Listen well translate Turkish
2,365 parallel translation
All right, well, listen, hey, I gotta go.
Tamam tamam, dinle kapatmam gerek.
Well, you should listen to your mother, because she's a winner, just like you.
Pekala, anneni dinlemelisin. Çünkü o da senin gibi bir kazanan.
Well, listen, don't you try to be a Jared plug, all right?
Sahnede beni taklit etme, olur mu?
Well, listen, I'd really love to pick your brain some more and hear some of your other thoughts about what's going on in this country.
Senden bir daha fikir almayı ve ülkenin durumu hakkındaki görüşlerini duymayı çok isterim.
well, we don't have to listen to him.
Peki, onu dinlemek zorunda değiliz.
Well, you listen.
Beni dinle.
Well, listen, I'm calling because I'm not gonna make it.
Dinle, gelemeyeceğimi söylemek için aradım.
Well, we'd sit him down for a nice chat. And, uh, if he wouldn't listen to reason,
Oturup, onunla güzelce konuşurduk yola gelmezse o zaman...
Oi, listen, I don't respond well to threats.
Hey dinle. Tehditlere kulak asmam.
Well, listen, when my granddaughter's boyfriend's band Plays an under-21 club With my daughter-in-law's brother's gay partner,
Torunumun erkek arkadaşının grubu gelinimin erkek kardeşinin eşcinsel partneriyle 21 yaş altıların takıldığı bir kulüpte çalacak da gelmeyeceğim!
Well, I am talking, and you both better listen - - in the process of creating this miasma of officer-involved incidents, did you also order someone to physically assault Armand Marku?
Ben konuşuyorum ve daha iyi dinleyin..... oluşmakta olan, karıştığınız olayın pis havası içinde..... ayrıca birisine, Armand Marku'ya saldırması için emir verdiniz mi?
Well, all the more reason she should listen to me.
Sözümü daha çok dinlemesi lazım.
So, well, listen.
Bak.
I blame myself partially. Well, listen...
Kısmen kendimi suçluyorum.
All right, well, listen, if you hear of anything, here's my card.
Peki, dinleyin eğer herhangi bir şey duyarsanız, bu benim kartım.
Well, hey, listen, you can, uh...
Dinle, bana...
Well, I didn't do this for thanks, but if you want to thank me, I can stand here and listen for as long as it takes.
Bunu karşılık bekleyerek yapmadım ama teşekkür etmek istersen teşekkürünü bitirene kadar burada bekleyebilirim.
Well, who wouldn't listen?
Dinlemeyen kimdi?
Well, listen.
Şey, dinle.
Well, listen, I have done the marriage thing, and it wasn't great.
Bak, evliliği denedim hiç de güzel bir şey değil.
Well, listen, Tray, if there's anything I can do, please let me know.
Dinle Tray, eğer yapabileceğim bir şey olursa lütfen haber ver.
Well, maybe next time Mommy says no, you'll listen.
Belki bir dahaki sefere annenin sözünü dinlersin.
Well, listen, sometimes even I can't control everything.
Bazen ben bile her şeyi kontrol edemem.
Okay, all right, well, uh, listen, let's get into the issues here.
Pekâlâ. Hadi konumuza girelim.
Well, don't listen to him.
Onu dinleme o zaman.
Okay. Well, um, these were the people that... who, when I started working there, wouldn't even listen to my opinion.
Bazı insanlar vardı... ben ilk çalışmaya başladığım zaman, hiç bir fikrimi dinlemiyorlardı bile.
Well listen, I've been speaking to your boss.
Geçen gün patronunla konuştum.
Well listen, I'm seeing you next week, right?
Baksana, gelecek hafta görüşüyoruz değil mi?
Now listen, I know you mean well, but it occurred to me that you don't have all the facts, doctor.
Dinleyin, iyi niyetli olduğunuzu biliyorum ama bana öyle geliyor ki siz tüm olanları bilmiyorsunuz doktor.
Listen, I've never slept well.
Dinleyin, benim uyku problemim hep oldu.
Well, I was trained to listen.
