oğlun Shawn antrenmanda çok iyi oynuyor.
Light them up, kiddies.
Yakın onları, çocuklar.
I'd just take it all and light them up.
Hepsini karşıma alıp gülüp geçtim.
Light them up, man!
Yak farları, dostum.
Light them up Stingray. This one's on me!
yak Stingray. benim sorumluluğumda!
- Light them up, boys.
- Yakın onları.
Should I light them up?
Onlara ateş açayım mı?
Should I light them up?
Ateş açayım mı?
Do we light them up?
Ateş açalım mı?
They never seemed to realize that we could light the interiors of our houses with sunshine of our own... so there was no need to stick them up ever so high into the air.
Evlerimizin içini kendi günışığımızla aydınlatabileceğimizi asla idrak edemediler. O yüzden bizim evlerimizi öyle yüksek yapmamıza gerek olmadı.
Hold them up to the light?
Işığa tutar mısın?
Any one of them gets shot up... The whole lot will saddle up and light out of here in a hurry.
İçlerinden biri vurulursa... hepsi atına binip buradan son sürat kaçar.
If we light the fuse at both ends and get them all fired up...
İki tarafı birbirine düşürebilirsek ve çatıştırabilirsek...
- Can you light one of them up at a time?
- Bir kerede yapabiliyormusun?
Get a light sentence, send them up the river for six months then to their wives and kids.
Hafif bir ceza alır, altı ay yatar sonra karı ve çocuklarına giderler.
I want to close all the windows until that day and when I re-open them the sun will light up the darkest rooms... and we'll have a great party...
O güne dek bütün pencereleri kapatmak istiyorum. Onları geri açtığımda güneş en karanlık odaları aydınlatacak. Biz de büyük bir parti yapacağız.
Light the lanterns and stand them up against the fence.
Fenerleri yakın ve parmaklıkların karşısında durun.
Light them up.
Ateşleyin onları.
A star blows up thousands of light-years away in space and produces cosmic rays which spiral through the Milky Way galaxy for millions of years until, quite by accident some of them strike the Earth penetrate this cave, reach this Geiger counter and us.
Yüzlerce ışık yılı uzaktaki yıldız patlıyor ve kozmik ışınlar salıyor bunlar ki milyarlarca yıl içinde Samanyolu galaksisine geliyor bu mağraya penetre ediyor, geiger sayacına ulaşıyor ve de bize geliyor.
They light up your house when you cook them.
Evet. Pişirirken, evini ışıl şıl yaparlar.
You can start bringing them up by the first light.
Onları ilk ışıkla beraber getirerek başlayabilirsin.
It's like telling them "Light up."
Bu onlara sigara gönderip, iç demekle aynı şey.
They allow the light to pass through them, where it's transmitted by a series of lined-up crystals down to the bottom of the leaf, where there's green pigment.
Işığın, yeşil pigmentlerin olduğu dip kısma bir dizi kristal yardımıyla iletilerek gitmesini sağlıyor.
Light them up.
Elektriği verin.
Hold them up to the light.
Yukarı, ışığa doğru tutun.
Now, there is some light filtering through up there and there are... some fissures in the ice, but all of them are too narrow to follow very far.
Şimdi, şuradan süzülen biraz ışık var ve şurada da... buzda birkaç çatlak, ama takip etmek için çok darlar.
You gotta hold them up to the light for 20 minutes.
Onları 20 dakika kadar ışığa tutman lazım.
Billions of microscopic creatures rise up from the depths as the light fails, and shoals of fish surge into life to pursue them.
Milyarlarca mikroskobik canlı ışıklar gittiğinde, dipten yüzeye çıkıyor, ve balık sürüleri de onların peşindeler.
In light of our vulnerability to surprise attack, we can't let them know that there are only five of us up here.
Sürpriz atakla karşılaşma durumuna karşı, bizim sadece beş kişi olduğumuzu bilmemeleri gerek.
They can't light them up.
Onları ışıklandıramazlar.
That cat Jack that's doing his thing, getting that 10 Gs to light them babes up,
Beni dinleyin. Şu Jack kendi bildiğini yapıyor. Onları bebek sahibi etmek için 10.000 papel.
Scientific experiments have shown that if we take a person and, uh... hook their brains up to certain PET scans or computer technology... and ask them to look at a certain object... and they watch, certain areas of the brain light up.
Bilimsel deneyler gösterdi ki ; bir kişinin beyni, tomografi cihazı ya da bilgisayar teknolojisiyle izlenirken, onlardan belirli bir nesneye bakmaları istendiğinde, beynin belirli bölümlerinin aydınlanmaktadır.
They light up when you step on them. Is that cool or what?
Üstüne bastıklarında ışıkları yanıyor.
Man, he way the faces of the less fortunate light up when you give them a hot, nutritious meal.
Sıcak, lezzetli bir yemek verdiğinde, talihsiz insanların yüzleri nasıl da aydınlanıyor.
Well, that depends on how many souls they can take up, and that's why the dark spirits hate the light spirits so much, because the light spirits are always taking souls away from them.
Ne kadar ruh topladıklarına bağlı. Ve bu yüzden karanlık ruhlar iyi ruhlardan çok nefret eder. Çünkü iyi ruhlar her zaman ruhları onlardan alırlar.
Well, getting them to give up the life they have, and come in, that takes a light touch, Ray.
Sürdükleri hayattan onları vazgeçirmek, hassas bir hareketi gerektirir Ray.
- No, hold them up to the light.
- Hiç de değil, ışığa tut bak.
If they got weapons, light them the fuck up.
Eğer silahları varsa, onları sikip atın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]