English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Meet him

Meet him translate Turkish

6,471 parallel translation
Channing Tatum might do it. And I can hang out with him, meet him and stuff, you know?
- Kime kiraladı bilmek ister misin?
Where did you meet him?
- Nerede buluşmuştunuz?
Did you ever even meet him?
Onu tanıyor muydun ki?
CRYSTAL : Mm. Well, I can't wait to meet him.
- Tanışmak için sabırsızlanıyorum.
I want to let the Founder know I'm willing to meet him halfway.
Kurucu'nun, onunla arayolu bulmaya istekli olduğumu bilmesini istiyorum.
Can't wait to meet him.
Tanışmak için sabırsızlanıyorum.
At least meet him!
En azından onunla görüş!
- Did you ever meet him?
- Onunla tanıştın mı peki?
How'd you meet him? Yuri.
Yuri ile nasıl tanıştın?
Did you meet him online?
Onunla internette mi tanıştın?
He said where to meet him the next day and I thought he'd be there.
Ertesi gün buluşacağımız yeri söyledi ve orada olacağını düşünmüştüm.
- I'm gonna meet him tomorrow.
Yarın onunla buluşacağım.
Well, Sparks knows he did, so I've gotta meet him and warn him, because if I don't, who knows what they're gonna do to him?
Sparks ne yaptığını biliyor, o yüzden onunla buluşmak zorundayım. Buluşmazsam eğer kim bilir ona ne yapacaklardır.
Okay, if you do meet him, and you get caught, what will they do to you?
Eğer onunla buluşur ve sen de yakalanırsan, sana ne yapacaklardır peki?
I don't know what he took, but he asked me to meet him.
Ne almış bilmiyorum ama kendisiyle buluşmamı istedi.
Asked me to meet him.
Onunla buluşmamı istedi.
- On the other side, we can meet him.
- Diğer tarafta onunla görüşebiliriz.
Tell your master I will meet him to hear his gracious offerings.
Efendine söyle, değerli tekliflerini dinlemek için onunla görüşeceğim.
I want to meet him. - No, you don't.
Hayır, istemiyorsun.
Claudie was on her way to meet him so I put on her uniform.
Claudie onunla buluşacaktı. Ben de onun üniformasını giydim.
You'll meet him.
Onunla tanışacaksın.
He'll let me know where to meet him.
Onunla buluşma yerimizi söyleyecek.
He must've taken a shine to Christa, convinced her to meet him instead of Kevin.
Kevin yerine kendisiyle buluşmaya ikna etmek için Christa'nın aklını çelmiş olabilir.
Had her meet him here, picked her up.
Onunla burada buluşup kendisi götürmüş.
You're taking me to meet him?
Beni ona götürüyorsun, değil mi?
Would you like to meet him?
Onunla tanışmak ister misin?
Got to meet him now.
Onunla buluşmaya gidiyorum.
You didn't meet him at the bar, you got jumped in the alley.
Onunla barda karşılaşmadın, sokakta dayak yedin.
Okay, I didn't meet him at the bar.
Tamam, onunla barda tanışmadım.
- You're taking me to meet him?
Beni ona götürüyorsun, değil mi? - Tabii ki.
You never had a chance to meet him, not even once?
Bir kere bile tanışma şansın olmadı mı?
I know I'll probably never meet him, and if I did, he'd probably hate me.
Sanırım onunla hiç tanışmadım tanıştıysak da muhtemelen benden nefret etmiştir.
Where did Carter meet him?
Carter onunla nerede tanıştı?
No, my best client would not have me meet him in Brentwood.
En iyi müşterim benimle Brentwood'da buluşmazdı.
I coulda sorted this out if your pal Sackett let me and Culpepper meet up instead of having him stash his letters in the hollow of an old tree.
Dostun Sackett benim ve Culpepper'ın onun yerine kocamış bir ağacın kovuğuna mektupları saklamak yerine buluşmamıza izin verseydi meseleyi çoktan çözmüş olurdum.
All you need to do is tell him that we need to meet.
Tek istediğim buluşmamız gerektiğini söylemen. Pek konuşmuyoruz.
There's no way I can meet with him.
Onunla görüşmemin imkânı yok.
Martin's in. Paulanos wants him to meet the supplier.
Paulanos tedarikçiyle buluşmasını istiyor.
He was upset, scared, so I told him he should get some rest and that we'd meet here for breakfast.
Üzgündü, korkmuştu, ben de ona biraz dinlenmesini kahvaltı için burada buluşabileceğimizi söyledim.
Um, I haven't seen him. SONYA : He was supposed to meet us here.
- Bizimle burada buluşacaktı.
He "Ho-Ho"'s, you tell him what you want, we snap a picture, and then if you'd like to make another memory, meet me in 20 minutes in the Gingerbread House.
O "ho ho" diyecek, siz ona ne istediğinizi söyleyeceksiniz, biz de fotoğraf çekeceğiz. Yepyeni bir anın daha olsun istersen de benimle 20 dakika sonra zencefilli evde buluş.
I can get him there. Kiera can meet us later.
Kiera bizimle sonra buluşur.
I'll bring him in one day, if you want, meet you.
Bir gün getiririm isterseniz.
Tom was supposed to meet me here, but I can't get hold of him.
Tom'la burada bulaşacaktım ama ulaşamıyorum ona.
Meet me there at 12 : 00 and, uh, you can help me get rid of him.
12.00'de orada buluşalım cesetten kurtulmama yardım edersin.
- I want to meet him.
Onunla tanışmak isterim.
If I meet a Roman civilian, I shall send him a glance which will speak volumes!
Karşıma bir Romalı sivil çıkarsa ona öyle bir bakış atacağım ki ne demek istediğimi hemen anlayacak!
Alan's by himself at a club, so I got to meet up with him, but, uh, see you down the road.
Alan kulüpte tek başına. Onunla buluşmalıyım. Sonra görüşürüz.
Will you call me after you meet with him?
Onunla konuştuktan sonra beni arar mısın?
Why set a meet with Ihab so you can stand him up?
Sırf onu ekmek için niye Ihab ile bir görüşme ayarladın? Ihab şu an zirvesinde.
All right, look, uh, have him meet us at the bar at the Maison Cresson in a half hour, okay?
Yarım saate Maison Cresson'nın barında bir buluşma ayarla tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]