Ben de dinlemek için eğitildim.
Well, then, listen!
Tamam o zaman dinle!
Well, listen, my husband and I are out walking and just--we're passing these out to neighbors to maybe put in their Jack-o' - Lanterns this year instead of candles.
Kocam ve ben buradan geçiyorduk ve komşularımıza şunları dağıtıyorduk bu yıl mum yerine bunları kullanmak isteyebilirsiniz.
Yeah, well, listen, If you really feel like he's being, you know, derisive with the laughter, you should call him on it.
Dinle. Eğer gerçekten seninle inceden dalga geçtiğini düşünüyorsan bunu ona söylemelisin.
Well, I'm here to listen, Cary, so why don't you tell me how my citings could be more on topic?
Seni dinliyorum Cary, neden bana atıflarımın nasıl daha konuyla ilgili olabileceğini anlatmıyorsun?
"Well, they're not very intelligent and they're not going to listen to us, so we're going to genetically alter them."
"Eh, onlar çok değil akıllı ve onlar değil bizi dinleyecekler, bu yüzden sensin genetik değiştirmek için gidiyor Onları."
Well, I would pry, but then you would feel obligated to listen to my tales of divorce, which I wouldn't want to put you through.
Sana akıl verirdim, ama sen de benim boşanma hikayelerimi dinlemek zorunda kalırdın ki şahsen seni bu duruma sürüklemem istemem.
Well, listen, listen.
Dinle. Yapma ama.
Well, listen, you know, I'm sorry that I haven't come to see you before. I've been busy.
Dinle, seni daha önce görmeye gelemediğim için üzgünüm.
Well, you might not want to listen, but I'm gonna talk.
Evet, dinlemek istemeyebilirsin ama ben gene de konuşacağım.
Well, listen, I was in the middle of bidding on something when you guys rang the bell.
Dinleyin, zili çaldığınızda bir şey için açık artırmaya katılıyordum.
Yeah, well, good luck getting anyone to listen.
Evet, öyle, dinleyecek birini bulmak şans işi.
Well, listen.
- Dinle.
Okay, well, listen,
- Peki, dinle beni.
If Vaughn ever gets a listen... to you outing his little secret society, he's gonna kill... well, you and you and Fiona, this new guy Jesse. Possibly even Mama Westen, Nate.
Vaughn, olur da ufak gizli topluluğu hakkında konuştuğunu duyarsa seni, sonra seni, Fiona'yı, yeni eleman Jesse'yi hatta anne Westen ve Nate'i bile öldürür.
Well, listen, my cell number is on the fridge, and Jane has to be in bed no later than 8 : 30.
Dinle. Cep telefonu numaram dolabın üstünde. Ve Jane saat 8 : 30'da yatağa girmeli.
Huh. Well, you better listen up.
Dinlesen iyi edersin.
Well, listen, I, uh, I have a surprise.
Dinle. Bir sürprizim var.
Well, who'd listen to the ravings of a scorned woman?
Tabii, benim gibi birinin sözlerine kim inanırdı?
Well, listen, Lilly hasn't made a lot of friends in the new class and I was wondering if maybe you just wanna do a playdate?
Lilly yeni sınıfında pek arkadaş edinemedi ben de acaba, çocuklara bir oyun randevusu ayarlasak olur mu diye merak ediyordum.
Well, listen, I don't want to disturb you.
Gerçekten mi? Seni rahatsız etmek istemem.
well 438053
wells 385
weller 130
wellington 57
welles 22
wellesley 18
well done 4465
well hello 20
well thank you 29
well spotted 23
wells 385
weller 130
wellington 57
welles 22
wellesley 18
well done 4465
well hello 20
well thank you 29
well spotted 23
well played 346
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well come on 26
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well spoken 20
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well come on 26
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well spoken 20
well now 184
well in that case 21
well yeah 97
well i 89
well it's 16
well i never 20
well yes 116
well uh 21
well enough 63
well put 59
well in that case 21
well yeah 97
well i 89
well it's 16
well i never 20
well yes 116
well uh 21
well enough 63
well put 59