Locked away translate Turkish
783 parallel translation
You should be locked away.
Tımarhaneye kapatılman lâzım.
There's crooked politicians in the very next cell, safely locked away It's an angry town all closed down to vote on election day
Chuck-A-Luck'ın izini kimbilir yan hücrede sıkıca kilitlenmiş sahtekar politikacılar var seçim günü ve oy atmak için öfkeli bu kasabada heryer kapalı
You could be locked away in a room with no sun, no moon, no laughter, no music, no love, and you wouldn't care.
Güneşi, ayı görmeyen bir odaya kapatılmış olsan ne kahkaha, ne müzik, ne de aşk olsa, hiç umursamazdın.
But whatever it is that's locked away, I don't want it.
Ancak, kilitli olan her ne ise, istediğim o değil.
It's just that I want the truth to be told... and if I'm locked away in my box, I know it will not be.
Ben sadece gerçeklerin öğrenilmesini istiyorum ve sandıkta kilitli kalırsam, öyle olmayacağının farkındayım.
You won't be safe until he's locked away.
Kodese tıkılıncaya dek güvende olamazsın.
He's gonna find himself locked away in a dungeon forever and the takers are gonna have the key.
Kendisini sonsuza dek bir zindana tıkılmış bulacak ve anahtar kazananların elinde olacak.
All weapons accounted for and locked away.
Tüm silahlar kontrol altında.
They're safely locked away.
Güvenli bir yerde kilitliler.
The one who should be the real subject of this investigation is kept locked away and in isolation.
Bu soruşturmanın esas öznesi tecrit altında tutuluyor.
Yes, sir. An immediate vote before our chief witness can be left to die on some obscure planet with the truth locked away inside of her.
Baş tanığımız içindeki gerçekle ıssız bir gezegende ölüme terk edilmeden önce bir oylama.
She's locked away all week
Bütün hafta bir yere kıpırdayamıyor zaten.
I might as well do what I'm being locked away for.
Hapse girmeme neden olan şeyi yeniden yapabilirim!
Since my sister's death, they've been locked away
Kız kardeşim öldüğünden beri, onları kilitleyip saklıyorsun.
They don't wanna be locked away.
Kitlenmek istemiyor onlar.
Locked away for eternity.
Sonsuza kadar kilitli kalacaktı.
My spitting image, who has been locked away in some distant asylum under medical surveillance since her birth...
Tabi bu benim şahsi düşüncem. Doğumdan beri bir sığınakta, sürekli tıbbi bakım altında olunca.. bunları düşünmek doğal geliyor haliyle.
Rumour has it that she is a twin sister of yours and that you keep her locked away against her will, because you cannot bear the thought of there being another person who looks like you.
Söylentiye göre sizin bir ikiziniz varmış.. ve ikizinizi hapis tutuyormuşsunuz... İkiziniz olduğunu ne kadar saklamak istenizde... açıkçası bunu pek beceremiyorsunuz.
And the key to that tribe is here in this place, locked away somewhere.
O kabileye ulaşmanın anahtarı burada bir yerde gizli.
You should be locked away and rendered harmless.
Bir yerlere kilitlenip, zararsız hale getirilmelisin.
Two are locked away in the station.
İki tanesi istasyonda kilitli tutuluyor.
Like I save precious gems which have been locked away in a vault I have come to take a girl forced to be a bride against her will and set her free in the green fields outside.
Kasada kilitli tutulan kıymetli taşları kurtarmayı severim... İstemeden zorla gelin yapılan bir kızı götürmeye ve onu yeşil kırlarda serbest bırakmaya geldim.
It means that someone has reprogrammed the computer in such a way that the RIPE program is locked away inside.
Birisi Ripe programını içeride kilitli kalacak şekilde tekrar programlamış.
And I, I have been locked away for many years... in the laboratory... experimenting with this mind-boggling project.
Ve ben yıllardır bu... akıllara durgunluk veren proje... için laboratuarımda kilitliydim.
Maybe something will turn up that's not locked away under Topaz.
Belki Topaz'ı çözmemize yarayacak bir şey bulursun.
It's locked away.
Kilit altında.
May he be locked away forever.
Sonsuza kadar kilitli artık.
You've never been locked away from your family and been put in some awful place you hate!
Hiç ailen uzakta kilitli tutulmadın ve nefret ettiğin iğrenç biryere kapatılmadın!
For 22 years, you were locked away.
22 yıl boyunca tutukluydunuz.
That stone should be locked away.
O taş dışarı çıkartılmamalı.
Thanks to you, I locked the beasts away.
Asıl ben sizin sayenizde yaratıklarımı kilit altına attım.
I forgot John locked it when I went away.
Unutmuşum, ben gittiğimde John kilitlemişti.
I'd have you locked up in an institution right away.
Acilen seni akıl hastanesine kapatırdım.
You will stay away from them, or I'll have you locked in your cabin!
Onlardan uzak durun, yoksa sizi kamaranıza kilitlerim!
On Saturday, three days before the army parade, your friends will be arrested and locked safely away.
Cumartesi günü ordu alay geçidinden üç gün önce arkadaşların tutuklanacak ve kilit altına alınacak.
About the kind of man... who would keep a woman locked in a room away from her children... when there are people downstairs who...
Nasıl bir adamın, bir kadını çocuklarından uzakta bir odaya kilitleyebildiğini. Aşağıda insanlar...
They got him locked away outside the town.
Kasabada saklanıyordu. Daha önceki altının çalınmasından yargılandı.
Knowing that you were locked up away from other women, I'd go too.
Diğer kadınlardan uzakta, kilitli olduğunu bilerek ben de giderdim.
Simply that stay away only a moment... left the steering locked.
Sanki burada araba yok...
It's locked, they've taken her body away.
Orası kilitli, bedenini götürdüler.
I locked all the cats away.
Kedileri kilitledim.
She was locked up,... hidden away for eternity at the age of 16.
Kilitlenmişti. 16 yaşındayken, sonsuzluk için saklanmıştı.
But he locked the door And threw away the key
Ama o kapıyı kilitledi ve fırlatıp attı anahtarı
I've been locked away in Switzerland for years.
Yıllarca İsviçre'de hapis hayatı yaşadım.
I'm afraid chef would have locked them away.
Maalesef şef onları kilitlemiştir.
Mr. Kirkland, I got myself locked up in solitary just to get away from some guys.
O adamlardan uzak olmak için bir hücre ayarladım.
I've locked them away.
Kasada tutuyorum.
We're hidden away, we're locked up.
Saklandık ve hapsedildik.
We put the weapons in here, locked it, and ran to the door to throw away the key.
Silahları buraya koyup, kilitledik ve anahtarı atmak için kapıya doğru koştuk.
We sent technicians who locked her TV set and took away her antenna from the roof making impossible to see TV from her house.
Evine, çatıdan antenini sökmeleri ve televizyonunu kilitlemeleri için teknisyenler gönderdik. Evinde televizyon izlemesi imkansızlaştırıldı.
They locked her away.
Onu tımarhaneye kapattılar.
away 568
away from home 17
away with you 30
away from me 19
away you go 17
away from here 45
away from you 37
away present 49
away party 43
locker 43
away from home 17
away with you 30
away from me 19
away you go 17
away from here 45
away from you 37
away present 49
away party 43
locker 43